Yürümek;
dost omuzbaşlarını
omuzlarının yanında duyup,
kelleni orta yere
yüreğini yumruklarının içine koyup
yürümek!..
[NAZI M HİKMET]
HIRS!..
Aslında kökeni ARAPÇA…
‘Devenin dikeni yemesi’ der kimileri…
Ne aptalca…
***
Yine ARAPÇA kökenine göre...
Hırs, “çiftleşme döneminde çiftleştirilmeyen gözü dönmüş develerin ağzından akan salya” anlamında...
Bu daha da çılgınca...
***
Bu dört harf var ya bu dört harf…
Hele de gelince yan yana…
Eğer yoksa bir ölçüsü, dengesi…
‘Dur’u durağı yoksa...
Eğer biraz da kibir sarmışsa çevresi…
Hele varsa egosu, hafif de cakası…
İnandı inatsa yani...
Yandı gülüm keten helva…
***
HIRS!..
Var ya bu dört harf, yan yana…
Bir de geçince aklın, mantığın önüne…
Esas mesele de bu ya…
Akıl adına ‘iflas’ zamanı gelmiştir işte.
Etine de zarar o zaman, küpüne de…
Ne dişi kalır, ne tırnağı…
Tut tutabilirsen ‘canavar’ı…
***
Bir bakınız yakın, uzak çevrenize…
Nerede ‘yokuş yukarı’ sürülüyorsa inatla işler…
Bir didişme...
Bir kavga varsa amaçsızca…
Umudu kim tüketiyorsa...
Ve kim incitiyorsa geleceği…
Mutlaka göreceksiniz ki, aklı
‘sağlamış’ bir hırs vardır, en önde koşan…
Ya ‘makamadır’..
Ya ‘paraya’…
Ya da ‘insana…’
Kinle...
Nefretle...
İhtirasla...
***
HIRS!..
Hele de geçince aklı…
Ya kaçıp kurtulunuz.
Ya KAÇIRIP!..
Yoktur çareniz...