İhanet nedir, ihanet eden kimdir?

Tümay Tuğyan

Kıbrıs Türk Futbol Federasyonu’nun KOP’la yürüttüğü süreç, ‘Türk’ siyasetinin, Kıbrıs sorunu konusunda on yıllardır sürdürdüğü çizginin, kaçınılmaz bir ürünüdür aslında.

Dolayısıyla bu yaşananlara kızıp köpüren çevreler, Kıbrıs Türk Futbol Federasyonu’nun bu tavrını, bu istencini sorgulamadan önce, kendilerini sorgulamalıdırlar evvela.

Kıbrıs Türk futbolunun gelişmesi için, Kıbrıslı Türk sporcular için ne yaptıklarını sorgulamalıdırlar öncelikle.

Kıbrıs konusunda bugüne kadar aldıkları ve uyguladıkları tüm kararların bedelini, doğrudan Kıbrıslı Türkler’e ödetirken, bu ağır bedelleri ödemekten yorulan insanların, gün gele ardına kilitlendikleri parmaklıkları kırmak isteyebileceklerini, hesaba katmalıdırlar artık.

Ve şimdi ‘ihanet’ edebiyatına sarılanlar, gerçek ‘ihanet’ nedir diye de düşünmeye başlamalıdırlar.

Vakti gelmiştir çünkü.

Sporcusuna...

Sanatçısına...

Daha iyi eğitim alabilmek için yıllarını verip, dünyanın önde gelen okullarında okuyup da memleketinde ‘çürümeye’ bırakılan gençlerine...

Patatesini, portakalını satacak yer bulamayan üreticisine...

‘Nedir ihanet ve kimdir ihanet eden’, artık bu soruların yanıtını kendinde aramaya başlamalıdır siyaset.

‘Vatan, millet, bayrak’ nutuklarıyla olmuyor bu iş.

Olmuyor...

Siz burada ‘vatan, millet, bayrak’ diye helak oladurun, hani nerede bayrağınız, nerede?

Bırakın dünyanın diğer ülkelerini bir tarafa, Türkiye’deki muhtelif spor oyunlarında Kıbrıs adasını temsilen dalgalanan bayrağın üzerinde, hani nerede ayınız, yıldızınız?

Nerede?

Bırakın dünyanın diğer ülkelerini bir tarafa, Türkiye’den farklı farklı spor dallarında ‘top koşturmak’ için adaya gelen kulüplerin indiği sahalar nerede?

Yapmayınız artık, bu iş ‘vatan, millet, bayrak’ nutuklarıyla olmuyor.

Bütün bunlar, artık sporcularımızın ‘karnını’ doyurmuyor.

‘Mahallenin’ dışına çıkmak istiyorlar onlar.

‘Mahallenin dışına çıkabilme umudunu’ taşıyabilmek istiyorlar.

Oysa sizin yarattığınız bu düzende, böyle bir umutları yok!

***

‘Bu ve benzeri girişimler müzakere masasını berhava edecek, federasyon çabalarına zarar verecek’ şeklinde bir argümanla durumu değerlendirenlerin, bugüne kadar federal çözümün hayata geçirilebilmesi adına ne gibi bir çaba ortaya koyduklarını da sorgulamalıyız toplum olarak galiba.

Federasyona, gerçek anlamda bir federasyona ne kadar inandıklarını...

Ve bu çerçevede bir çözümün sağlanabilmesi için, ne yaptıklarını...

Toplumlar arasında federal kültürün geliştirilmesi, toplumlar arasında güvenin yeniden inşa edilebilmesi adına hangi sonuç alıcı adımları attıklarını...

Bu süreç, doğru yönetildiği takdirde, bilakis federal kültürün oluşmasına önemli katkılar da sağlayabilir.

Öyle de önemli bir potansiyele sahiptir.