Hepimiz Üniversiteliyiz

Salih Sarpten

Öğrencileri sıralayan yarışmacı sınavlar her zaman eleştiri almaktadır. Bu nedenle de, bu tür sınavlar iktidardaki iradenin isteği doğrultusunda sürekli değişmektedir.  Türkiye’deki üniversitelere giriş sınavı bu duruma en güzel örnektir…

Hemen her yıl değişikliğe uğrayan Türkiye’deki üniversitelere giriş sınavı; yeni şekli ve yeni ismiyle “2018 YKS (Yükseköğretim Kurumları Sınavı)” geçtiğimiz hafta sonu gerçekleştirildi. Türkiye ile birlikte eş zamanlı olarak üç oturumda gerçekleştirilen sınava ülkemizden 1743 aday katıldı…

Kamu, özel, genel, meslek kısacası ülkemizdeki tüm lise son sınıf öğrencilerimizin toplamının sayısı 2905’dir… Bu öğrencilerin kolejlerde okuyan 600 kadarının ve Güney Kıbrıs’ta okuyan öğrencilerimizin de tamamının GCI – A-Level programlarına dahil olduğunu düşünürsek geriye kalan rakamın büyük bir grubunun bu sınavda ter döktüğünü söyleyebiliriz. Başka bir ifadeyle çağ nüfusunun neredeyse tamamı üniversitede okumak için büyük çaba ortaya koyuyor…

Bütün bunların yanı sıra Türkiye ve diğer ülke üniversitelerine yerleşemeyen öğrencilerimiz için ülkemizdeki üniversitelerin de hazırda beklediğini hesaba katarsak hepimiz üniversiteliyiz diyebiliriz…

Aslında bir ülkede tüm bireylerin yükseköğretim eğitimi almış olması, bir ayrıcalıktır ve takdir edilmesi gereken bir şeydir…  Ancak ne var ki; kır üç bin (43.000) yabancı iş gücünün buna karşın da on iki bin (12.000) genç işsizin olduğu bir ülkede bu durumu bir kez daha düşünmek gerekmektedir.

İşte tam da bu yüzden hepimizin üniversiteli olmasının sakıncalarını ya da en azından ilgi, istek, yetenek ve toplumsal ihtiyaçlara göre yönlendirilememenin olumsuzluklarını fark etmeliyiz…

Eğitimde yönlendirmeyi, toplumsal ihtiyaçları ve 21. Yüzyıl insanın taşıması gereken özellikleri iyi çalışmalıyız, bunların ne denli önemli olduğunu iyi kavramalıyız.

Nitelikli elemanların sahip olduğu bilgi ve becerilerin, ekonomik başarının temeli olduğu, günümüz dünyasında ekonomik kalkınmanın en önemli öğesinin nitelikli insan gücü olduğunu, ilgi, istek, yetenekleri ve toplumsal ihtiyaçlara göre şekillenmiş nitelikli insan gücünü yetiştirmenin önemini anlamalıyız. Yönlendirmeyi ve mesleki eğitimi işe koşmalı, yeni programları hayata geçirmeliyiz.

Sözün özü: Okul öncesinden, yükseköğretimin sonuna kadar her alan ve kademede; girişimci, yaratıcı ve eleştirel düşünebilen, işbirliği, risk analizi ve öz değerlendirme yapabilen, yenilikçi ve özgün fikirlere sahip bireyler yetiştirmeyi başarmalıyız. Bunun için de bir stratejik eğitim planı hazırlayıp hayata geçirmeli, eğitimde reform nitelikli kararlara imza atmalıyız. Aksi durumda hepimiz üniversiteli olmaya devam edeceğiz, yabancı iş gücü sayımız artacak, diplomalı işsiz ordumuz da her geçen gün büyüyecek…


Biliyor musunuz?

Eğitimde Başarısızlığa Son Vermek İçin On Adım

Bir eğitim sisteminin başarılı ya da başarısız olduğunu söylemek, eğitime hangi pencereden baktığınıza bağlıdır. Ancak birçok eğitim bilimci, öğrencilerin kapasitelerine ulaşamamalarının temel nedenin eğitimde fırsat eşitsizliği olduğunu vurguluyorlar… Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) tarafından; “Eğitimde Başarısızlığa Son Vermek” başlığı içeren detaylı bir rapor hazırlandı.  Bu rapora göre başarılı bir eğitim sistemi için eğitim yöneticileri tarafından yapılması gereken temel uygulamaları 10 başlık altında şöyle toplanmıştır:

  1. Erken yönlendirmeyi sınırlandırın ve akademik seçimi daha ileri yaşlara erteleyin.
  2. Okul tercihlerini, fırsat eşitliğine yönelik riskleri dikkate alarak düzenleyin.
  3. Ortaöğretimdeki mesleki beceri veya pratikte üst öğrenime devam yeterliliği içermeyen seçenekleri iptal edin ve okul terklerini önleyin.
  4. Akademik ve mesleki kazanımlar sağlayabilecek ikinci kazanımlar sunun.
  5. Eğitimde geri kalan öğrenciler için mutlaka sistemli bir ders programı geliştirin.
  6. Okul ile ev arasındaki bağlantıyı güçlendirin.
  7. Eğitimde farklılıkları dikkate alın ve farklı beklentileri karşılayın.
  8. Okul öncesi ve temel eğitime öncelik vererek herkese iyi bir eğitim olanağı sunun.
  9. Kaynakları, en fazla ihtiyacı olan öğrencilere ve bölgelere yönlendirin.
  10. Eğitim-öğretim düzeyini yukarı çeken ve erken okul terklerini engelleyen somut hedefler belirleyin.

 


Aklınızda Bulunsun

Dünyanın Aradığı Yeni Beceriler

Küresel anlamda yapılan birçok pedagojik araştırmada gelişmekte olan ülkelerin daha etkin temel becerileri öğretmeleri gerektiği ortaya çıktı. Çalışmalarda; aritmetik ve okuma-yazma temelleri yerine 21. yüzyıl becerilerini geliştirmek için gerekli pedagojilere ve teknolojilere yatırım yapılması öneriliyor.

Daha farklı bir ifadeyle, günümüzde ihtiyaç duyulan beceriler çok ciddi oranda değişmiştir. Gelecek yılları da düşündüğümüzde öğretimde artık daha farklı beceri eğitim sistemimize entegre etmemiz gerektiği apaçık ortada…

İşte dünyanın aradığı yeni beceriler: Liderlik… Dijital okur-yazarlık… İletişim… Duygusal öğrenme… Girişimcilik… Küresel vatandaşlık… Problem çözme… Takım çalışması-işbirliği…