Hepimiz savaştayız

Sami Özuslu

 

Belçika’nın başkenti Brüksel’deki patlamaların ardından Avrupa alarma girerken, son dönemlerde terörün en fazla vurduğu ülkelerden Fransa’nın Başbakanı Manuel Valls “Savaştayız” dedi.
Doğru bir tespit…
Dünyanın en fazla korunan yerlerinde peşpeşe bombalar patladığına, alarm seviyesi en yüksek düzeydeyken ‘canlı bomba’lar havaalanlarına girdiğine göre, durum gerçekten de çok vahim…
En azından Batı için böyle…
Oysa dünyanın birçok bölgesinden bombalı saldırı, silahlı çatışma, toplu katliam haberleri hiç eksik olmuyordu ki!..
‘Uyuşmazlık’ ya da ‘çatışmalı’ ülke ve bölgelerden gelen bu haberler ‘normalleşti’, sanki bir ‘filmin parçası’ gibi algılandı…
Açlık, sefalet, savaş, terör sanki ‘bir başka dünya’daymış gibi algılandı.
Ne zaman ki ‘göçmen’ler akın etmeye başladı, paniğe girildi.
İletişimin bu denli kolay olduğu bir dünyada ‘zengin’ Batı, dünyanın ‘fakir’ bölgelerinde büyüyen tehlikeyi görmedi.
Klasik sömürgeler döneminin alışkanlığıyla belki, ‘gerektiğinde yeraltı kaynaklarını, gerektiğinde ucuz işgücünü, gerektiğinde genç nüfusunu’ kullanmak üzere uzakta bir yerde konumlandırılan ‘üçüncü dünya’ ülkelerinin bir kısmının geldiği nokta şimdi Batı’nın kabusu oldu.
İşte şimdi hepimiz savaştayız!
Bir Ankara’da patlıyor ‘canlı bomba’lar, üç gün sonra İstanbul’da, ertesi gün Brüksel’de…
Avrupa’nın genelinde panik, korku, endişe var.

***

Zaventem Havaalanı’nı ilk kez 2002’nin sonlarında, bir grup gazeteciyle birlikte kullanmıştım. Belçika’nın başkenti Brüksel’e o tarihten sonra çok kez gidip geldim.
Kıbrıs’tan Brüksel’e sık sık gidip gelen bürokratlar, siyasetçiler, gazeteciler, akademisyenler, sivil toplum mensupları var.
Dün bizlerden biri de o havaalanında olabilirdi pekala!..
Ya da Cumartesi İstanbul Taksim’de…
Geçen hafta bombanın patladığı an Ankara Kızılay’da…
Belki yarın akşam New York’ta, belki Paris’te, belki Berlin’de, belki Atina’da, belki Londra’da, belki Lefkoşa’da!..
Kimin ne zaman nerede ‘kim vurdu’ya gideceği belli değil!

***

Dünya topyekun bir savaş içinde, bu kesin…
Bu ‘savaş’, ‘geri kalmışlık’ sayesinde besleniyor.
Hali-vakti yerinde olan, iyi bir yaşam süren insan ‘canlı bomba’ olmaz.
İnsanların yaşam kalitesi arasında bu kadar uçurum olmasaydı eğer, ‘terör’ denilen öldürme ve yok etme üzerine kurulu şeytan böylesine kolay dolaşamazdı etrafta…
İnsanlar annelerinden elinde bomba, silahla doğmuyorlar.
Sosyal ve ekonomik altyapı belirliyor herkesin hayattaki rolünü…
Bir yerde çok büyük bir hata var ve gerçekten de ‘dünyanın neresi güvenli’ sorusu yanıtsız şu anda…
Fransa Başbakanı’nın dediği gibi, savaştayız.
Her an her yerde bir ‘canlı bomba’nın kendini patlatabileceği bir savaş…
Ve tek bir çıkış yolu var insanlığın bu ateş çemberinden…
“Silahsız, sömürüsüz bir dünya” için mücadele etmek…
Daha fazla silahlanmak, ‘düşman’lar ilan etmek değil!..