“İnkar kültürü: Neden savaş suçlularının pek azı, kendini suçlu hissediyor?”

Sevgül Uludağ


GEÇMİŞLE YÜZLEŞME KONUSUNDA DÜNYADA NELER YAPILIYOR?

 

Barbara Matejcic

Balkan Araştırmacı Gazetecilik Ağı BIRN için savaş suçlularının neden pek azının kendini “suçlu” hissettiğini araştıran gazeteci arkadaşımız Barbara Matejcic’in yazısını, okurlarımız için derleyip özetle Türkçeleştirdik. Barbara Matejcic, Kıbrıs’a de gelerek “kayıplar”la ilgili çalışmalarımız hakkında bizimle de röportaj yapmıştı. Yazısı şöyle:

***  1990’lı yılların çatışmalarında savaş suçu işlediğini mahkemede itiraf eden bazı savaş suçluları bize konuşarak neden itiraf ettiklerini anlattılar. Ancak bazıları “pişmanlık getirmelerinin” aslında daha kısa süreli ceza almak için yapılmış olduğunu söylüyor...

***  BIRN’e (Balkan Araştırmacı Gazetecilik Ağı) konuşan Vesna Terseliç, merkezi Zagreb’te bulunan Documenta’nın başında – burası “Geçmişle Yüzleşme Merkezi” olarak faaliyet gösteriyor. Vesna “Milan Babiç’in dışında samimiyetle pişmanlık getiren başka herhangi bir savaş suçlusu tanımıyorum” diyor. “Suçunun ağırlığı ve izolasyonunu izleyen pişmanlığı, kesinlikle intihar etmesine yol açmıştır” diyor.

***  Ulusal mahkemelerde “gerçekten” pişmanlık duyan pek savaş suçlusu yok. Eski Yugoslavya için Uluslararası Ceza Mahkemesi duruşmalarını gözlemlemek bile, pek az savaş suçlusunun işledikleri suçlar nedeniyle pişmanlık getirmiş oldukları sonucuna varılabilir. Belgrad’da İnsani Hukuk Merkezi’nin kurucusu Nataşa Kandiç, “Bunlar arasında Dragan Obrenoviç ile Miroslav Bralo öne çıkıyor” diyor.

***  Merkezi Saraybosna’da olan Araştırma ve Belge Merkezi’nin direktörü Mirşad Tokaça ise “Güvenebileceğim, pişmanlık getirmiş herhangi bir savaş suçlusu tanımıyorum” diyor.

***  Babiç, Obrenoviç ve Bralo, Sırbistan, Hırvatistan ve Bosna-Hersek’te yüzlerce mahkumiyet alan yedi düzüne savaş suçlusu arasında suçlarını itiraf eden üç kişidir.

***  Savaşla ilgili suçlardan sorumlulukları inkar etmek, eski Yugoslavya’nın her tarafında hala geçerli ve bu suçları inkar eden bazıları da kendi ülkelerinde “kahraman” muamelesi görmeye devam ediyor.

***  Saraybosna’dan avukat Duşko Tomiç, “Suçunu itiraf eden birisi, bir hain olarak görülüyor” diyor – savaş suçlarıyla suçlanan insanları savunmuş bir avukat kendisi.

***  “Ben müvekillerimi, suçlarını itiraf etmeleri için teşvik ediyorum, eğer bunun için bir temel varsa tabii” diyor. “Özellikle de çocuğu olan müvekillerimi, bu yükü çocuklarına aktarmamaları için suçlarını itiraf etmeye teşvik ediyorum” diyor Tomiç. “Ancak burada, Balkanlar’da savaş suçlarından mahkum edilmiş olanların çocukları, babalarının yaptıklarından gurur duyuyorlar” diye konuşuyor.

***  Suçunu itiraf edenlerin çoğu bunu Lahey’de Eski Yugoslavya İçin Uluslararası Ceza Mahkemesi duruşmalarında ve ayrıca Bosna-Hersek mahkemelerinde yaptılar.

***  “Suçunu itiraf etmek, gerçeği ortaya çıkaran ve olası bir uzlaşmanın yolunu açan güçlü bir araçtır. Ancak suçlarını itiraf etmelerin mahkeme binaları dışında herhangi bir etki yapıp yaşmadığı hakkında pek az şey biliniyor ve bu konuda fazla da konuşulmuyor” diyor Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin eski sözcüsü ve geçiş dönemi adaleti için bir aktivist olan Refik Hodziç. “Sanırım bunlar geçersiz kılınmıştır çünkü hiçbir toplum, kendi halkından insanların suçunu itiraf etmiş olduğunu duymak istemiyor” diyor.

