İnternet medyası bu gidişle gazeteciliğin sonunu getirecek

Süleyman İrvan


Basılı gazetecilik devrinin yavaş yavaş ortadan kalkacağını ve yerini internet gazetelerinin alacağını söyleyen çok sayıda uzman var. Hangi mecrada yapılırsa yapılsın, gazetecilik özü itibarıyla haber üretme mesleğidir. İnternette farklı, basılı gazetede farklı bir gazetecilik yoktur. İyi gazetecilik her mecrada yapılabilir. Üstelik internetin sunduğu birçok imkân da vardır. Örneğin, yer sıkıntısı nedeniyle haberi gereksiz biçimde kesmek zorunda kalmazsınız. Vereceğiniz linkler yardımıyla haberinizi daha da zenginleştirebilirsiniz. Haberinizi yayımlamak için baskıyı beklemek zorunda değilsinizdir artık. Peki, internet gazeteciliği madem bu kadar iyi özelliklere sahip de ben niye bu başlığı attım yazıya?         
BY Ajans’tan gelen haklı isyan 
Gazimağusa ve Karpaz bölgesinden haberler yapan özel haber ajansı BY Ajans yöneticisi Bahar Uygur Özbil, ajans olarak yaşadığı sıkıntıları anlatan bir e-posta gönderdi ve kendilerine yol göstermemi istedi.
“Bir okurdan çok bir haber ajansı olarak şikâyetimiz var bizim. Biz Mağusa ve Karpaz bölgesinde faaliyet gösteren bir haber ajansıyız. Anlaşmalı olduğumuz gazete ve televizyonlar var ve bunlardan haber başı ücret alıyoruz. Bilişim yasamız olmadığı için her önüne gelen, haber sitesi adı altında siteler açıp, TAK'ın ve diğer gazetelerin haberlerini hiçbir ücret ödemeden, çoğu zaman kaynak da belirtmeden yayımlıyor. Bizim haberlerimiz de aynı şekilde internet gazetelerinde kaynak belirtmeden yayımlanıyor. Bu haber siteleri haberlerimizi anlaşmamız olan Yenidüzen ve Havadis gazetelerinin internet sitelerinden çalıyorlar. Emek verip hazırladığımız haberlerin çalınması bizi çok rahatsız ediyor. Bu konuda dünyada nasıl önlemler alındığını bilmiyoruz. Biz neler yapabiliriz? Nasıl önlem alınmalıdır? Bize yol gösterirseniz seviniriz.”
Bahar Uygur Özbil’e gönderdiğim yanıtta hem ajansla ilgili bilgi talep ettim hem de bazı örnekler göndermesini istedim. İkinci e-postada hem ajansı anlattı hem de kendi ürettikleri haberlerin internette nasıl dolaşıma sokulduğuna ilişkin örnekler gönderdi.
“İsmim Bahar Uygur Özbil. Eşimle beraber yaklaşık 2 yıl önce Bahar&Yusuf Ajansı kurduk. BY Ajans'ın Mağusa’da bir, İskele ve Karpaz’da 3 muhabiri var. Bu bölgeden haberleri biz yapıyor, gazete ve televizyonlara ücret karşılığı gönderiyoruz. Anlaşmalı olduğumuz gazeteler Yenidüzen, Havadis, Halkın Sesi, Volkan; televizyon olarak da Sim TV. ‘Cinci hoca ile hazine aradılar’ başlıklı haberimiz Takvim gazetesinin internet sayfasında Emre Diner adıyla yayımlandı. Bu haberimiz Havadis, Yenidüzen ve Halkın Sesi gazetelerinde çıkmıştı. Araştırırken gördüm ki başka internet siteleri de yayımlamış haberimizi. Kaynak olarak da Yenidüzen yazmışlar. Dört muhabirimiz, yaptıkları haberlerden ekmek yiyor. Ancak bu yapılanlar bizim ekmeğimize ortak çıkmak, hatta elimizden alarak sahiplenmek anlamına geliyor. Haberlerimize nasıl sahip çıkalım? Ne yapalım? Polise mi gidelim, kavga mı edelim? Üstelik birçok haber sitesi var ve biz hepsini takip edemiyoruz. Çoğu zaman tesadüf eseri görüyoruz haberlerimizi bu sitelerde. Gazetelerin de kendi internet sitelerindeki haberlerini kopyalanamaz hale getirmeleri gerekir. Teknolojik olarak bu yapılabilir.”
