'İRADE' VAR MI, İRADE?

Mert Özdağ

‘Siyasileri eleştirmek’ gazetecilere verilmiş bir görevdir, hiç kuşkusuz.
Toplum, okuyucu, izleyici bunu ister, bunu talep eder haklı olarak.
Hatta kimi zaman dozu da artar eleştirinin, siyasetin sıcaklığına bağlı olarak.
Ama genelde icrada, yani görevde olanların eleştirilmesi yeğlenir.
En azından ben öyle yapıyorum.
Zira, icra ki; tüm toplumu, geniş kesimleri ilgilendiren kararların alındığı siyasi makamlardır.
O nedenle, henüz meclis dışında olan bir partinin genel başkanını sırf benim gibi düşünmüyor diye eleştirmek bana çok anlamsız gelir.
Bir belediye başkanını elbette eleştirebilirsiniz, yaptıkları ve yapamadıkları ortadadır.
Bir başbakanı da keza öyle…
Cumhurbaşkanını…
Hatta eskiden icrada bulunan ve sonra yeniden yönetmeye aday olanı da eleştirmek mümkündür, geçmiş icraatlarına bakarak…
Örneğin Cumhurbaşkanlığı seçimi dönemindeki yazılarımda öyle yaptım.
İcrada olan ve yeni bir görev talep eden 3 lider vardı.
Sibel Siber…
Mustafa Akıncı…
Ve Derviş Eroğlu…
Üçü de çeşitli görevlerde bulundular siyasi hayatları boyunca.
Sibel Siber örneğin, tarihe “geçiş hükümeti” olarak geçen kısa dönemlik başbakanlığı ile geçti.
Siber’in iyi iş, ya da kötü iş yapabilme ihtimalini Başbakanlık dönemi ve Meclis Başkanlığı dönemi ile yorumlamak mümkündü.
Mustafa Akıncı için de öyle…
Başbakan Yardımcılığı ve Belediye Başkanlığı dönemleri ile duruşunu yorumlamak, geçmiş açıklamaları ile siyasi geleceğine ilişkin tahminler yürütmek mümkündü.
Aynı şekilde Derviş Eroğlu için de durum netti, zaten tarihe damga vurmuş bir lider…
Bu 3 liderin geçmişlerine bakarak siyasi tahminler, yorumlar yaptık bizler de…
Hasbelkader Mustafa Akıncı Cumhurbaşkanlığı makamına seçildi.
Kendisini çok eleştirdim, beni takip eden okuyucularım bunu çok iyi bilir.
Ne yazık ki beni yanıltmadı.
Kim bilir belki de müzakere masası yeniden kurulacak, belki de yeniden Birleşik Kıbrıs yolunda yürümeye devam edeceğiz.
Müzakere sürecinin bir “barış süreci” olmadığını yazdım.
Sürecin (diğer süreçler gibi) kağıt üzerinde, toplumlardan uzak sürdürüldüğünü not ettim.
Süreç devam ederken güven yaratıcı önlemler konusunda ilerleme olmadığını, bunun sorun yaratacağını vurguladım.
Müzakere sürecinin çökmesinden sonra yaptığı açıklamalar, Federal çözümün defterini dürdüğüne ilişkin yorumlar yanlıştı.
“Bizim kuşaktan bu kadar. Barışın son denemesi” mealindeki görüşleri de hatalıydı, bunu sık sık tekrarladım.
Barışın sonu olamayacağını, birleşme ve kucaklaşmanın hiçbir zaman sonu olmayacağını yazdım ısrarla…
Hala aynı görüşteyim, yanlışları olduğunu düşünüyorum.
Ve bu yanlışları yapacağına ilişkin sinyaller ve işaretler geçmiş siyasi yaşamında vardı!
Kimileri görmedi, görmek istemedi.
Umarım değişir, ya da değişmiştir.
Birçok kesimin yaşadığı hayal kırıklığını yaşamıyorum.
Crans Montana sürecini “acaba olur mu” diyerek % 1 heyecanla izledim.
Keşke olsaydı… Derinya süreci sürerken “İraden var mı?” diye sormuştum, yandaşlığını yapan “gazeteciler” bana kızmıştı! Bakın şimdi ne diyor BM Genel Sekreteri! "İrade sorunu var" diyor!
Şimdi kendisinden beklediğim iki toplumun arasını daha fazla açmayacak bir siyaset izlemesidir.
Müzakere süreci buzdolabına konmuş olabilir.
Ancak barışma süreci bitmemiştir, hiçbir zaman da bitmeyecektir.
‘Zeytin dalı’ temalı seçim kampanyası ile barış için toplumdan oy alan Akıncı’nın da toplumları germe siyaseti izleme hakkı bulunmadığını düşünüyorum.
Eğer olası bir gergin sürece girersek- ki buna dair işaretler vardır,  bu yeni durum Akıncı’nın ikinci sınavı olacaktır.
Bu sınav, en az bir diğeri kadar önemli ve hayatidir.
Çünkü barışmak kendisi de dahil hepimizin ihtiyacıdır.
Ve bir gün mutlaka gerçekleşecektir.


