‘Her şey kötüye gidiyor’ algısı

Sami Özuslu

Yapılan bütün anketlerde insanların büyük kısmı ‘ülkede işlerin iyiye gitmediğini’ söylüyor.

Ekonomi en başta… Alım gücü düşüyor, TL eridikçe eriyor, işsizlik artıyor, çalışanların da yüzü pek gülmüyor.

‘Bunlar daha iyi günlerimiz’ diyor insanlar, ‘daha da kötüye gideceğiz…’

Aynı algı sosyal yaşamda da geçerli…

Nasıl olmasın?

Mahkemelere bakın, suç oranlarına göz gezdirin, bankaların alacaklarını, alamadıklarını görün, alacak-verecek davalarının sayısını sorun.

Sadece bu mu sosyal hayatın kötüleştiği algısına yol açan?

Değil!..

Toplumu ‘yobazlaştırma’ çabaları, KKTC’nin giderek ‘bir vali-bir memleket’e dönüşmesi, toplumsal kaynakları Türkiye’nin büyük ve iktidar yanlısı holdinglere hediye etme gayretkeşliği ve süratle sıfırı tüketme yolunda ilerleyen siyasetin içler acısı halleri…

‘Her şey kötüye gidiyor’ algısının arka planını tüm bunların ve benzerlerinin toplamı oluşturuyor.

Sonuç: İnsanlar Kıbrıs’ın kuzeyini terk ediyor…

**

Bir süredir yurtdışında yaşayan arkadaşlarla sohbet ediyorduk geçenlerde, ‘gitmek mi zor, kalmak mı’ ya da ‘gurbette kalmak mı iyi, dönmek mi?’ diye…

Elbette zordur yurtdışında yaşamak, sıla hasreti çekmek, alışkanlıklarınızdan ve sosyal çevrenizden kopmak…

Bu yüzden hep “Kıbrıs’tan başka yerde yaşayamam ben” deriz Kıbrıslılar olarak…

Sırf doğası için çekeriz kahrını bu küçük adanın, başımız sıkıştığında çalacak bir kapı, arayacak bir telefon numarası olmasıdır çoğu zaman en cazip tarafı, selam verip alacak dostlardır ada insanının en güçlü tarafı…

Gurbet elde yoktur bunların birçoğu, ‘cennettir’ bu yüzden bizim için Kıbrıs, her şeye karşın…

Lakin ‘mutlu’ değil artık ada insanı…

‘Her şey daha da kötüye gidecek’ diyor kime sorsanız…

Esasen ‘umut’ tükenmiş toplumda…

En acısı da bu zaten…

**

Toplumun umudunu tüketenler, olup bitenlere göz kapatıp kulak tıkayanlardır.

Tarihinde gerçekten de çok zorluklar yaşamış ama asla pes etmemiş, değerlerinden taviz vermemiş Kıbrıslı Türkler bugün eğer karamsarsa bu denli, ‘düzen’e bakmak gerekir en başta…

Nasıl bir düzendir, nasıl bir yönetimdir bu ki ‘en son ölür’ denilen umudu tüketmiştir topyekûn?

Ne oldu bize böyle?

Niçin her konuda ‘kötüye gidiyoruz’ algısı oluştu ve gittikçe ‘daha da kötüye gideceğiz’ diyor her kesimden insanlar?

Bu sorulara cevap bulmak şarttır.

‘Çocuğun adı’nı koymak elzemdir.

‘Kral’ı çırılçıplak görmek kaçınılmazdır.

‘Statüko’yu ameliyat masasına yatırmak ve gereken operasyonu yapmak olmazsa olmazdır.

Yoksa ‘eşit egemen KKTC’de son çıkanın söndürebileceği bir lamba dahi kalmayacak!