İnşaat sektörünü mahvedenler!

Serhat İncirli

Yürüyün da arkanızdayız!

Kim dedi?

KKTC’nin Cumhurbaşkanı!

Kime dedi?

Yürüyenlere!

Pardon!

KKTC’ye inşaat yatırımı yapanlara!

-*-*-

Bu inşaat yatırımı yapanlar arasında yabancılar da var mıydı?

Vardı tabii ki!

Mesela Şimon Mistrel Aykut!

Milyarlar harcadı!

-*-*-

Bizim Cumhurbaşkanı “arkanızdayız” dediği sıralarda, KKTC’de milliyetçilik müsabakası şampiyonu bir numaralı faşistler de sağda solda, buldukları her ortam ve fırsatta, “vaaaay da vatanımız elden gidiyor, tüm toprakları Yahudiler alyoooor” diye yaygara koparmaya başlamıştı!

-*-*-

Yabancı dedikleri adam KKTC vatandaşıydı…

Ve tekrar ediyorum, kimse O’nun yaptığı yatırımı da yapmamıştı!

-*-*-

Faşistlerin bu yaygarası doğru bir şey miydi?

Toplumu korumak maksadıyla mı yapılıyordu?

Haklı mıydı?

Hayır!

Doğru da değildi, haklı da değildi, toplum için hiç değildi!

Tamam utanılacak bir ırkçılık içeriyordu!

-*-*-

Ve ne oldu?

Bizim bir numaralı faşistimiz ve O’nun Türkiye’den birkaç tane destekçisi sayesinde, 2006’da geçirdikleri bir yasadan 18 sene sonra Rumlar da uyanınca, önce Şimon Aykut tutuklandı!

Sonra da “tutuklamaların arkası gelecek” tartışmaları, Macar iki kadın emlakçının hapsedilmesi falan ortaya çıktı!

-*-*-

Ammmaaaa, Yahudiler topraklarımızı ele geçirecek diyen geri zekalı üç beş faşiste, ne acıdır ki KKTC’nin mevcut hükümeti de uydu ve tarihin en büyük hatalarından biri hatta vatana ihanet seviyesinde bir yasa değişikliği yapıldı!

-*-*-

Bir yandan Nikos Hristodulidis ve adamları öte yandan Ersin Tatar ile faşistlerimiz ve tabii ki tam bravoluk hükümetimiz; işte sonuç: geldik denizin dibine!

-*-*-

En çok para getiren sektörümüz da oldu mefta!

-*-*-

Ne yapabiliriz?

Bence üç şansımız var!

-*-*-

1 – Aşırı zenginliğimizi kullanarak, Brunei ve Dubai’ye yardımı kesip, bu sorunu parayla çözeceğiz!

-*-*-

2 – Rum tarafına savaş ilan edeceğiz!

-*-*-

3 – Kıbrıs sorununu bitireceğiz, anlaşacağız!

-*-*-

Önceeee, akıl ve mantık varsa; son beş senede yaşadığımız her türlü zavallılık, siyasetsizlik, hırsızlık, rüşvet de düşünüldüğünde; mevcut yönetimin toptan gitmesi kaçınılmazdır…

-*-*-

Ve akıl mantık gerçekten varsa; Kıbrıs sorununu – aynı akıl ve mantığın çerçevesinde çözmekten başka şansımız kalmamıştır!

Haaa birinci şans zaten şaka bile değil; ikinciyi bilemem, faşist gönlünüz bilir!

Nasıl olsa geçmişte de ölen siz değildiniz, yeni bir savaş çıkarırsanız da sizin çocuklarınız ölmeyecek!

-*-*-

Yürüyün da arkanızdayız diyenler; ırkçı yatırım düşmanı sözde milliyetçiler ve emlak satışını sıfırlayan son yasayı çıkaranlar yani inşaat sektörünü mehveden değerli “başarısız – ezik – zavallılar”…

Allah’a şükredin!

Çünkü ya askeri cunta, sultanlık, krallık falan devrinde olsaydık!!!

Tümünüz, vatana ihanetten, yargılanmaksızın asılırdı!

-*-*-

Kendi elimizle inşaat – emlak sektörünü mahvettik!

Sadece inşaat – emlak mı?

Her konuda başarısız olduk!

Hep başkalarını suçladık!

