Çok çalışılarak, emek verilerek yeni “Tarih Kitapları” kazandırılmıştı, eğitim dünyamıza...
Daha onlarca onlarca kitap...
Yaşadığımız coğrafyayı, tarihimizi, özümüzü anlatan...
Ama ne yaptılar?
Kinle, ihtirasla, öfkeyle yırttılar, attılar...
“Bizim” olan ne varsa harcadıkları gibi...
Salt, “onlar yaptı, biz yıkarız” aptallığıydı bu...
Ve sevgili Hasan Alicik’in YENİDÜZEN’deki yazısından okuduk ki, bestecimiz Kamran Aziz’i de atmışlar meğer tarih kitaplarından...
“Kıbrıs”ım şarkısını...
Kıbrıs Tarih Kitabı 3, sayfa 111’deki bu ‘sözler’ yok... Kamran Aziz yok...
Yeni kuşaklar “Kamran Aziz”i okumasın, öğrenmesin diye silmişler...
Sonra “ellerinde” çiçekler gidiyorlar ve diyorlar ki, “en iyi vefa sanatçının eserlerini yaşatmak ve kuşaktan kuşağa aktarmaktır....”
Umarım, utanırlar, telafi ederler...
Pişmanlıkla, en azından, bundan sonra dönerler yanlışlarından...
***
Çok güldüğüm....
Ama bir o kadar da düşündüğüm bir karikatür var...
İki akşamcı sohbet ediyorlar...
Biri diyor ki...
- “Bazen kendimi çok yalnız hissediyorum...”
Yanıt veriyor öteki...
- “Sen yine iyisin, bazen ben, kendimi hiç hissetmiyorum...”
***
Tüm bu yaşadıklarımız, ya ‘hiç’ hissetmeyelim diyedir kendimizi...
Ya da “hiç” hissedelim diye...
Çünkü...
Birer birer “elimizin altından” kaydırılmak isteniyor önce tarihimiz, sonra kimliğimiz...
Ve kurumlarımız...
Oteller gitti birer birer...
Konfeksiyon fabrikaları kapandı...
Hava yollarımız yok, artık...
Şimdi sırada elektrik var, telefon var, Koop Süt var...
Yeni EKONOMİK PROGRAMI iyice okuyunca, görüyorsunuz ki, bundan sonra ülkemizde hangi yatırımların yapılacağına da “biz” karar vermeyeceğiz...
Türkiye’de verilecek kararı...
Onayı da orada olacak...
Bizim hanemize ise “borcu” yazılacak sadece...
***
Kendinizi “yalnız” hissetmeyesiniz diye, öyle bir “iyilik” var ki ortada (!)
“Hiç” hissetmeyeceğiz giderek...
HİÇLEŞEREK...