Her Türlü Eşitsizliğe İnat Yaşasın 8 Mart

Aslı Murat

İki senedir etkili olan pandemi sürecinde, önceden var olan sorunlar derinleşti. Kadın ve kız çocuklarına yönelik ayrımcılık daha da belirginleşti. Özellikle işsizlik ve yoksullaşma, kadınlara yüklenen ev içi emeğin sömürülmesi, eğitime erişimde yaşanan eşitsizlikler, ev içi şiddet vakalarında ciddi artış yaşanıyor.

Şiddetin ve ayrımcılığın önlenmesi için ilk etapta; artan kadın işsizliğinin önüne geçilmesi, mobbinge ilişkin yasal düzenleme yapılması, sığınma evi kurulması, ücretsiz hukuki – psikolojik yardım sağlanması, cinsel sağlık ve doğurganlık haklarına yönelik yasal - kamusal hizmetlerin geliştirilmesi, eğitim müfredatının cinsiyet eşitliğine duyarlı hazırlanması, kamusal çocuk – hasta – yaşlı bakım merkezlerinin güçlendirilmesi, evsizliğe çözüm üretilmesi, alanda çalışan kamu personelinin özel eğitimle desteklenmesi gerekiyor.

***

2019 yılından itibaren KKTC İstatistik Kurumu, 8 Mart’a özel veriler yayınlıyor. Buna göre özellikle işgücüne katılım ve işsizlik oranlarına bakıldığında, cinsiyetler arasındaki farkın net bir şekilde ortaya çıktığı görülüyor. Ayrıca geçtiğimiz yıl verilerine bakıldığında, daha kötü bir noktaya gittiğimiz de açık. Yoksulluk ve işsizlik gittikçe derinleşiyor.

Tabloda yer alan verilerin, ekonomik özgürlük ve kendi hayatını kurabilme anlamında da önemli bir gösterge olduğunu söyleyebiliriz. Mali yönden bağımlı olma, eşit koşullarda hayatını idame ettirememe çoğu zaman beraberinde şiddet ve baskıyı de getiriyor. Bu sebeple, kadınların iş yaşamına dahil edilmesi ve ekonomik olarak güçlendirilmesi, cinsiyetler arasındaki adaleti sağlamak adına büyük bir öneme sahip.

Dikkat çekici olan diğer bir tablo, işteki duruma yönelik ayrımı ortaya koyan verilerden oluşuyor.

“Patron” olma halinin, cinsiyetlendirilmiş olduğunu söylemek mümkün.  Bir diğer nokta, ücretsiz aile işçisi (ataerkil dil kullanımı ile ev hanımı) denilen kesimde erkeklerin yok denecek kadar az olması. Ne de olsa, “erkek adam” evde oturmaz değil mi? Ama cinsiyet kimliği kadın olan biri, anasının karnında ev işleri, çocuk bakımı, temizlik gibi işleri yapmayı öğrenir, hiçbir ücret talep etmez ve hatta dışarda çalışsa bile ev içinde yeniden ona yüklenir.

Gelelim kamu sektöründeki üst kademe atamalarına dair ortaya çıkan verilere:

Son olarak siyasetteki temsiliyete de değinip, yazıyı tamamlayacağım. Bu rakamlardaki tek sevindirici gelişime, yeterli olmasa da kadın milletvekili sayısında yaşanan rekor artış. Umarım eşit temsiliyetin gerçekleştiği günleri de görebiliriz.

Eğitim, yaşam uzunluğu, doğurganlık hızı, ölüm nedenleri, evlenme yaşı, bazı mesleklere göre temsiliyet oranları ve kadına yönelik şiddet verilerine de çalışmada yer verilmiş. Merak edenler Kurumun web sitesinden edinebilirler.

Aslında hepimizin bildiği, gözlemlediği ve deneyimlediği durum gözler önüne serildi. Özellikle şiddete ilişkin verilerin, buzdağının görünen kısmına ait olduğunun bilincindeyiz. Bu sebeple daha çok konuşmalı ve var olan eşitsizlikleri gidermek için çabalamalıyız. Netice itibariyle, var olan ayrımcılıkları ortadan kaldırmak için; kadınlık ve erkekliğe dair kalıplaşmış cinsiyet rollerinin yarattığı eşitsizliği gidermeli, kadınları sosyal ve ekonomik anlamda güçlendirmeliyiz.


Canım kadınlar bu satırlar sizin için,

Her türlü yıkıntı, yokluk ve yok sayılma pratiğine rağmen 8 Mart, tüm farklılıklarımızı ve ayrı yollarda yürüyor olmamız gerçeğini alt üst ediyor.

Hepimiz ataerkinin neden olduğu eşitsizliğe maruz kalıyor, evde - işte - sokakta - siyasette, değişen boyutlarda ayrımcılığa uğruyoruz. Ama susmuyoruz.

Koşullar ne kadar zor olsa da, hayal ettiğimiz geleceği kurmak için ezberleri bugünden bozmaya devam ediyoruz. Erkeklik ve kadınlık rollerinin dayattığı ikiliği ve karşıtlığı reddediyor, bizlere atanan kalıpları tersine çeviriyoruz.

Eminim, şiddeti ve ayrımcılığı ortadan kaldırıp eşitliği daim kılacağız.

İyi ki varız.