Okul servisleri, denetleniyor mu? Bence hayır!

Geçen yıl Dağyolu’nda meydana gelen ve öğrencilerin can verdiği o korkunç kaza…
Bu sezonun başında haberlere yansıyan otobüs servisinde unutulan öğrenci konusu…
Ve son olarak önceki gün Lefkoşa’da devrilen okul minibüsü…
Hepsini birleştirince insanın aklına bir soru geliyor
Okul servisleri ne kadar güvenli ve ne kadar denetleniyor?

 


Hasan Taçoy’dan TC’ye: “Toplu taşımacılıkla ilgili çalışmamızla ne kadar ilgilendiler?”

Eski Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Hasan Taçoy, “Türkiye Cumhuriyeti yetkililerine eleştiri getiriyorum” dedi, toplu taşımacılıkla ilgili kendi bakanlığı döneminde hazırlanan ön raporun dikkate alınmadığını söyledi.

Hasan Taçoy, hem kendi bakanlığı döneminde hem de şimdiki hükümet döneminde masada olan toplu taşımacılıkla ilgili çalışma ile ilgili TC yetkililerine seslenerek “Ne kadar ilgilendiler?” diye sordu.

Geçtiğimiz hafta Genç TV’de Baykan Gürses Özdağ’ın hazırlayıp sunduğu Merhaba Yeni Gün isimli programına konuk olarak açıklamalarda bulunan Bağımsız Milletvekili Hasan Taçoy “Hiç kimse üretmiyoruz, yapmıyoruz demesin. Yapıyoruz” dedi.

Yorum sizin.


YOL YALANLARI
 

  • Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Kemal Dürüst, Güzelyurt Lefke arasında yapımı devam eden bölünmüş yol çalışmalarını inceledi; çalışmalar hakkında yetkililerden bilgiler aldı. Dürüst, yolun KKTC’nin kuruluş yıldönümünün kutlanacağı 15 Kasım’da hizmete açılmasını hedeflediklerini açıkladı. [28 Ağustos 2016]
  •  Lefkoşa çevreyolu iki aya kadar açılır [11 Ağustos 2017]
  • Girne Dağ yolu ihalesi 20 Aralık’ta [1 Aralık 2016]
  • Dürüst, Değirmenlik – Girne (Dağ yolu) yolunun, çift şerit yol olarak yenilenmesi ile ilgili olarak projenin 27 Şubat tarihinde Ankara’da ihaleye çıkacağı belirtti. [7 Şubat 2017]
  •  Dürüst, Girne-Dağyolu olarak bilinen Değirmenlik-Girne yolunun çift şeritli yol yapımı projesinde ihalenin tamamlanarak, firmanın Eylül ayı içerisinde temel atmasının hedeflendiğini belirtti. [13 Ağustos 2017]

MURAT KANATLI

 


Meclisin yeni çehresi ufak tefek sıkıntılara rağmen güzel olmuş… Keşke herkeste Sibel Siber’in enerjisi olsa! İnanın memleket çok başka olurdu, çok başka!