İddiaları haber yaparken…

Süleyman İrvan

26 Mayıs tarihli Yenidüzen’in, “Bir günde 250 T izni” başlıklı manşet haberine aynı gün yalanlama geldi. Tanju Konuralp imzalı haber, Birleşik Taksiciler Birliği Başkanı Kemal Gözay’ın iddialarına dayanıyordu.
Haberin birinci sayfadadaki spotlarında, hükümetin seçim yasakları öncesinde vatandaşlık ve arsa dağıtımının yanı sıra T izni de vermeye başladığı, 24 Mayıs Cuma günü İçişleri ve Yerel Yönetimler Bakanlığı’nın 250 adet T izni dağıttığı ifade ediliyordu.
İçişleri ve Yerel Yönetimler Bakanlığı’nın açıklaması
Haberin yayımlandığı gün, İçişleri ve Yerel Yönetimler Bakanlığı Müdürü ve İzin Kurulu Başkanı Meftun Orkun tarafından yapılan açıklamayla haber yalanlandı. Açıklamada, mevcut hükümet döneminde hiç T izni verilmediği, Birleşik Taksiciler Birliği Başkanı Kemal Gözay’ın “infial yaratmak maksadıyla tamamen yalana dayalı bir açıklama yaptığı” ileri sürüldü.
Kemal Gözay, iddialarına sahip çıktı
Haberin yalanlanması üzerine, Birleşik Taksiciler Birliği Başkanı Kemal Gözay’la telefonda görüştüm. Kemal Gözay, muhabire verdiği bilginin doğru olduğunu savunmaya devam ediyordu. Sadece, T izinlerinin tamamının Taksi izni olmadığını, bazılarının kiralık araçlar için verildiğini ifade etti. Kuzey Kıbrıs’ta toplam 850 civarında T izinli Taksi olduğunu da söyledi. Taksi dışındaki kiralık araçlara ya da şirket araçlarına ne tür plakalar verildiğini bilemiyorum. Ancak, haberde ima edilen, Taksi plakasıdır.        
Tanju Konuralp’in savunması
Yenidüzen muhabiri Tanju Konuralp’e, elinde, yaptığı haberdeki bilgiyi doğrulatacak bir bilgi ya da belge olup olmadığını; haberi doğrulatmak için bir girişimde bulunup bulunmadığını; bulunmuşsa bunu haberde neden belirtmediğini sordum. Bana uzunca bir açıklama gönderdi. “Öncelikle, geçtiğimiz hafta başı itibarı ile 'Vatandaşlık' ve 'Kırsal Kesim Arazileri' konusunda yaptığım bütün haberler de dahil, İçişleri ve Yerel Yönetimler Bakanlığı'nın hiçbir yetkilisi ile muhatap olamadığımı belirtmek isterim. Bakan, Müsteşar, Müdür, Basın Danışmanlığı ve Sosyal Konut Birimi, hiçbir konuda açıklama yapmadıkları gibi, topu birbirlerine attılar. Dolayısıyla İçişleri ve Yerel Yönetimler Bakanlığı'ndan, herhangi bir konuda açıklama talebim cevap görmedi. Öte yandan, yine geçtiğimiz hafta, İçişleri ve Yerel Yönetimler Bakanlığı'ndaki 'Kırsal Kesim Arazileri' dağıtımı ile ilgili bilgi ve görüntü almak istememizin ardından, Kanal Sim muhabiri ile birlikte benim, bakanlıktan içeri dahi alınmadığımız ve arsa dağıtımının yalanlandığı konusu, ispatlı bir şekilde basında yer aldı.

T izinleri ile ilgili iddianın doğruluğu ile ilgili elimde kanıt olsaydı, konu zaten iddia olmaktan çıkardı. Haberde Birleşik Taksiciler Birliği Başkanı Kemal Gözay'ın açıklamarına yer verdik. Bu tür açıklamaların yer aldığı birçok haber yaptık. Birliğinin adı ve kendi adı ile Başkan Gözay; tüm açıklamarı bizzat yapmıştır. İçişleri ve Yerel Yönetimler Bakanlığı'ndan elbette cevap veya açıklama almayı isterdim ancak; bakanlığın bu konularda göstermiş olduğu gizlilik tutumu nedeni ile bir sonuca ulaşamadım. Sizden bir kez de buradan duyurmanızı rica ediyorum. Mademki İçişleri ve Yerel Yönetimler Bakanlığı icraatlarının basında yer alması konusunda bu kadar hassastır, lütfen bizlere geçtiğimiz haftadan itibaren verilen 'Vatandaşlık', 'Kırsal Kesim Arazileri' ve 'Cemile Yardımları' ile ilgili şeffaf ve net açıklamalarda bulunsunlar.”
Okur temsilcisinin değerlendirmesi
Gazeteciler, belgesi olmayan, iddialara dayalı ve de üstelik suçlayıcı nitelikteki haberlerde daha dikkatli davranmak durumundadırlar. Bu türden haberleri tek bir kaynağa dayandırmak ve yeterince araştırma yapmadan haberli yayımlamak her zaman sorun oluşturur.
Gelelim Tanju Konuralp’in açıklamalarına.  Vatandaşlık ve Kırsal Kesim Arazileri konularında haber yaparken bakanlıktan bilgi almak için çaba gösterdiğini söylüyor, keşke aynı çabayı T izni haberinde de gösterse ve bunu haberde belirtseydi. O haberlerde yanıt vermediler, dolayısıyla bu haberde da yanıt vermeyeceklerdi gibi bir bahaneye sığınılamaz. İkincisi, “elimde kanıt olsaydı, konu zaten iddia olmaktan çıkardı” diyor ama haber hiç de öyle sunulmadı. Madem iddiaydı, haberde bu vurgulanmalıydı. Haberin bütünü özellikle birinci sayfadaki sunumu, aktarılan bilginin sanki doğru olduğu gibi bir izlenim yaratıyor. Ne manşette ne de spotlarda iddia sözcüğüne yer veriliyor.
Kısaca belirtmek gerekirse, haberde iki sorun var. Birincisi, haberdeki iddiaların iddia olduğunun altı yeterince çizilmemiş. Sanki gerçekmiş gibi sunulmuş. İkincisi de muhabir, elde ettiği bilgiyi ya da iddiayı doğrulatmak için yeterince çaba göstermemiş. Oysa Yenidüzen meslek ilkesi yeterince uyarıcı nitelikte: “Soruşturulması olanaklar içinde bulunan haberler, doğruluğuna emin olmaksızın yayımlanamaz.” Bakanlık bu bilgiyi yalanlasaydı bile bu yalanlama da ilk haberde verilebilirdi. Nihayetinde, ortada, konuyla doğrudan alakalı bir biriliğin başkanının açıklamaları var. Tekrar ediyorum. Sorun, iddianın haberleştirilmesinde değil, yeterince soruşturulmamasında yatıyor.   

