Hele bu seçim bir geçsin!

Tümay Tuğyan

 

BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Eide, ‘benden önce 24 kişi aynı görevle Kıbrıs’ta bulundu’ dedi, dün müzakerelerin, seçimden sonra kaldığı yerden başlayacağını duyurduğu açıklamasında.

Eide ile birlikte tam 24 arabulucu...

Tuomioja...

Gobbi...

Feissel...

Hercus...

Moller...

De Soto...

Downer...

Ve daha niceleri!

Tam 6 tane de Genel Sekreter var BM tarihinde, Kıbrıs sorunuyla uğraşan, 1964 yılından bu yana.

1945’te kurulan Birleşmiş Milletler’in toplam 9 genel sekreterinin, 6’sı...

Yani uzun lafın kısası şu ki Eide’nin, ‘müzakerelerin kaldığı yerden başlayacağını’ açıklarken duyduğu umut, ne yazık ki Kıbrıslılar için aynı büyüklükte, aynı kuvvette değil artık.

Çünkü Eide dahil toplam 25 arabulucudan, çok defa işittiğimiz ve ne yazık ki artık, ‘duy da inanma’ deme noktasında olduğumuz açıklamalar bunlar.

Eide’nin umudunu 25’e bölün, bizim umudumuz da az çok o kadar.

Ne kötü, ne acınası...

***

Müzakereler, Cumhurbaşkanlığı seçiminin ardından, kaldığı yerden başlıyor.

Yani ‘gaz’ krizi, büyük ihtimalle ‘geçici’ olarak kapsama alanı dışında.

Ha belki bu sefer mesele ‘gaz’ olmaz, başkası olur, bilemeyiz ama taraflarda ‘niyet’ olmadığı sürece, ‘mesele’ yaratmak, çok da zor değil.

Çünkü yine Eide’nin dediği gibi, Kıbrıs sorunu, dünyanın ‘çözülmesi zor’ sorunları listesinin hiç de öyle üst sıralarında değil.

Sorun ‘zorluk’ değil, niyet...

Sorun ‘zorluk’ değil, irade!

Müzakere masasının sözde ‘iyi niyetli’ tarafı Eroğlu hâlâ bugün, ‘Rum liderliğinin aşırı isteklerine evet diyecek bir liderin seçilmesi halinde Kıbrıs Türk halkının bu topraklarda yaşama şansı kalmayacak’ diyor.

Bunca yıla, bunca diplomata, bunca umuda ve en önemlisi bunca insana mezar olan bu sorunu hâlâ, ‘korkutma’ taktikleriyle çözme vaadinde bulunuyor.

Diğer başat adaylar, sevgili Serhat’ın (İncirli) tam da dünkü yazısında altını çizdiği gibi, ‘aman herkesi kucaklayayım ki herkesin oyunu alayım’ gailesiyle, sorunu ‘var’ eden temel unsurlar konusunda net bir tavır ortaya koyamama zafiyetinde...

Rum siyasiler deseniz, onlar zaten bir başka alemde...

Böyle bir ortamda, böylesi bir siyasi arenada, Eide kadar umutlu olabilmek nasıl mümkün olabilir ki?

Ama yine de her şeye rağmen karamsarlığı bir yana bırakıp da, ‘belki bu kez başarırız hep beraber’ demek lazım belki de.

Göreceğiz.

Hele bu seçim bir geçsin!