İhtişam bizde kalsın, paylaşmaya gerek yok!

Tayfun Çağra

Kıbrıs Diyalog Forumu’nun sitesi… Geçtiğimiz gün Cenk de yazmıştı. Çok güzel bir site olmuş. https://libguides.cydialogue.org/siyasetrehberi/anasayfa adresini tıkladığınızda Kıbrıs müzakere sürecini başlıklarla bulabilirsiniz. İsterseniz ayrıntılara geçip belgeleri de bulabilir, inceleyebilirsiniz. 1930’dan günümüze önemli süreçleri, önemli başlıklar ve müzakereleri sırayla görmek mümkün. Her isteyenin, bu müzakere hangi tarihteydi, şu belgede ne vardı, hangi isimler hangi görüşmeleri yapmışlar, hangi anlaşmaları imzalamışlar, ne gibi yükümlülük altına girmişler diye görmek de mümkün.

Site üç dilde hazırlanmış; Türkçe, Rumca, İngilizce…

Örneğin gözüme şöyle bir bilgi çarpıyor;

“Mart 1964’te BM Güvenlik Konseyi 186 sayılı karar ile Kıbrıslı Rumlar ve Kıbrıslı Türkler arasındaki çatışmaların tekrarlanmasını önlemek için Kıbrıs’taki BM Gücü’nü (UNFICYP) kurar. 1965’te BM Genel Sekreteri’nin İyi Niyet Misyonu başlar.”

Nasıl yani! ‘Bir Zamanlar Kıbrıs’ dizisinde 1963 Noel’inde Kıbrıslı Rumlar, Kıbrıslı Türkleri katlederken BM’nin (UN) cipleri köylerin yollarında dolaşıyorlar… Ankara’dan gelen kurtarıcı, UN yazılı cipi kullanıyor... Ne yani! TRT dizisi yalan mı söyler?!

***

Bir bilgi daha; Makarios ve Denktaş 12 Şubat 1977’de bağımsız, bağlantısız, iki toplumlu bir federal cumhuriyet sağlayan dört maddelik bir anlaşmayı kabul ederler. Nedir bu dört madde;

1) Kıbrıs Cumhuriyeti bağımsız, bağlantısız ve iki toplumlu olmalıdır.

2) Her toplumun yönetimi altındaki topraklar, ekonomik ve toprak verimliliği ile toprak mülkiyeti esasları ışığında görüşülmelidir.

3) Dolaşma, yerleşme özgürlüğü, mülkiyet hakkı gibi prensip meseleleri müzakereye açıktır. Bunların görüşülmesinde iki toplumlu federal sistem ve Türk Toplumu yönünden doğabilecek güçlükler de dikkate alınacaktır.

4) Federal hükümetin görev ve yetkileri, devletin birliği ve devletin iki toplumlu mahiyetini koruyacak şekilde olacaktır.

***

Bir bilgi daha… Daha doğrusu bir hatırlatma; 15 Kasım 1983’te KKTC ilan edilirken şöyle yazar bildirgede; “…Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ilanı, iki eşit halkın ve onların kurdukları yönetimlerin, gerçek bir federasyon çatısı altında yeniden bir ortaklık kurmalarını engellemez; tam aksine bir federasyonun kurulabilmesi için gerekli ön şartları tamamlayarak bu yoldaki samimi çabaları kolaylaştırabilir.”

Bunlar da söylenmiş. Şimdi 27 Nisan’da görüşmelere gidilirken ‘ayrı devlet’ talebiyle gidecekmiş Türk tarafı… Oysa ki örneğin yukarıdaki anlaşma maddeleri ve önce Federe Devlet, sonra KKTC’nin ilanı bile Federasyonu hedeflediğini işaret ediyordu.

Şimdi ne oldu?

‘Çok palazlandık, üretimimiz arttı, satıyoruz, yiyor içiyoruz, paralar gırla oldu, dış ilişkilerimiz gelişti, dünyadan temsilciler geliyor, biz gidiyoruz, el üstünde karşılıyorlar bizi, onun için Tatar da haklı olarak gelip-giden ekiplere karşı utanmamak için külliye istiyor, dev bir gelişme yaşadık! İşte bu varlığımızı, bu olanaklarımızı, bu ihtişamı paylaşmak istemediğimiz için ayrı devlet istiyoruz şimdi!’ diye düşünüyorum…

Varsa böyle bir durum, bilelim de körü körüne Federasyon istemeyelim bari! Ne yani, bu kadar varlığı Rumlarla paylaşacak kadar saf olmaya gerek yok! 

 


 

Corona halleri… Yeniden…

 

Bir yıl kadar önce yazmaya başlamıştım corona halleri başlıklı yazıları… Bir yıl kadar sonra devam ediyoruz…

***

İngiltere bugün itibarıyla bazı açılmalara geçiyor… Başlarda oldukça rahat davranan, coronayı umursamayan ve sürü bağışıklığına bırakıp önlem almayan İngiltere, salgın yayılınca başlattığı uygulamalar ve aşı planlamasıyla bugün için önemli bir ilerleme sağlamış durumda.

Bugün restoran ve cafelerin açık alanları açılırken, spor salonları, kuaförler, kütüphaneler de hizmete girecek.

Günlük vakalar 2 binlere, ölümler 10’lara gerilerken, aşılamayla sürü bağışıklığının kazanılmaya başlandığı da belirtiliyor…

Öte yandan Türkiye’de günlük vaka sayıları 50 binleri geçerken, vefatlar her gün artarken biz de bugün Türkiye’den gelecekler için 3 günlük karantinasız girişleri yani kumarcılar için yeni açılımlar başlatıyoruz.

Oysa ki bugün İngiltere’den gelecek bir kişi 14 gün karantinaya girmek durumunda… Bunda bir tuhaflık yok mu!

***

Elektronik bilet uygulaması bugün başlayacak ama tanıtımı da bugün yapılacak.

Normalde herhangi bir uygulamanın tanıtımı aynı gün değil, günler öncesinden yapılması gerekmez mi?

Kafalarda soru işaretleri var tabii… Belirlenen kriterler dışındakiler de acaba torpille ev karantinasına girer mi? Ev karantinasındakilerin evdeki koşulları, gelenler gidenleri denetlenecek mi? Umarım herhangi bir aksilik yaşanmaz da uygulama sağlıklı başlar ve devam eder…

***

YDP’nin kurultayında ev karantinasında olan bir temaslının kaçıp oy kullandığının öğrenildiğini ve salonun boşaltıldığını açıkladı Sağlık Bakanı… Temaslının kimlerle temas ettiğinin de öğrenildiği ve gerekli önlemlerin alındığı açıklandı. Öyle bir kurultayda, iç içe geçen, herkesin herkesle temas ettiği bir ortamda temaslının temaslılarının saptanması ne kadar sağlıklı olur bilemiyorum!.. Ha bir de; sosyal mesafeye uymayan ve maske takmayanlara da ceza uygulanmış. Binlerce kişinin geldiği kurultayda fotoğraflardan da görüldüğü gibi sosyal mesafeye uyan biri yoktu ki!… Herkese ceza mı kesildi yani? Bir de maske takmayan en başta görülen kişi Arıklı ve Zaroğlu’ydu. Onlara da ceza kesildi mi? Öte yandan Arıklı’nın farklı zamanlarda çok zorda kalmadığı takdirde maske taktığı da görülmüyor zaten…