“Hep bana rabbena”

Cenk Mutluyakalı

Biliyorduk, yeniden işittik.
“Faturaların yüzde 48-50’si devlete gidiyor.”
“Devlet” dedikleri Maliye!
Öyle anons ediyorlar ya…
Güya devlet!

***

Mobil iletişimde faturaların yarısı Maliye’ye gidiyor.
Akaryakıtta da öyle…
Elektrikte de…

Asıl soru şu: Bu para sonra ne oluyor?

***
Kamuya maaş oluyor.
Ek mesai oluyor.
Partizanca istihdam ve atama oluyor.
Bir avuç hatırlı için teşvik oluyor, kredi oluyor, ödenek oluyor.
Yandaşlar arasında üleşiliyor.

***
Kıb-Tek yönetimine “huzur” ödeneği oluyor örneğin!
25 bin lira falan!
Şimdi diyeceksiniz ki “memleketin en büyük bütçesini bedava mı yönetecekler?”

İşinin ehli insanlar atanırsa haklısınız!
Profesyonel, uzman, kapasite ve deneyim sahibi isimler “yöneticilik” yapacaksa bilimsel, etik, sorumlu…
O zaman iyi bir maaşı da hak ederler elbette…

Genel Müdür var zaten…
Amirler var.
Yönetim Kurulu “partici” kadrolarından oluşmuyor mu?
Öyle olmasa beş ayda beş başkan değişmezdi zaten…

***

“Faturaların yüzde 48-50’si devlete gidiyor.”
Hepimiz ödüyoruz ama asla hepimize geri dönmüyor bu paralar…
Hizmete de dönüşmüyor, üretime de…
Yol, elektrik, su olmuyor…
Enerji desteği, işsizlik ödeneği, iş geliştirme teşviği falan beklemeyiniz…

Kimisine “huzur” ödeneği oluyor bu rakam, kimisine “iyi hal tahsisatı…”
Seçim kaybetmiş vekillere “danışmanlık” maaşı da olabilir.

Siyasi aymazlığı tepe tepe kullanan tepedeki bir güruhla sendikal oligarşiyi kendine kalkan yapmış ayrıcalıklı bir grup yarışıyor, “hep bana rabbena…”
Balı tutanın parmağını yaladığı bu düzende hiçbir güvencesi ve geleceği olmayan özel sektör işçileri, yoksullar, kendi ayakları üzerinde titreyen esnaf, takati kalmamış asgari ücrete talimli azınlık ezildikçe eziliyor...