***  Uluslararası Ceza Mahkemesi yargıçları da suçunu itiraf etmekle uzlaşma arasındaki pozitif bağın ısrarla altını çizmiş bulunuyorlar. Ancak bu suç itirafları, daha çok itiraf pazarlıklarının parçası olduğu için, böylesi itirafların uzlaşmadaki potansiyeli kuşkuludur. Pişmanlık duyup itiraf edenlerin ifadeleri gerçekten özgün müdür, yoksa bunlar daha düşük bir ceza almak maksadıyla hesaplı yapılmış girişimler midir?

***  Milan Babiç, 2006 yılında Hırvatistan’dan sivillere karşı işlemiş olduğu suçlardan ötürü mahkumiyetini çekerken intihar etmişti. Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde bir dizi Sırp yetkiliye karşı ifade vermişti. Vermiş olduğu ifadeler ve pişmanlık getirmesinden ötürü, ailesinin güvenliğinden endişe ettiğini de söylemişti.

***  Miraslov Bralo ise Boşnak sivillere karşı işlemiş olduğu suçlardan ötürü İsveç’te mahkumiyetini çekiyor – savaş dönemi Hırvatistan Ordusu özel biriminin bir üyesi idi. Bralo, duruşmasında suçunu itiraf etti ancak erken salıverilme isteği yakın geçmişte reddedildi çünkü herhangi bir pişmanlık getirmemiş ve hatta itiraf etmiş olduğu bazı suçları da inkar etmeye çalışmıştı o günden bu yana...

***  Boşnak Sırp kuvvetlerinin komutanı olarak Srebrenika soykırımında yer alan Dragan Obrenoviç cezasını çekmiş ve serbest bırakıldıktan sonra kimliğini değiştirerek yurtdışında yaşamaya başlamış. Obrenoviç’in duruşmasında Uluslararası Ceza Mahkemesi, onun suçunu itiraf etmiş olmasını “önemli” olarak addetmiş ve bunun “Mahkeme’nin barışı yeniden inşa etme ve yeniden uzlaşmayı ileri görüme yönündeki görevine katkıda bulunabileceğine” dikkati çekmişti.

***  Obrenoviç ve suç ortaği Momir Nikoliç, 2003 yılında suçlarını itiraf edince, Srebrenika’dan Emir Sulyagiç, New York Times gazetesine bir makale yazarak şöyle demişti: “Bu itiraflar Srebrenika’nın 1995 yılında düşmesinden bu yana bana hiç bilmediğim bir tür rahatlama getirmiştir... Son sekiz seneden beri aramakta olduğum bu konunun kabul edilip teyit edilmesini sağlamıştır... Artık biz Boşnak Müslümanlar, kurban olduğumuzu ispat etmek zorunda değiliz...”

***  Günümüzde Sulyagiç, Potokari Anı Merkezi’nin direktörüdür, bu merkez Srebrenika’nın soykırım kurbanlarını anmak için oluşturulmuş. BIRN’e yaptığı açıklamada, Obrenoviç’in itirafından sonra geçen yılların, savaş suçlarının inkarı ve bu konudaki sessizliği bu tür itirafların yıkabileceği yönünde inancının aşınmış olduğunu anlatıyor. “Bu olmadı” diyor... “Tam tersine, bu suçları inkar, kendi hayatını sürdürüyor çünkü Sırplar’ın politikaları, verileri görmezden geliyor. Ayrıca mahkeme binası dışında hiç kimse bu suçları işlemiş olduğu için sorumluluk almadı ve suçlu olduklarını da söylemedi” diyor.

***  Sulyagiç, Bratunak’ta doğup büyümüş ve hala orada yaşıyor – Temmuz 1995’te Srebrenika’nın düşmesi ardından Boşnak Sırp güçler, Boşnaklar’ı burada da katletmişler – burası aynı zamanda Sırplar’la Boşnaklar’ın hala birlikte yaşadığı bir yerdir. “Tüm bu yıllar boyunca kimsenin suçlarından söz ettiğini duymadım... Ve pek çoğu da katliamlara katılmıştır bunların” diye konuşuyor. “Sustuğumuz zaman neden sustuğumuzu biliyoruz, konuştuğumuzda, neden bazı şeylerden söz etmediğimizi de biliyoruz. İşte burada böyle yaşıyoruz” diyor.

