Hükümetin önü açıldı

Sami Özuslu

 

Ahmet Kaşif, Ergün Serdaroğlu ve Hamit Bakırcı’nın DP-UG’den istifaları, bu senaryoyu yazanları yanılttı. Toplumun genelinde ‘çıkar istifası’ olarak algılanan bu davranış bir yandan ‘siyasette etik’ tartışmasını yeniden alevlendirirken, öte yandan hükümetin de önünü açtı.
Başbakan Özkan Yorgancıoğlu ve hükümet ortağı Serdar Denktaş’ın ‘icraat yapma’ açısından çok daha uygun bir ortam oluştu.
Her ne kadar DP-UG’nin milletvekili sayısı 8’e indiyse de, hükümetin parlamentoda hala 29’luk desteği var. Meclisteki bazı komitelerde DP’li sayısı azalacaksa da, bu durum yasa çıkarma bakımından ortaklara ciddi bir engel çıkarmayacak.
İstifalarla oluşan siyasal-psikolojik ortam, hükümet ortaklarının icraat ve sorun çözme odaklı hareket etmesi bakımından pozitif bir atmosfere dönüştü.
Elbette bu durumdan hükümet partilerinin ne kadar yararlanabileceği onların beceri ve iradesine kalmış.

**

Zorlu Töre’yle başlayan, şimdi üç istifayla devam eden DP-UG’yi parçalama operasyonunun faturası Saray’ındır.
Bu tespiti Serdar Denktaş da çok iyi yapmış olmalı.
Siyasette de ‘etki-tepki’ ilkesi vardır ve Denktaş’ın ‘tepki’sinin ne olacağını bir süre sonra anlayacağız.
Belki de UG’lilerin de baskısıyla alınan “Aday olursa Eroğlu’na destek verme” kararını bile gözden geçirebilir günü geldiğinde…
Böyle bir ‘tepki’ verebilir.
Belki de Eroğlu’nun dün Detay’da çıkan “Adaylığını açıkladı” haberine rağmen bunu yalanlaması ve “Henüz adaylığımı açıklamadım” demesi de, DP’den gelen sinyallerle alakalı olabilir.
Üçlü istifa hamlesi Eroğlu’nu zora soktu. Şimdi bunun telafisi için kafalar yoruluyor.

**

İstifalarla birlikte parti içinde de, kamuoyu önünde de bir kez daha ‘aldatılmışlık’ psikolojisi yaşayan ve siyasi geleceği riske giren Serdar Denktaş’ın önünde iki seçenek var aslında…
Eroğlu’nun bitmek bilmeyen siyaset oyunlarını izlemeye devam etmek ve partisinin iyice parçalanmasına, yok olmasına seyirci kalmayı tercih edebilir. Bir süre sonra sahneye konulması muhtemel ‘sağda birlik’, ‘sağ hükümet’ gibi yeni tiyatro sahnelerinde ‘pasif oyuncu’ olarak görev alabilir.
Ya da kendi ‘önündeki pilav’a bakıp, siyasetin sadece ‘oyunlar’dan ibaret olmadığı gerçeğinden hareket ederek, bulunduğu pozisyonun, yani hükümet ortaklığının gereğini yapmayı deneyebilir. İcraat ve sorun çözme niyetiyle, ortağı CTP’yle uyumlu ve iradeli bir şekilde siyaset macerasına ‘başrol oyuncusu’ olarak devam edebilir.
Serdar Denktaş’ın önünde böyle bir seçenek tablosu var ve ilkini seçeceğini hiç sanmıyorum.

**

Sağdaki ‘istifa operasyonu’ sadece DP için değil, hükümetin büyük ortağı CTP kanadını da rahatlattı.
Kamuoyunda ters tepen istifalar, Cumhurbaşkanı Eroğlu’nun ‘hükümetin zafiyetlerinden yararlanma ve bunu siyasal ranta dönüştürme niyetini geriletti.
Muhalefet adına bir varlık gösteremeyen UBP zaten Yorgancıoğlu hükümetinin şanslarından biriydi. Eroğlu’nun gardı da düşünce hükümet daha da rahatladı.
Ayrıca CTP, kendi içindeki sıkıntıları da bu yeni koşullar altında asgariye çekebilir.
‘UBP’nin bozduklarını onarma, yıktıklarını yeniden yapma hükümeti’ gibi görünen hükümet, bu koşullar altında çok daha verimli işlere imza atabilir. Ve halk da bunu istiyor zaten…
Özetle istifalar hem hükümete, hem de koalisyon ortaklarına yaradı.
‘En büyük ortak bölen’ ise bu sefer fena aldandı!