"İNSANLIK BİRİKİMİ"

Mehmet Çağlar

Bilgi de bir değer olduğuna göre,
bilgi dediğimiz değerin,  kütle, uzunluk ve zaman ölçülerinde olduğuna benzer kilo, metre, saat gibi bir ölçü birimi var mıdır?
Belli ki vardır...
Bilgi, onu kendileriyle en anlamlı bir şekilde biriktirebilenlerle ölçülebiliyor bence...
Belki de bu yüzden "kendini bilmek" tüm eğitimlerin en büyüğüdür...

Bilgi edinmenin de kendine özgü bir döngüsü var:
Bilgilenirsin ve mevcut zaman ve koşullarda bunu hayata geçirirsin...
Bildiğini önce kendine aktarırsın. Sonra da başkalarına...
Ve ortaya, ortak menfaatlerimizi gerçekleştirmeye yarayacak nispette bir "insanlık birikimi" de çıkar ...

İşte bu “insanlık birikimi” Kıbrıs'taki tutumların oluşmasında önemli bir yer tutuyor...
"Değer uyuşmazlığı" olarak da nitelenebilecek bir "ana eksen" ortaya çıkarıyor....
Barış ideallerinin aldığı "şekli" belirleyen ana eksen de sanırım budur!

Meselâ bazılarını dinliyorsun, söyledikleri bir fikir mi? 
Bakıyorsun ki aslında bir fikri yok!
Toplum üzerinde tasarrufta bulunacak bir "birikimi" hiç yok!
Fikir sandığı aslında bir saplantı…  
ya da şahsi çıkarlarının gizlenmesi...
Bu yüzden "övme-yerme" yaklaşımlarıyla senden ayrışarak merkezleşmeye çabalıyor...
Zaten böyleleri "kendini bilmek" de istemiyor...

Aşağıdaki olgunun altını çizmeye çok çaba gösterdim:
"Ekonomi, paranın bir yüzüyse, sosyal kalkınma da diğer yüzüdür..."
Maalesef "yetkililer" tarafından yeterince dikkate alınmadı hatta belki de bilinerek göz ardı edildi...
Hep TC’den KKTC’ye doğru ekonomik doktrinlerin temelinde aktarılan bir mali kaynak transferleri yeterli görüldü...
Ama ne yazıktır ki, bu ülkenin hakiki kalkınmasını sağlayamadılar !
Çünkü çözüm "insanlık birikimi"nde... Sorunun ve çözümün mihrakı insanda...

Bugün yeni bir akıl kurmak üzere 
"B Planı" çerçevesinde insanları "mandırada" yaşayan hayâli bir cemaat durumuna sokmakla bu sorunlar çözülecek diyorlar?!
Kısacası, KKTC'de uzun yıllar sürdürülen bu "bilinçsizliğin" cezasını ve yıkımını paylaşacaksınız demeye getiriyorlar...

Zaten bu memlekette "insan olmak" nasıl ciddi bir anlam taşısın ki?

İnsan durumunun iyileştirilmesine politik düzeyde bir "söz hakkı" vermenin siyaseti bile yok!

Galiba bizim için artmayan/değişmeyen tek şey bu!