***  Bosna’nın Prijedor belediyesi bölgesinde yapılan katliamlara katılan Demir İvankoviç, Boşnak Sırp polis kuvvetinin bir üyesi olarak 200 Boşnak ve Hırvat sivilin Ağustos 1992’de öldürülmesine katılmıştı.

***  Bosna-Hersek Mahkemesi’nde suçunu itiraf etme yönünde bir pazarlık yaptıktan sonra Demir İvankoviç, geriye kalan diğer sanıklara karşı ifade verdi ve bu suçla ilgili çok büyük detaylar verdi ve kendisinin bu cinayetlerdeki rolünü de anlattı.

***  İvankoviç’in suçunu itirafı, Edin Ramuliç için çok önemliydi. Ramuliç de Priyedorlu’dur ki burada savaş esnasında epk çok savaş suçu işlenmiştir. 100 binden az nüfusu olan bu küçük kentte, Bosna’da en fazla sayıda savaş suçu işleyip mahkum edilmiş olan şahıs vardır – bunların sayısı 50 kadardır.

***  Bunların çoğu mahkumiyetlerini çekip tamamlamış ve serbest bırakılmışlardır. Ramuliç, onlarla bazan kentte karşılaşıyor. Onların yüzlerini mahkeme duruşmalarından hatırlıyor. Herhalde Priyedor’da hiç kimse, onun kadar savaş suçları mahkemelerinde zaman geçirmemiştir. Bunun için pek çok gerekçesi vardı. Babası ve erkek kardeşi öldürülmüştü, arkadaşları, akrabaları, komuşları... Kendi sözcükleriyle anlatacak olursak, bilip gördüğü hayatı yok edilmişti...

***  Dragan Kolundziya adlı bir şahsı, babasının ölümünden sorumlu tutuyor. Kolundziya, Priyedor yakınındaki Keraterm tutuklu merkezinde gardiyan iken işlmiş olduğu suçları Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde itiraf etti.

***  “Dava esnasında işlemiş olduğu suçlarından en az bir kez söz etmesi ve işlediği suçun yanlış olduğunu itiraf etmesi çok büyük anlam ifade ediyordu. Ancak mahkumiyetini tamamladıktan sonra, herşeyi Boşnak federal televizyonunda inkar etti” diyor Ramuliç.

***  Demir İvankoviç’inkinin ise farklı bir dava olduğuna işaret ediyor Ramuliç. Bir savcı dahi İvankoviç’in duruşmaları esnasında “dürüstçe itirafından ve pişmanlık duymasındam, kurbanlara pişmanlığını ifade etmekte istekli olmasından” söz edip bunun altını çizmiş. İvankoviç, mahkemede “Bu suçu işlediğimi itiraf etmek istiyorum. Bu itiraf karşılığında herhangi bir şey vadedilmedi bana, tümüyle temiz bir vicdana sahip olmak istediğim için yapıyorum bunu” demişti.

***  İvankoviç 2009 yılında suçunu itiraf ettikten sonra 14 sene hapse mahkum edilmişti. Ancak Bosna-Hersek’teki Mostar hapishanesinde Balkan Araştırmacı Gazetecilik Ağı BIRN onu ziyaret ettiği zaman, kimseyi öldürmediğini söyledi. “Ben güzelce uyuyorum, huzur içinde rüyalar görüyorum... Tek bir kurşun sıkmış olsaydım dahi, o zaman bu kadar derin uyuyamayacaktım” demişti...

***  Oysa mahkemesi esnasında 200 kadar sivili nasıl öldürmüş olduğunu tarif etmiş ve onları “yaylım ateşine tutarak” öldürdüğünden söz etmişti. Ancak şimdi kendisine öldürme emri verildiğini fakat bunu reddettiğini anlatıyor. İnsanlar Vlasiç tepesine çıkarılmış, bir uçurumun kenarına dizilmiş ve onlara ateş edilmişti. İvankoviç ise uçurumun dibinde hayatta kalanların işini bitirmek üzere aşağıya gönderilmişti.

***  “Ben insanlara ateş edemiyordum... Bir tek bana çektiği acıdan kendini kurtarmamı isteyen birisine bir silah verdim” dedi bize ve daha kısa bir mahkumiyet karşılığı itiraf etme anlaşması yaptığını söyledi.

