Hellim peyniri var!

Sami Özuslu

 

Kıbrıslılar tek tek her şeyini yitiriyor.
Hellim de gitti gider!
Afrodit’in adasında yaşayanlar ‘birlik olma’ yerine ‘bölünme’yi tercih ettiği içindir ki başlarına gelen kalmadı.
Birlikte ‘devlet’ idare edemedik biz Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Rumlar... Kurdular, verdiler, üç sene paylaşabildik Kıbrıs Cumhuriyeti’ni...
Devleti paylaşamayınca toprağı da pay edemedik haliyle...
Göç, göçmenlik, ganimet, geçersiz koçan, insan hakları mahkemesi, tazminat eksik olmadı hayatımızdan...
Malına ‘mal’, mülküne ‘mülk’ deyemedi Kıbrıslı’nın çoğu...
Kimileri köşe döndü gerçi savaşta, fırsat bu fırsat...
Kazananı az, kaybedeni çok oldu bu Akdeniz adasının...

**

Beceremedik paylaşmayı, birlikte gelişmeyi, zenginleşmeyi...
Bölerek, bölünerek, küçülerek, azalarak körelttik umudu, kayıp giderken elimizden zaman ve imkan, bilemedik değerini güneşin, denizin, kumsalın...
Toprağı paylaşamadık da sanki gökyüzünü pay edebildik mi biz?
Uçaklar geçecek, ‘hava sahası’ bölünmüş, binbir tehlike!..
Telsizler, televizyonlar, radyolar yayın yapacak, frekanslar pay edilememiş, hepsi birbirine girmiş, çorbaya dönmüş.
Denizin dibindeki yatakları, kıta sahanlığını paylaşamadığımızdan bereket yerine felaket habercisi gibi duruyor.

**

Ne egemenliği bölüşebildik, ne toprağı, ne denizi, ne havayı, ne yerin yedi kat yer altını!
Sucuğu da paylaşamadık, zivaniyayı da...
Ve hellim de aldı nasibini...
Adı ‘hellim’ mi olacak ‘halloumi’ mi diye diye, geldiler, aldılar, gittiler bile!..
Şimdi ‘hellim’ de out, ‘halloumi’ de...
In olan ‘hellim peyniri’ artık!..
Yanına bir de simit...
İnce belli bardakta tavşan kanı demli çay...
Ne de güzel gider, değil mi?

**

Akıl koyamadığı için geldi Kıbrıslı’nın başına hep bunlar...
Ağlamaya, sızlamaya lüzum yok artık.
Nasıl ki havaalanını sıçanlara, hortlaklara terk ettik...
Nasıl ki Maraş’ta binlerce yataklı oteli kaderiyle baş başa bıraktık...
Nasıl ki havayolu şirketlerimizi peşpeşe kaybettik...
Hepsi paylaşamamaktan oldu bunların...
Hellim de aynen öyle işte...
Siz kapışın hala, adı ne olacak diye...
Gitti hellim.
O artık ‘hellim peyniri’...
Ve biz onu da yiyeceğiz!..