İLKER KILIÇ'IN ARDINDAN

Sami Özuslu

Haberi aldığımda ne yapacağımı bilemedim. Sağı solu aradım, bilgi almaya
çalıştım.
Doğruydu. İlker Kılıç ölmüştü.
Haberi her duyan aynı şekilde şoktaydı. Kimse beklemiyordu.
Kalp krizi mi, beynin kanaması mı, kaza mıydı İlker abiyi aramızdan
alan?
Hasta olduğunu bilmiyorduk çünkü...
Meğer hastaymış. En yakınlarından bile saklamış, kimseyi üzmek
istememişti.
Kendisini arayan soranlara 'iyi' olduğunu, masasının başında çalıştığını
falan söylüyormuş.
Sanırım öyle de yapıyordu.
Sonra sessizce ayrıldı aramızdan...
*  *  *
Kuşak farkı ve mesafelerden ötürü çok birlikteliğimiz olmadı İlker Kılıç
ile...
Ama Londra denilince hemen akla gelen birkaç isimden biriydi.
Gerek İngiltere'de, gerek Kıbrıs'ta görüşmelerimiz, sohbetlerimiz
olmuştu.
Son yıllarda adaya geldiğimde bir şekilde haberleşiyor, buluşup
görüşüyorduk, ortak dostlarımızla beraber...
Babacan bir insandı İlker Kılıç her şeyden önce... Kimseye tepeden
bakmaz, kimseye acı bir laf etmez, kimsenin lafını ağzına tıkmazdı.
Karşısındakini dinlemeyi bilir, anlatmak istediklerini en nazik şekilde
söyler, tartışmalarda bilgi ve tecrübesiyle ağırlığını belli ederdi.
En azından benim gözlemim böyleydi.
*  *  *
Yaklaşık iki yıl önce can dostu, yoldaşı Hasan Raif öldüğünde çok
üzülmüştü İlker abi...
Sonra Hulusi Amca'yı kaybetti Kıbrıslı yurtseverler...
Yıllar önce Ahmet Sadi göçtü aramızdan...
Ve diğerleri...
Londra'daki Kıbrıslı ilerici hareketin köşe taşlarıydı bu insanlar...
Her birinin filmlere konu olabilecek meşakkatli hayat hikayeleri vardı.
Faşizm onlara kendi doğduğu topraklarda yaşayabilmelerine imkan
vermemiş, ömürlerinin baharında sürgüne, göçe zorlamıştı.
Kimisi sendikalı, kimisi solcu diye kurşunlanmış, tehdit edilmiş, taciz
edilmişti.
Kıbrıs'ı zehirleyen milliyetçilik histerisinden kurtulmak ve 'düşmana
inat bir gün daha yaşamak' için terk etmek zorunda kalmışlardı o çok
sevdikleri adayı...
*  *  *
İlker Kılıç sadece Kıbrıslı sol hareketin değil, faşist darbelerin hiç
eksik olmadığı Türkiye'deki devrimci hareketlerin de önemli isimleri,
liderleri arasındaydı. Çünkü bilgisi, çünkü inancı, çünkü cesareti
vardı. Solu sol yapan değerlere sıkı sıkıya bağlıydı ve hayatının sonuna
kadar bundan hiçbir taviz vermedi.
Böyle insanlar birer 'ders' gibidir.
Onların hayatlarına bakıp 'neyi nasıl yapmalı' sorusuna yanıtlar
aranmalıdır.
Bilgi...
İnanç...
Ve cesaret...
Deniz Gezmiş, Mahir Çayan, Ahmet Mithat Berberoğlu, Özker Özgür, Naci
Talat gibi efsane isimlerle birlikte anılması bile İlker abinin Kıbrıs
Türk ve Türkiye solu için önemini anlatmaya yeter.
*  *  *
İlker Kılıç'tan çok şey öğrendik, o hayattayken.
Şimdi öldü ama yine öğretiyor bize...
Ve eminim şimdi Kıbrıs'ın ve Kıbrıslıların birleşeceği, barış ve
demokrasinin hüküm süreceği, insanın insana kulluk etmediği, sol
değerlerin hayata geçtiği, savaşsız sömürüsüz bir vatan ve de dünyanın
kurulacağı güne olan sarsılmaz inancıyla izliyordur, solcuların ve
yurtseverlerin neler yaptığını izliyordur ışıklar içinde...
O her zaman gülen gözleriyle...