***  “Dava tam bir felaketti. Eğer itiraf anlaşması yapmazsam, durumumun daha kötü olacağından korkuyordum. Küçük bir çocuğum var ve mümkün olduğunca en kısa sürede, hapisten çıkmak istiyorum” diyor.

***  Bugün oğlu büyümüş. Babasının niçin hapiste olduğu hakkında oğluna ne söylemiş? “Ona herşeyi anlattım ve o da babasının bir katil olmadığını biliyor” diyor İvankoviç.

***  BIRN (Balkan Araştırmacı Gazetecilik Ağı) Edin Ramuliç’e, İvankoviç’in mahkum edilmiş olduğu suçlara aktif biçimde katılmış olduğunu inkar ettiğini söylediğimizde, Ramuliç bunun sürpriz olmadığını ifade ediyor. Pek çok savaş suçlusu, mahkemede suçlu olduklarını itiraf ettikten sonra, sonradan bu suçları inkar ediyorlar...

***  Bosna’daki Sırplar’ın siyasi liderlerinden Bilyana Plavsiç de Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde soykırımdan, insanlığa karşı suçlardan ve savaş suçu işlemekten mahkum edilmiş. İtiraf ettikten sonra pişmanlık dolu bir açıklama yapmış ve böylece savcılık makamı da “soykırım” suçlamasını düşürmüş.

***  Yugoslavya’daki çatışmalardaki tüm taraflardan üst düzey yetkililer arasında işledikleri suçları kamuoyu önünde itiraf edip bundan pişmanlık duyduğunu belirten tek kişi Plavsiç. Bu kadın, 11 yıl hapse mahkum edilmiş ve daha sonra erken salıverilmiş.

***  Ancak 2009 yılında henüz hapisteyken İsveç dergisi Vi ile bir röportajında itirafını geri çekmiş ve bu itirafı kendisine yönelik diğer suçlamaların düşürülmesi maksadıyla yaptığını ileri sürmüştü. “Ben yanlış bir şey yapmadım” demişti... Oysa Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde suçunu itiraf ederken şöyle demişti: “Böylesi büyük insan acısından sorumlu olduğum bilgisi, her zaman aklımda olacaktır...”

***  Balkan Araştırmacı Gazetecilik Ağı BIRN ona telefoniyen ulaşarak, bu açıklamasını sordu. Acaba mahkemede söylediği gibi insanların acı çekmesine yönelik bu sorumluluk hala vicdanında ağır basıyor muydu? Plavsiç yanıt olarak bize “Böyle bir açıklamamı hatırlamıyorum. Çok uzun zaman önceydi” dedi. Suçunu itiraf etmesine ilişkin şu anki pozisyonunun ne olduğunu doğrudan kendisine sorduğumuzda ise “Tüm bunlar çok belirsiz... O dönemi unutmaya çalışıyorum” dedi.

***  Esad Landzo unutmak istiyordu ama unutamıyordu... Yaptıklarının farkındaydı ancak kendi kendisini yalnızca emirleri uyguladığı yönünde ikna etmekteydi... Derken Lahey’de Uluslararası Ceza Mahkemesi salonunda tanıklarla karşı karşıya kaldı...

***  Buraya Bosna-Hersek’in Konyiç belediyesinde Çelebici tutuklama kampında 1992 yılında gardiyanlık ederken işlediği savaş suçları nedeniyle suçlandığı için 1996’da getirilmişti. 1992 yılında henüz 19 yaşındaydı...

***  “Kurbanları dinleyinceye kadar inkar etmek kolaydır. Ancak onları dinlediğinizde, bu kurbanların gerçeği söylediğini anlarsınız. Sanki de bir rüyadan uyanıyordum ve sanki de bir kabu yaşadığımı anlıyordum” dedi Landzo BIRN’e konuşurken... İlk kez Balkan medyasına geniş bir röportaj vermekteydi... İşte o zaman uykusuzluğu başlamış, kafasında sesler ve çığlıklar duyuyormuş... Lahey’deyken terapistlerle görüşmeye başladı ve sonrasında da seneler boyunca yoğun biçimde terapi gördü...

***  “Uluslararası Ceza Mahkemesi beni kurtardı, bana yeni bir hayat verdi” diyor. “Oradayken ihtiyacım olan tüm yardımı aldım...” Landzo, Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından işkence suçu, savaş suçu ve insanlığa karşı işlediği suçlar nedeniyle kendisine 15 sene hapislik cezası vermişti...