Ambargoydu, izolasyondu falan!

Oysa ambargo ve izolasyon konmuşsa da sorumlu biziz, kaldıramadık ve sorumlu biziz!

-*-*-

Kuzey Kıbrıs coğrafyasında 1974 sonrası kurulan hükümetler ve cumhurbaşkanları içerisinde şu andaki kadar kötüsü - başarısızı hiç olmadı!

-*-*-

Lütfen kabul edin ve bırakıp, gidin!

-*-*-

Sevgili Tatar, istifa etmek bu topluma yapacağın tek iyilik olacak!

Hükümetinle beraber tabii ki!

-*-*-

Hala Rum tarafını suçluyorlar!

Haaaa Rum tarafı evet düşmanca davranmıştır, evet yapılanlar barış ve çözüm duygularını inciticidir…

Ama insanlar işlerini çok iyi yapıyorlar…

Haklarını da vermek lazım tabii ki!

-*-*-

Yeni bir dönem şarttır!

Bu yeni dönem de kabul edilebilir bir çözüm için bastıracak kişi veya kişilerin seçilmesidir…

Çözümsüzlüğü çözüm sayanlar değil!

Çözümsüzlüğün çözüm olamayacağını gördük sanırım!

-*-*-

Gerek Kıbrıs sorununda getirildiğimiz saçma sapan nokta; gerekse içte yaratılan inanılmaz büyük hata sonucu şu anda canı yanan onlarca müteahhidin örgütlenip, mevcut siyaseti yukarıda da belirttiğimiz gibi, akıl ve mantık doğrultusunda çözüme doğru itelemeleri, tek görevleri olmalıdır…

-*-*-

Bu durum, sadece inşaatçılar için değil; etnik köken saçma tartışmasına hiç girmeden; sanayi, ticaret, esnaf örgütlerinin tüm üyeleri için de geçerlidir…

-*-*-

Haaa, işin ticari iflası bir yana; siyaseten daha mutlu ve daha güvenli gelecek, kesinlikle Avrupa Birliği içerisindeki federal Kıbrıs’tadır…


Eşeklerimiz…

Güney Kıbrıs’taki Hayvan Partisi’nin, Karpaz’daki eşeklerin korunması için iki toplumlu teknik komitelere çağrıda bulunduğu belirtildi.

-*-*-

Bu habere bayıldım…

Partinin adına da!

Hayvan Partisi!

-*-*-

Aslında kulağa çok farklı ya da küfür gibi gelse de aslında bu parti, tamamen hayvanları koruma, hayvan sevgisi üzerine kurulan bir parti…

-*-*-

İdeolojisini bilemem…

Hayvan Partisi, 8 Mayıs Dünya Eşekler Günü nedeniyle bir de açıklama yapmış…

-*-*-

8 Mayıs Dünya Eşekler Günü!

Hiç duymamıştım!

-*-*-

Ama aklımda, 365 günde bir gün de olsa, “Kıbrıslı Türkler Günü”nün bir gün gelip kutlanacağı endişesi hep var!

-*-*-

Neyse, Hayvan Partisi, Karpaz’daki eşek koruma sorununu ele alma ve iki toplumun kazanacağı (win win situation) bir çözüm için yoğun ve amaçlı çalışabilecek öneriler bulunabilmesi konusunda iki toplumlu teknik komitelere çağrıda bulunmuş…

-*-*-

Hem eşekleri koruyalım hem de Kıbrıs sorununu iki toplumun kazanacağı şekliyle çözelim!

Ben varım!

-*-*-

Ayrıca, Hayvan Partisi’ne göre eşekler, Kıbrıs’ın kültürel mirası ve kültürünün ayrılmaz bir parçasıdır…

Buna da katılıyorum…

-*-*-

Hayvan Partisi, “Binlerce yıldır insanlığa mütevazi bir şekilde  hizmet ettiklerini unutmamalıyız” diyor ve

Karpaz’da, en az 15 eşeğin öldüğü katliama da atıfta bulunarak, bölgede 3 bini aşkın eşeğin bulunduğunu, bunların derhal korunması ve kurtarılması gerektiğini ekliyor…

-*-*-

Sahi, ne oldu eşek katliamı?

Kapattık mı?

Teşekkürler Hayvan Partisi; biz unutmuştuk!