***
Okur, kendisini etkileyen kararları gazetesinde görmek ister

Hazar Kaba isimli Yenidüzen okuru, elektrik faturalarındaki anormal şişkinliğin haber yapılmamasını eleştiren bir e-posta gönderdi. Önce eleştiriye bakalım:
“Kıbrıslı bir arkeoloğum ve okur temsilciliğini yaptığınız Yenidüzen gazetesinin takipçisiyim. Yenidüzen gazetesi, 23 Mayıs 2013 tarihli gazetenin ikinci sayfasında bir elektrik faturası ile ilgili küçük bir habere yer verdi. 5 TL tüketime 45 TL’lik vergi geldiğinden söz eden güzel bir haber. Haberde ayrıntı olmasa da, haberin eleştiri nitelikli olduğu anlaşılmaktadır. Daha önce Cenk Bey'e yolladığım şahsi bir mail vasıtasıyla benzer bir durumun Gönyeli Belediyesi'nde de mevcut olduğunu bildirmiştim. Benim de 8 TL’lik bir kullanımı olan faturama yaklaşık 40 küsur TL’lik vergi gelmiştir. Hatta faturamdaki bir vergiye 3 aylık bir süre zarfında yapılan zammın yüzde 400'e yakın bir oranda olduğunu belirterek bu haksızlığın niye gazetelerine yansımadığını ve bunun tarafsız olması gereken bir yayın organına yakışmadığını da belirtmiştim. Çünkü bu tarz problemleri gömüp sindirmek isteyen diğer yayın organlarının tersi bir çizgide olan Yenidüzen gazetesine yakışanın bu olduğuna inanmaktayım. Cenk Bey de beni size yönlendirmişti. Şahsi düşüncem, bu tarz haksızlıkların, Yenidüzen gazetesinin destekçisi olduğu siyasi görüşün partisi ile kurumları tarafından yapılması halinde de gazetede yer almasıdır. En azından bir okur olarak yayın objektifliğine, kişisel eleştiriye ve şeffaflığa yakışanın bu olduğunu düşünüyorum. Size, şahsım adına düzenlenmiş söz konusu faturanın bir resmini de yolluyorum. Belediyemiz sağolsun bu vergiyi yine azaltmış ve hiçbir şey olmamış gibi eski haline sokmuştur. Ancak bu geri dönüş, ne yapılan haksızlığı ne de bu haksızlığın özellikle Yenidüzen gibi bir gazetede yer almamış olmasını affettirmektedir. Bu konuyla ilgilendiğiniz takdirde mutlu olacağımı bildirir, ilginize teşekkür ederim.”
Yenidüzen gazetesinin, kasıtlı biçimde CTP’li belediyeleri kayıran ve haksızlıkları görmezden gelen bir yayın politikası izlediğini düşünmüyorum. Belli ki Belediye, çöp vergisinde okurun da ifade ettiği gibi, çok yüksek oranda bir artış yapmış ve faturaların şişmesine neden olmuştur. Bu, haber değil midir? Elbette haberdir. Okurlar, kendi yaşamlarını olumlu ya da olumsuz etkileyen kararları öğrenmek ister. Bu haberleri kendi gazetelerinde bulurlarsa mutlu olurlar, bulamazlarsa güvenleri sarsılır. İnternette konuyla yaptığım kısa bir araştırmada, Kıbrıs gazetesinde 21 Şubat 2013 tarihinde yayımlanan bir habere rastladım. Haberde, Bakanlar Kurulu’nun, aydınlatma vergisi toplama hakkını KIB-TEK’e devrettiği, vergi kaybı yaşayan bazı belediyelerin (haberde özellikle Gönyeli belediyesi zikrediliyor), bunu çöp vergisine yansıttığı ileri sürülüyor. Okurun gönderdiği fatura fotoğrafında, aydınlatma vergisi hanesi sıfır görünüyor. Eğer bu uygulama gerçekse, yurttaşlar aynı vergiyi hem belediyeye hem de KIB-TEK’e ödüyor demektir.