***  “Mahkumiyet kararı sorun değildi. Ben kendimi suçlu olarak gördüm ve cezalandırılmak istiyorum...” diyor. Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin kendisini hapse gönderdiği yıllar boyunca, yedi sene boyunca en az 90 kişiyle karşılaşmış, bunların hiçbirine suçlu olduğundan söz etmemiş... “Her ne pahasına olursa olsun, savaştan söz etmiyorduk. Her birimizin neden hapiste olduğumuzu biliyorduk ancak bundan söz etmedik, hele hele suçluluktan, sorumluluktan, berbat rüyalardan...” diyor.

***  Landzo, 10 yıl hapis yattıktan sonra 2006’da serbest bırakılmış. Cezasını çekmiş ve sonrasında da sessiz bir hayat sürdürmeye başlamış – mahkum edilmiş diğer savaş suçluları gibi, bir daha kamuoyu önünde geçmişten söz etmemiş... Ancak vicdanı onu rahat bırakmamış çünkü kurbanlardan özür dilemek istiyormuş...

***  Danimarkalı film yönetmeni Lars Feldballe-Petersen, “Affedilmeyen” başlıklı bir belgesel film yapmış, Landzo’nun kurbanları arayışı hakkında... “Canını yaktığım insanların yüzlerini görmek ve onlardan özür dilemek benim için önemliydi” diyor Landzo... “Onların beni affetmesini beklemiyordum... Benimle buluşmayı kabul etmeleri, en büyük armağandı” diyor.

***  Şimdi Finlandiya’da yaşıyor ve eğer Lahey’de mahkum edilmemiş olsaydı ve Bosna’da kalmaya devam etmiş olsaydı, geçmişiyle yüzleşme ve bununla başetme konusunda herhangi bir ilerleme kaydedememiş olacağına dikkat çekiyor...

***  “Oradaki toplum sizi kendi sorumluluğunuzu sorgulama konusunda teşvik etmiyor. Bosna’dayken suçlarımı itiraf etmem konusunda herhangi bir destek görmedim, tam tersine...” diye anlatıyor Landzo. “Ancak bunu kendim için yapıyorum, değişmek istedim, daha iyi bir insan olmak istedim” diyor. “Ancak başkaları belki de benim geçmiş olduğum süreçlerden geçiyor ve yardıma ihtiyaçları vardır” diyor.

***  Eski Yugoslavya’da yüzbinlerce insan savaşa katılmış. Pek çoğu suç işlemiş. Bazıları mahkum edilmiş, bazıları hiçbir zaman kovuşturmaya dahi uğramamış... Ancak Lanzdo’nun da belirttiği gibi aralarında mutlaka geceleri rahat uyuyamayanlar vardır, “üstlerindeki kiri silmek isteyenler vardır”, Lanzdo’nun yaptığı gibi...

*** Eski Yugoslavya İçin Uluslararası Ceza Mahkemesi 1993 ile 2017 yılları arasında faaliyet gösterdi ve 161 kişiyi yargıladı. Bunlardan 90 tanesi mahkum edildi, aralarından 20 tanesi suçlarını itiraf etti.  

***  Belgrad’taki Savaş Suçlarını Kovuşturma Ofisi’ne göre savaş suçu işlemekle suçlanan 133 kişiden 15’i, Sırbistan’da yazılı olarak itirafta bulundu. Bosna-Hersek’te savaş suçu işlemekle suçlanan 230 kişiden 33 savaş suçlusu, suçlarını itiraf etti – ancak Bosna Yüksek Mahkemesi, bu verilerin tam olmadığını belirtiyor... Hırvatistan’da ise sorumlu olan hiçbir hükümet kurumu (Adalet Bakanlığı, Başsavcılık veya Yüksek Mahkeme) böylesi veriler toplamıyor. Savaş suçlarıyla ilgili dört mahkemeden ancak ikisi yani Osiyek ve Split’teki iki mahkeme BIRN’e bilgi verdi. Son on sene içerisinde bu iki mahkemede yalnızca üç kişi suçlarını itiraf etmiş bulunuyor...

 

https://balkaninsight.com/2020/01/10/culture-of-denial-why-so-few-war-criminals-feel-guilty/?fbclid=IwAR367_UkCpmgCqREocaErHXD0nyi_zHGjRXd1FJ2z2MJhiE0RvkNMdykU1g

 

(BALKAN INSIGHT’ta Ekim 2020’de yayımlanan Barbara Matejcic’in araştırmasını derleyip özetle Türkçeleştiren: Sevgül Uludağ/YENİDÜZEN).