Hükümet Programındaki Eğitim

Salih Sarpten

Yeni hükümetin programı mecliste okundu. Ülkemizdeki hükümetlerin programda yazdıklarına çok uyduğu söylenemez ancak hükümet programları, ülkenin yürütmesinden sorumlu olanların taşıdıkları anlayış ve değerleri fark etmemiz açısından önemlidir.

Hükümet programında dikkat çeken ilk cümle şu: “Hükümetimizin siyaset anlayışında ‘birey’ son derece önemli yer tutmaktadır”. Bu cümle sonraki ifadelerle bireyi merkeze alan bir siyaset izleneceği tarzında açıklanmaya çalışılsa da ne yazık ki “bireyciliğin”, “ben merkezli” bir siyasi anlayışın anlaşılmasını engellemiyor. Oysa en liberal ülkelerde bile siyasetin merkezinde birey değil, toplum vardır. Hele eğitim açısından… Eğitim bilimcilere göre Finlandiya, Hollanda, Danimarka, Çin, Güney Kore gibi ülkelerde eğitim sistemlerinin dünyanın en iyileri arasında olmasının temel nedeni “toplum merkezli” bir yapılarının olmasıdır… Zaten eğitim sistemimizin bugün yaşadığı en büyük sorun da “bireysellik” anlayışıdır. Özel derslerin, dershanelerin ve daha birçok olumsuz unsurun temel nedeni bireysel yaklaşımlardır…

Eğitim, bireyin ihtiyaçlarını dikkate almak zorundadır elbette… Ama toplumun ihtiyaçları da bir o kadar önemlidir. 23 Nisan törenleri için Bakan koltuklarına oturan çocukların, gerçek Bakanlardan daha toplumsal mesajlar vermesi her şeye rağmen bu anlamdaki umutlarımızı canlı tutuyor…

Gelelim Hükümet Programındaki “Eğitim” adına yazılanlara… Şöyle özetleyebiliriz:
• Demokratikleşme, yerelleşme ve fırsat eşitliği ilkelerine vurgu yapılarak Okul Yönetim Kurulları oluşturulması için pilot uygulamaya gidilecek.
• Okul bütçeleri bu yönetim kurulları tarafından yönetilecek.
• Proje tabanlı eğitime geçilecek.
• Tam gün eğitime geçmek için alt yapı çalışmaları yapılacak.
• Mesleki teknik eğitimde çağdaş bir kampüs projesi hayata geçirilecek.
• Talim ve Terbiye Dairesi, Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı’na dönüştürülecek.
• “Temel Eğitim Program Geliştirme Projesi” ve “Uzakta Eğitim” projeleri eğitim sistemine entegre edilecek.
• Madde kullanımı ile mücadele, trafik ve çevre konularında başlatılmış çalışmalar ileriye götürülecek.
• Denetim yasası revize edilecek.
• Yapılan yeni düzenlemelerle yükseköğretim politikalarının Milli Eğitim Bakanlığı’nca yapılması YÖDAK’ın ise sadece düzenleme ve denetlemeden sorumlu olması sağlanacak.

Yukarıda okuduklarınız bundan önce kurulan birçok hükümetin programında da yer alan unsurların ta kendisi. Yani çok fazla bir değişiklik yok. Ancak ne yazık ki rasyonel değil…
Bir programda yazılanlar kadar, yazılmayanlar da büyük önem taşır. Zaten yazılanların rasyonellik taşımamasının en önemli nedeni de işte bu yazılmayanların yarattığı olumsuzluklardır. Ve aslında bu yazılmayanlar gerçek sorunlardır… Örneğin; kolejlere giriş sistemi ile ilgili herhangi bir şey yok… Kolej giriş sınavlarının mevcut yapısı uygun mu? Bir diğer örnek, öğretmenlerin adaletsiz ders yükü dağılımları… Bu konuda herhangi bir çözüm önerisi yok mu? Bir diğeri, öğrenci ve öğretmen verimliliği… Eğitim sisteminin performansından memnun muyuz? Bir diğer örnek, Hala Sultan İlahiyat Koleji… Bu okulun mevcut yapası korunacak mı? Bir diğer örnek, yeni okullara ivedilikle ihtiyaç var… Eğitim sistemimize son yaptığımız okul tam 12 yıl önceydi. Her yıl yeni bir cami yaptığımız ülkemizde artık yeni okul yapacak mıyız? Yoksa elimizdekilerle mi idare edeceğiz?

