Her Durumda Azınlık Mı?

Fatma Azgın

                           

Kıbrıslıtürklerin Rum toplumuna karşı “azınlık” olmadan doğan sorunlar, toplumlararasında kimlik çatışmasından doğan ihtilaf yarım asırdır devam ediyor. BM’nin teşvik edici çözüm görüşmeleri ve planları taraflarca kabul edilemiyor. Peki bu iki toplumun gelecek için hayalleri, öngörüleri nedir? Kıbrıs çatışmasının, çözüm bulunamamasının, adanın geleceğini nasıl etkileyecek ve nelere mal olacak yönünde geleciği görerek değerlendiriliyor mu? Görünüşe bakılırsa, toplumlar şimdiki zamana göre davranmakta, bugünlerin geleceğe yansımalar üzerine düşünmektense, suçlama ve iki toplum için de mağlubiyet olan anlaşmazlıktan haklılık payı koparmaya çalışmaktadır.  

                                                 ---------------------------------

Toffler’in 3. Medeniyet, “Bilgi, Enformasyon çağı” dediği 2000’li yıllarda birey-toplum yaşamının nasıl değişeceğini anlattığı kitaplarından, Bünden geleceğe kurulacak yeni toplumsal modellerin ileride  ne hale geleceğini sezgi ve düşünce öngörüleriyle tahmin edebiliriz.

                                                     -------------------------------

Bilgi çağı hakkındaki öngörüler büyük ölçüde gerçekleşti. Bilgisayar, teknoloji ve bilginin, Futurizm (Gelecek bilim veya gelecekçilik) konusu ile 1980’lerde, Alvin eğitim sektörlerinin en cazip alanlar olacağı, bireyin bilgi ile güçleneceği, toplumsal kurumların, bireylerin değişeceğini anlatan gelecek üzerine görüşleri yüzde yüz olmasa da çoğu gerçekleşmiştir.

                                             -------------------------------------

“Gelecekçilik” Futurizm,  aslında geleceği görebilmek ve geleceğin tarihini yazabilmektir. Çünkü geleceğin tarihi; günümüzde gerçekleşen olaylara, insanların zorla veya gönüllü yaptıkları tercihlere, tutumlara,  isteklere göre oluşur. Toplumu ve insanları etkileyen başka unsurlar;  ülkelerle, başka toplumlarla barış içinde yaşayıp yaşayamayacağı isteğini siyaset, sosyoloji ve ekonominin gidişatı dahil şimdiki zaman verileri  belirler. Diğer önemli husus, toplumların, insanların gelecek oluştururma isteğini, kararını verirken tüm süreçlerde aktif olması gerekliliğidir.

Yaşam yeni medeniyetle hayret verici biçimde değişirken, ülkeler, toplumlar arası kavga, husumet, milliyetçilik, diktatörlük, dine, hurafelere bağlı idareler, ırkçılık, cins ayırımcılığı, göçler, toplumların kültürlerinden koparılması ülkeden ülkeye az veya çok ölçüde devam edebiliyor. Kıbrıslıtürklerin gelecekçiliği, Türkiye’ye bağlanmak mı resmen vilayet olmadan “gizli” ilhak yoluyla, Kıbrıslıtürklerin toplumsal ve kültürel kimliğini Türkiye ile eşitlemek midir? Bu adımlar her gün yeni bir uygulama ile görünür hale gelmektedir. Bu “geleceksizlik” denen yol seçilirse Türk toplumu, AB yurttaşlığını kaybetme tehlikesine hazır mıdır?

                                                  ----------------------------------

Bugün izleri, uygulamaları görülen “yeni gelecek” konusunuı Toplumun örgütleri, düşünce insanları, konuyu ciddiyetle ele alıp karar üretmek durumundadır. Aksi takdirde, geleceğin nereye varacağını göremeden atılan adımlar, ileride sürprizlerin oluşacak yeni durumlara nasıl karşı  çıkabilecek? Geleceğin nereye gittiğini, gideceğini görmek, anlamak için yeterli veriler varken, ileride beklenmedik kararlarla karşılaşmak mağlup olmakla eş anlamlıdır. Bir olay olmadan onun önlemi alınmazsa, gerçekleştiğinde karşı çıkanların sözleri önemsizleşir. Rumlara karşı azınlık olmaktan kurtulurken, bir de bakmışız yine azınlık olmuşuz! Unutmayalım yarının neler getireceği bugünden bellidir! Önlem alınacaksa bugün alınmalıdır!

Not:

Azınlık dramlarını: Saba Altınsay’ın “Kritimu, Giritim Benim” (2011),

Mara Meimaridi’nin “İzmir’in Büyücüleri” (2000) kitaplarını okumanızı salık veririm..