Bahar Uygur Özbil başka haber örnekleri de gönderdi. Ancak, sorunun anlaşıldığını sanıyorum. Bu gazeteci arkadaşlar, birincisi, kendi ürettikleri haberlerin başka isimlerle yayımlanmasından rahatsızlar. Bu tür bir gazetecilik pratiğinin izah edilebilir, haklı görülebilir bir tarafı yok. İkincisi de, haber sitelerinin başka yayın organlarında yayımlanan haberleri hiçbir ücret ödemeden kopyalamalarıdır. Gazetecilik emek isteyen bir meslek ve gazetecilerin de meslektaşlarının emeklerine saygılı olmaları lazım. Emeğe saygının gereği olarak hem kaynak göstermek hem de belli bir ücret ödemek gerekiyor.
Kuşkusuz tüm internet gazetelerinin aynı duyarsızlıkta olduğunu söyleyemeyiz. Gerçekten, kibrispostasi.com gibi haber üreten, gazetecilik yapan internet siteleri de var. Hiçbir haber üretmeyen, ajanslardan, gazetelerin internet sayfalarından haber kopyalarak yaşamını sürdüren, emek hırsızı haber siteleri de var. Buna ancak yasayla düzenleme getirilebilir. Şu andaki durum tam bir kaotik görüntü çiziyor. Sorun şu şekilde çözülebilir diye düşünüyorum. Birincisi, bir ajansın ya da medya kuruluşunun ürettiği haberin kısaltılarak da olsa başka bir isimle yayımlanması intihal kapsamındadır. Haberde intihal asla kabul edilemez. İkincisi, bir medya kuruluşu tarafından üretilen haberi internet medyasında olduğu gibi yayımlamak yerine kısa bir özetle yetinilmeli ve asıl haberin yayımlandığı web sitesine link verilmelidir. Gazetecilik etiği açısından bu daha kabul edilebilir bir uygulama olacaktır.   
/////
Washington Post gazetesi artık ombudsmansız
Gazetelerde okurla gazete arasında köprü işlevi gören ve gelen eleştirileri değerlendiren okur temsilciliği (ombudsmanlık) kurumunun yaygınlaştırlımasında Washington Post gazetesinin ciddi bir payı var. Gazete 1970 yılında ilk okur temsilcisini atadığında sadece Kentucky’de yayımlanan Courier Journal isimli gazetede okur temsilcisi vardı. Courier Journal, 1967 yılında ilk okur temsilcisini atayarak tarihe geçmişti.
Uluslararası düzeyde prestijli gazetelerden birisi olan Washington Post’un okur temsilcisi Patrick Pexton, gazetedeki “Post’un son ombudsmanı mı?” başlıklı en son yazısında, gazetenin neden bu uygulamadan vazgeçmek istediğini açıkladı. Gazetenin idari editörü Marty Barton kendisine, okur temsilciliğinin olumlu ve olumsuz yanları olduğunu söylemiş. Olumlu yanı, gazetedeki haberlerden mutlu olmayan okurların başvurabilecekleri bir kişinin olmasıymış. Öte yandan, internet çağında gazeteye bağımsız kaynaklardan zaten bol miktarda eleştiri geliyor, üstelik bu eleştiriler için onlara para da ödemiyoruz demiş. Gazete, temel gerekçe olarak mali sıkıntıları göstermiş.
Gerekçe ne olursa olsun, Washington Post gibi öenmli bir gazetenin okur temsilciliği kurumundan vazgeçmesi, gazeteciliğin geleceği açısından pek de hayra alâmet değil. Belli ki ekonomik kriz yayın kuruluşlarını bazı radikal kararlar almaya zorluyor. Diğer yayın kuruluşları da Washington Post’un izinden gidip okur temsilciliği uygulamasına son verebilirler. Öte yandan, benim de üyesi bulunduğum Dünya Okur Temsilcileri Örgütü’nün (ONO) üye sayısı her geçen yıl artıyor.  ONO’nun 26 farklı ülkeden 76 üyesi var. Bu örgüte üye olmayan okur temsilcilerinin olduğunu da belirtmeliyim.
Okur Temsilcileri Örgütü başkanı Stephen Pritchard, kendi sayfasında yayımladığı yazısında Washington Post gazetesine “uygulamadan vazgeçmeyin” çağrısı yaptıysa da pek etkili olmadı. Pritchard, “Washington Post’un olgunlaştırdığı bu sistem şimdi dünyadaki başka medya kuruluşları tarafından da benimsenmeye başladı. Onlar bu uygulamanın faydalı olduğunu görüyor. Umalım ki, altın standardı koyan gazete de görebilsin” diye yazdı.