Hükümet programında olmayanlar bunlar. Ve ne yazık ki eğitim sistemimizdeki gerçek sorunları da bunlar…

-------------------------------------------------------------------------

Biliyor muydunuz?

 


Eğitim Fakültelerine Baraj Geliyor

YÖK Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç, Türkiye basına yaptığı açıklamada:  öğretmen yetiştiren birincil kurum olan eğitim fakültelerinin niteliğini yükseltmek ve gereksinimlere daha iyi cevap verebilmek amacıyla bir sürecin başlatıldığını belirterek, "Bütün bölüm ve ana bilim dalları, eğitim fakülteleri ile iş birliği içerisinde yeni baştan kurgulanıyor." dedi.


Yekta Saraç, eğitim fakültelerine girişte başarı sıralaması şartı getireceklerini de açıkladı.  "Gelecek dönemden itibaren eğitim fakülteleri için girdi esaslı bir düzenleme olarak 'başarı sıralaması şartı' getiriyoruz" ifadelerini kullanan Saraç, sistemin, adaylarda zihin karışıklığı meydana gelmemesi için bu yıl değil, önümüzdeki yıldan itibaren geçerli olmak üzere uygulanacağını vurgulayarak, "Başarı sıralaması şartı getirmemiz 'girdi esaslı' bir iyileştirmedir. Aynı zamanda süreç ve çıktı esaslı bir iyileştirme de yapmak istiyoruz. Bu kapsamda, eğitim fakültelerinde programların verilişi, nitelikleri ve yeterlilikleri konusunda da çalışıyoruz." değerlendirmesini yaptı.   

 

---------------------------------------------------------------------


Aklınızda Bulunsun


Daha Etik Bir Anne-Baba Olmak

Şöyle bir düşünün… Çocuğunuz için adil olmayan neler yaptınız? Şurası bir gerçek: Konu çocuğunuz ise anne-baba olarak toplumda eşitlik kurallarını harfiyen uygulama şansınız yok…

Hiç kuşku yok ki bütün çocuklar özeldir ve biriciktir. Ancak çoğunuzun ayrıcalıklı olduğunu düşünmeniz doğumundan itibaren başlıyor. “Her şey çocuğum için” anlayışıyla yaptıklarınız haddi hesabı yok gibi… Çocuğunuzun daha iyi bir eğitim alması, daha rafine bir çevrede büyümesi ya da daha mutlu olacağı bir an yaratmak için ne kadar ileri gittiniz…

Çocuğunuzu; size göre iyi bir okula, o okulun yine size göre en iyi öğretmenine gitmesi için elinizden geleni yapmadınız mı? Tanıdıkları araya koyup, ricalarda bulunmadınız mı? Hatta kimi zaman onun yerine ev ödevini bile siz yapmadınız mı? Yeri geldi onun yapması gereken resmi siz yaptınız, çözmesi gereken problemi siz çözdünüz, araştırması gereken konuyu onun yerine siz hazırlayıp çantasına koymadınız mı? Sırf sınavlarda birkaç puan daha yüksek not alsın diye, en iyi sandığınız öğretmenden özel ders alması için yoğun bir gayret içinde olmadınız mı? Arkadaşlarıyla girdiği kimi tartışmalarda haksız olduğu halde, onun haklılığı için canla başla uğraşmadınız mı?

Peki ya bütün bunlardan sonra mezun ettiğiniz çocuğunuz bir işe girmesi için yaptıklarınız! Müdahaleler, araya mühim kişiler sokmalar… Bir düşünün, çocuğunuz için ne kadar etik dışı davranışlarda bulundunuz?

Bilim insanlarına göre; anne-baba olarak bu davranışlarınız aslında çocuklarınız için değil, kendiniz için yapıyorsunuz. Aslında, her şey tasarladığınız hayata bir adım daha yaklaşması için… Oysa onun, yaşamdaki gerçek başarıyı yakalaması için yapmak gerekenin daha etik bir anne-baba olmak…