Türkiye, Ekrem İmamoğlu’nun “diploma davası”nı konuşuyor.
İşin aslı, neredeyse herkes, Ekrem Bey’in, İstanbul’da Erdoğan’a peş peşe seçim yenilgisi yaşattığı ve olası bir Cumhurbaşkanlığı seçiminde “kazanacak isim” olarak anıldığı için hücreye atıldığını düşünüyor.
Diploma iptali için yargılama başladı.
“Türkiye’nin meselesi bize ne” diyemeyiz.
Çünkü diplomanın “iptal” gerekçesi “KKTC”den geçiyor.
Şimdi acaba “Cumhurbaşkanı”, devletinin belgesine sahip çıkabilecek mi (!)
Diyeceksiniz ki kimse konuşmuyor.
Öyle de “Cumhurbaşkanlığı” makamı devletin en üst temsil yeri değil mi?
“…Eski adı University College of Northern Cyprus (UCNC) olan, şimdiki adı Girne Amerikan Üniversitesi’ni kurmuşlar, hazırlamışlar. Orada bir şebekeyi kurmuşlar. Ondan sonra bir heyet hazırlamışlar. Yetinmemişler; İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi’nde bir heyet kurmuşlar…”
İmamoğlu’nun savunmasından bu cümleler.
“Şebeke” diyorlar, sözünüz yok mu?
“Onun için gerçekten şunu düşünmeden edemiyorum: Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Devleti’ni lağvetmeyi bile göze alırlar yani. Hani bu diplomayı iptal etmek için, aslında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti diye bir devlet yoktur! Türkî Cumhuriyetler’in, Rum kesimine büyükelçilik açmasına ses çıkarmayanlar bunu yapar! Yapabilir yani…”
“Devlet devlet” diye yeri göğü inletenler, hani, neredesiniz şimdi?
Hu!
***
Eğitim Bakanı da konuşabilir tabii…
Gülümsediniz değil mi?
Hem de acı acı…
Ne ilginç tesadüf...
Ekrem Bey’in diploma iptaline gerekçe gösterilen üniversitenin sahibi de “hükümet” mensubu.
O konuşmuştu aslında!
Belki yine sahip çıkar belgesine…
Kim bilir?
Dahası!
“Cumhurbaşkanı”nın en öncü destekçisi partinin ilçe kadın örgütü başkanı da “sahte diploma”dan sabıkalı.
Ama o özgür!
Tatar’ın yanında, en ön sırada…
Bu meseleleri sorguladınız mı “vatanımız, milletimiz” diye bağırmaya başlıyorlar!
***
Şimdi kimileri diyecek ki, bunu gündeme getirme sebebin Cumhurbaşkanlığı seçimi…
Evet, öyle!
Cumhurbaşkanlığı seçiminde gündem yapmayacaksak tüm bunları…
Ne zaman yapacağız?
Muhtarlık seçiminde mi?
***
“Nerede bu devlet?” diye bağırırdı ya gazeteci Reha Muhtar…
Söyleyeyim size nerede...
“Cumhurbaşkanlığı adaylık başvurusu” için yürüyüşe çağrılan partizan istihdamların cebinde!
Örgüt başkanının sahte diplomasında!
Avrupa Parlamentosu’na Kıbrıslı Türkleri yeniden kınatan çapsız siyasette!
“Taşınmaz Mal Komisyonu”na başvuran Kıbrıslı Rumları yanıtsız bırakarak, üstünden bir hapse attıran iradesizlikte!
Bu devlet nerede biliyor musunuz?
Çalışır durumdaki Avrupa menşeli sürat kameralarını yerinden söküp, ihalesiz yeni radarları caddelere dolduran; çalışmayınca da hepsini kaldıran rezillikte…
***
Siz “devlet”i arayadurun.
İmamoğlu’nun savunmasının sonunda okuduğu Ahmet Arif şiirinden bir bölümü, bu yazının da sonuna bırakalım...
“Nerede olursan ol, İçerde, dışarda, derste, sırada,
Yürü üstüne – üstüne,
Tükür yüzüne cellâdın, fırsatçının, fesatçının, hayının…
Dayan kitap ile,
Dayan iş ile,
Tırnak ile, diş ile,
Umut ile, sevda ile, düş ile…
Dayan, rüsva etme beni…”