HAYDİ REFERANDUMA

Sami Özuslu

İddia ediyorum ki referandumda yüzde 95 ‘hayır’ çıkacak.

Yok, ‘federal Kıbrıs’a değil.

‘Suudi saati’ne!..

Hüseyin Özgürgün ‘kamu vicdanı’ndan söz etmişti ya…

‘O ne derse o’ demişti ya…

E hade madem…

‘Kamu’nun vicdanını da iradesini de anlamak için bir fırsat yaratın.

Hükümette karar üretin, meclise getirin, ‘doğrudan demokrasi’nin bir yöntemi olan ‘halk oylaması’na fırsat verin.

Görelim bakalım ne diyormuş halk?

***

Türkiye’nin –kendi yöneticilerinin tercihi olarak- geçen yıl aldığı ‘yaz saati uygulamasını bütün yıla yayma’ kararına gözü kapalı onay vererek ülkede tam bir kaos ve çeşitli tehlikelere yol açan UBP-DP koalisyonu bu yıl da ‘Ankara’nın peşinden gidecekmiş’ gibi bir görüntü veriyor.

Her konuda olduğu gibi ‘saat rejimi’ konusunda da sessizliğe gömülen hükümet üyeleri, bu konuda halkın değil, Ankara’daki karar vericilerin dediğinin olacağını itiraf da etmiyor, ama yalanlamıyor da.

Okullar açıldı açılacak, kimse 27 Ekim’den sonra saatin kaç olacağını kestiremiyor.

Oysa geçen kış boyu yaşanan sorunlar, ölümlü kazalar, soğuk ve karanlığın öğrencilere ve emekçilere getirdiği zorluklar yaşandıktan sonra ‘kamu vicdanı’nın gereği yapılır, bu bilim ve akıl dışı uygulamanın bir daha tekrar edilmeyeceği ilan edilirdi.

Ama yok!

‘Ankara ne diyecek?’

Mühim olan bu…

Sadece bu!..

***

Ankara ne isterse desin.

Başta İstanbul, Edirne, İzmir ve diğer Batı kentleri olmak üzere güneşin bizden de sonra doğduğu bölgelerde yaşayan kendi insanlarının halini düşünmeyen yöneticilerin aldığı ve alacağı kararların hesabını kendi halkı sorarsa sorar.

Biz Erdoğan’a ve Yıldırım’a hesap sor(a)mayacağımıza göre, kendi seçilmiş siyasetçimize seslenmekten başka çaremiz yok.

Sorun şu ki, hükümetteki iki partinin yöneticileri kendi halkına ‘hesap vermek’ yerine, Ankara’nın ‘kuyruğunda maşrapa’ olmayı tercih ediyor.

Arap Yarımadası’nın coğrafi konumuna uygun saat dilimini Anadolu’ya ve Kıbrıs’a uyarlamaya çalışmanın akıl, bilim, coğrafya ve vicdan ile ne alakası olabilir ki?

***

Bu yüzden sandıklar kurulmalıdır.

‘Memleketin başka sorunu mu kalmadı?’ demeyin!

İki ay sonra gün ışığını mesaiden sonra görmeye başlayınca mı aklımız başımıza gelecek yine?

Girne-Değirmenlik yolundaki kazada yitip giden canların, yaralanan insanların acısını bu kadar çabuk mu unuttuk?

Sabahın kör karanlığında sokağa çıkmak zorunda kalan bebeklerin, yavruların yaşadığı korkuyu, çektiği soğuğu ciddiye almayalım mı yani?

Alalım.

Referandumda herkes ‘Suudi saati mi, Avrupa saati mi’ sorusuna cevap versin.

Eğer ‘Suudi saatine hayır’ yüzde 90’dan aşağı çıkarsa, hükümet devam edebilir.

Hodri meydan!..