Hisarın Üzerindeki Çocuklar.

Dr Filiz Besim

Minik yürekler atıyor hisarın hemen üzerinde.
Heyecanla, sevgiyle.
Gelecekten umutlu.
Tıpkı bir zamanlar Hisar’ın üzerinde başka çocukların yüreklerinin  özgür kuşlar misali çarptığı gibi.
2000 yıllık bir şehrin yüzyıllar boyu gelip geçen tüm çocukları gibi.
Bir toplumun, bir ailenin ya da bireyin yaşamda yapacağı en büyük yatırım dünyaya ve ülkesine kaliteli insanlar yetiştirmek olsa gerek.

Biz Kıbrıslıtürkler çoğu zaman çocuklarımızı iyi yetiştirmek, iyi eğitim vermek için uğraşırız ama sadece kendi çocuklarımızı iyi yetiştirmek yeterli midir?
Hani gerçek insanlık başkalarının çocuklarını da kendi çocukların gibi sevebilmektir ya.
Ve iyi toplum olmak çevrenle hep birlikte top yekûn iyi olabilmektir ya.
Siz çocuğunuzu en kaliteli okullarda okutsanız da komşunuzun çocuğu eğer toplumda potansiyel bir suçlu ise, sizin de çocuğunuzun da o toplumda mutlu olmasına imkan yoktur.
Ve bazen devletin dışında sivil kurumlar ve insanlar da bu ülkenin çocuklarına ve sorunlarına sahip çıkmak için uğraş vermelidir.

Minicik bir öğlen arasında kalbim küt küt ata ata gezdim hisarın üstündeki o minicik eğitim yuvasını.
1968’de Kıbrıslıtürklerin çalışan annelerin çocuklarına bakmak için kurulan bir zamanların kreşiydi aslında orası. Tam sekiz kazada şubesi olan; insanların çocuklarını oraya vermek için sıraya girdiği, torpiller aradığı bir kurumdu. O zamanlar kurumun masraflarının üçte ikisi aileler, üçte biri ise bağışlardan karşılanıyordu. Gündüz Bakım Evi ve Kreşi olarak adlandırılmıştı. İçinde hemşire dahil geniş bir eğitim kadrosu vardı.

Sonraları malum Kıbrıslılar eski şehri terki diyar eylediler ve bir zamanların şaşalı Çağlayan bölgesi de Anadolu’dan gelen yeni sakinleri ile garip bir karanlığa terk edildi. Hisarın üstündeki, Çağlayan Parkı’nın sırtındaki bu Çocuk Eğitim Merkezi de atıl durumda kaldı. Bir dönem Milli Eğitim Bakanlığı tarafından işletildiyse de  aslında hem bina hem de eğitim anlamında o bölgedeki birçok mekan gibi uzun süre harabe durumundaydı.

Bahsettiğim kurumu hepiniz çok iyi biliyorsunuz aslında. Kıbrıs Türk Çocuk Esirgeme Kurumu...
Ayşe Çoşar başkanlığındaki Çocuk Esirgeme Kurumu 2010 yılında kendi kurumuna sahip çıkıp o bölgedeki çocuklara okul sonrası hizmet verme kararı alır. Öyle de olur. Türkiye Cumhuriyeti Elçiliği’nin de katkılarıyla 2014 yılında bina restore edilerek çocukların hizmetine verilir. Şu anda 6-11 yaş arası tam 60 çocuk bu binada daimi çalışan üç öğretmenle okul sonrası ve tatillerde eğitim veriyor. Aileleri işte olan çocuklar sokaklardaki tehlikelerden uzakta sevgi dolu bir ortamda aslında geleceğe hazırlanıyorlar. Üç öğretmenin dışında spor, yabancı dil, bilgisayar gibi eğitimler için de gönüllü destekleri var.

Dedim ya, ben minicik bir öğle arasında gezdim Hisarın üzerindeki bu sevgi kurumunu... Sevgiye, eğitime, ‘’biz’’ olmaya hasret çocuklarla yaşadım çocukluğumdaki ‘’UMUT’’u...
Benim yüreğim o çocuklarda ve sevgi dolu öğretmenlerinde kaldı.
Bu arada Kurum’un tüm masrafları Çocuk Esirgeme Kurumuna yapılan bağışlardan karşılanıyor. Milli Eğitim Bakanlığı ile hiç bir ilgileri yok yani.
Öneriyorum. Bir ara uğrayın. Çağlayanın sırtındaki o merkezde bu toplumun geleceği çocuklar yetişiyor.