Hayvanları (!) Tanıyalım

Erdinç Gündüz


“Nerden çıktı şimdi bu ?” demeyin.  Bir düşünün...  Şu garip dünya, yüzbinlerce türden hayvanla dolu.  ‘İnsan’ bunlardan sadece biri.  Ama hükmeden’i...  Kendini ‘en akıllı canlı’ ilan etmiş. Etmiş ama,  kendi nesli de dahil,  dünyayı tümden yok etmek için de elinden gelen herşeyi yapıyor.  En önemli özelliklerinden biri de, kendi yaşamında, diğer hayvanlardan örneklemeler yapması... Eşek gibi...  Deve gibi... Koyun gibi... Fare gibi... vb... 

Afrika’yı, Asya’yı v.s. bilmem. Ama bizim buralarda, insanların birbirlerini en çok benzettikleri hayvanları seçmeye çalıştım. Çok da zorlandığımı söyleyemem.

Dikkat... Sizlerin de aşağıdaki hayvanlara benzetebileceğiniz o kadar çok insan var ki çevrenizde.

*  *  *

Bukalemun:   Pek sevilmez ama çok önemli bir hayvandır.  Renk değiştirmesi ile ünlüdür.   Anında, bulunduğu zemin veya yanına gelen bir başka hayvanın rengini alma özelliği vardır.
Eşek: ‘Eşek gibi’ benzetmesi boşuna çıkmamıştır. Eşek doğmuş hayatı boyunca da hiç gelişme göstermemiştir. Eşek doğmuştur, eşek olarak da ölecektir...
Fare: Kuytular, saklanma yeridir. Kemirgendir. Ne bulursa kemirir bitirir. Sanıldığından çok daha akıllıdır. Sayıları çok fazladır.
Kedi:    Sadık diyenler de var, sinsi diyenler de.  Hangisi olduğuna kendisi bile karar verememiştir.  Kedilerin sadakat gösterisini ‘yağcılık' , ‘yalakalık’ olarak kabul edenler de vardır. Çoğunlukla uysal görünüşlüdür. 
Köpek:  Biraz aşırı sadık bir hayvandır. Kinci değildir ama iyiyle kötüyü ayırmakta hiç üstüne yoktur. Hiç unutmaz. Sevdi mi tam sever.
Kurbağa: Ciyak ciyak bağırmaları ile ünlüdürler. Yerli veya yersiz, zamanlı veya zamansız, nedenli veya nedensiz bağırır. Neden bağırdığını kendisi de bilmez.
Kurt: Sinsi bir hayvandır. Uzaktan ulumaları ile ünlüdür.  Ulumayı çok sever. Avı için fırsat kollar ve saldırır. Çetin bir cevizle karşılaştığı anda kaçmakta da çok ustadır.
Maymun: Kompleksleri olan bir canlıdır. İnsan mı,  kendine has bir hayvan mı bir türlü karar verememiştir.  İnsan’nın atası olduğu iddialarından son derece rahatsızdır.  İnsanın kendi neslinden geldiğini bir türlü kabul edememektedir.
Papağan:  Çok mükemmel bir taklitçidir. Her duyduğunu anladığı kadarıyla tekrarlamayı çok sever.  Taklit yaparken, bazen, ne dediği anlaşılmasa da…
Şahin: Yükseklerden uçmayı tercih eder.  Her şeye yukarılardan bakar.    Hep yukarılarda kanat çırpar.  Korkuyu gördümü siner ortalardan kaybolur.
Tilki:  Çok kurnaz bir hayvan olarak bilinir.  Hayatı, etrafındakileri aldatmakla geçer. Çalma çırpma ustasıdır.
Yılan:  Aslında sessiz sedasız bir sürüngendir.  Rahatına müdahale olur veya tehlikede olduğunu hissederse saldırır. Avına sinsice saldırmasıyla ünlüdür.

------------------------------------------------    

Biraz da müzik: Konsere hazırlanıyoruz

Medyamız halkımızla beraber, SILA 4’e bir ünvan vermiş. Hep ‘Efsane Sıla 4’  deniyor şimdilerde. Bu ünvanı biz kendi kendimize takmadık.  Öyle anons edildiğimizde birazcık da sıkılıyoruz galiba. Ama inanılmaz bir şekilde gururlandığımızı da itiraf etmem gerek. 
‘Efsane’ yakıştırması kafama takıldığında, düşünüyorum. “Herhalde...”  diyorum “...birşeyler yapmayı başarmışız ülkemiz için. İnsanımız da bunu takdir etmiş”...  “40 küsur yıl önce yapılmış şarkılar nesilden nesile taşınmışsa ve hala söyleniyorsa, başarılmış bir şeyler var...” diyorum...

*  *  *

Evet... Bir konsere hazırlanıyoruz yine. Kaybettiğimiz iki arkadaşımız-kardeşimiz Raif ve Aydın’ı anmak için... Konserin adı bu yüzden ‘Anı-Aydınlık’.  “Tam da, ikisinin de istediği şekilde” diyoruz açıklamalarımızda. Yani ağlayarak, yas tutarak değil. Onların da çok sevdiği Sıla 4 şarkılarını hep bir ağızdan söyleyerek anacağız ikisini de. Tam da istedikleri gibi.

Bir  ‘Anı Konseri’ni bir görev bildik ben de Ferahzat da... “Dört’dük... Üç kaldık... Şimdi ise iki’yiz... Ama Sıla 4 hala dipdiri ve ayakta. Öyleyse, yılmak, pes etmek yok” dedik...

11 Ekim Salı akşamı YDÜ-AKM Büyük Salonda olacağız.  Ülkemizin en iyi müzisyenlerinden kurulu dev bir eşlik grubu ve siz sevenlerimizle birlikte. Giriş ücretsiz olacak. Ama, salonda,  son üç CD’mizi özel bir kutu içinde satışa çıkaracağız. Aslında kolleksiyoncular ve Sıla 4 sevenleri için...  En önemlisi, bu özel CD kutusu, batılıların ‘Limited Edition’ dediği şekilde hazırlanmış olacak. Yani sınırlı sayıda. Hem de numaralı... Ama sadece konsere gelenlerin elde edebilecekleri üç CD’li özel bir kutu olacak bu. Bizden, Sıla 4’ten halkımıza küçük bir armağan...