Hangi Taraf?

Salih Sarpten

Toplumlarım sahip olduğu en önemli potansiyel çocuklardır. Bu nedenledir ki; ülkelerin en önemli zenginlikleri çocuk ve genç nüfusun ta kendisidir.

Çocukların sırf çocuk olmaktan kaynaklanan hakları vardır. 20 Kasım 1986’da BM üyesi ülkeler tarafından kabul edilen Çocuk Hakları Sözleşmesi bugüne kadar en geniş kabul gören insan hakları belgesidir. Çocuk Hakları Sözleşmesi, 1996 yılında KKTC Meclisi’nde de onaylanmıştır. Ne var ki o günden bugüne sözleşmenin gereği olan hiçbir uygulama hayata geçirilmemiştir. Bununla da yetinilmemiş sözleşmeye aykırı birçok düzenleme ya görmezden gelinmiş ya da çocuk haklarını ihlal eden, çocuklara ihmal ve istismar yaşatmasına rağmen ısrarla sürdürülüyor.

Bir yandan her geçen gün suça itilen çocuklarımız sayısı artarken, diğer yanda da eğitimde, sağlıkta, hukukta ve sosyal yaşamın daha birçok alanında çocukların sahip olduğu haklardan mahrum kalmasına neden olan uygulamalarımız var.

Farkında değilsiniz belki ama 

  • Siz rahat edesiniz, ona göstermeniz gereken ilgiden kurtulasınız diye onu esir almasına izin verdiğiniz her ekran, eline verdiğiniz her cep telefonu, onu biraz daha teknoloji bağımlısı bu nedenle de bira daha kaba ve küfürlü konuşan, arkadaşlarına karşı saygısız ve fiziksel şiddetle davranan bir birey haline getiriyor.
  • Sizi sürekli cep telefonu, bilgisayar ve televizyon karşısında gördüğü için o da cep telefonu, bilgisayarı ve televizyon karşısında olmayı iyi, doğru ve yapılması gereken bir şey zannediyor. Bunları yapınca da akran zorbalığına bir adım atıyor.
  • Siz sürekli sosyal medyadan iletişim kurduğunuz için o da sosyal medya üzerinden kontrol edilemez, başkasının zarar görüp-görmediğini algılamadan ve gerçek iletişim kurma becerileri öğrenemeden akranlarıyla sorunlu iletişimler kuruyor bu arada düzgün, özenli ve saygılı konuşma becerilerini yitiriyor.
  • Ona dinlenme, sokakta vakit geçirme, arkadaşlarıyla serbest zaman geçirme olacakları tanımadan özel dersten, etüde, kurstan, dershaneye götürmek ona yarardan çok zarar getiriyor.

Bir de bütün bunlar yetmezmiş gibi

  • Psikolojilerinde derin yaralar açma pahasına Kolej Giris Sınavı için her yıl perişan olan 2 binden fazla çocuğumuza yaşattıklarımız,
  • Arkadaşıyla, öğretmeniyle iletişim kuramadan eğitim almaya çalışan 5 binin üzerindeki Ana dili Türkçe olmayan yabancı uyruklu çocuklarımıza reva gördüklerimiz,
  • Okullardaki hademe sorunlarını görmezden gelerek sağlıklarını ciddi riske atacak hijyen koşullarında eğitim almalarına razı geldiğimiz on binlerce çocuğumuza yaşattıklarımız,

İhmal ve istismarın ta kendisidir.

Çocuklar sadece geleceğimiz değil, onlar aynı zamanda bugünümüzdür. Haklarını önünde durmayalım elbette ama daha önemlisi onları ihmal ve istismar ettiğimizi artık fark edelim. Kendimizden yana değil artık çocuklardan yana taraf olalım…


Buraya Dikkat

21. Yüzyıl Eğitimi

Bağımsız bir düşünce kuruluşu haline gelen Innovation Unit’in “21. Yüzyıl Okulları ve Eğitiminin 10 Özelliği” üzerine yaptıkları çalışmalarda geleceğin okullarında şu unsurların öne çıkacağını vurguladı. İşte 21. yüzyıl eğitiminin 10 özelliği

  1. Eğitimi sınıf dışına taşımak,
  2. Sosyal medyayı öğrenmeye dahil etme,
  3. Bireyselleştirme,
  4. Projeleri gerçek hayata taşıma,
  5. Çocukların teknolojik üstünlüklerinden faydalanma,
  6. Öğrencilerin öğretmenlerle arasındaki güç ilişkisinin öğrencilerin lehine değişmesi,
  7. Öğrencilerin öğretmen, öğretmenlerin de öğrenci rolüne bürünmesi,
  8. Yeni ölçme-değerlendirme yapıları kurmak
  9. Yeni öğrenci takip sistemleri kurmak,
  10. Daha sıkı aile-okul iş birliği kurmak...

Anlayana Gülmece

İlk kim Buldu?

Rus fizikçiler yerin 100 metre altında bakir tel bulduklarını, bunun ise atalarının bundan 1000 yıl öncesinde telefon şebekelerinin olduğunu kanıtladığını duyurdular.

Bu olaydan 1 hafta sonra Amerikan gazetelerinde ilginç bir manşet. Amerikan bilim adamları yerin 200 metre altında 2000 yıl öncesine ait fiber optik hatlar bulduklarını, bunun ise, Amerikan toplumunun Ruslardan 1000 yıl öncesinde gelişmiş dijital haberleşme sistemleri olduğunu söylediler.

Bir hafta geçmeden Türk gazetelerinde yeni bir manşet. Türk bilim adamları yerin 500 metre altına kadar kazdıklarını ve hiçbir şey bulamadıklarını, bunun ise atalarının 5000 yıl öncesinde cep telefonu ve kablosuz iletişim sistemlerine sahip oldukları sonucuna vardılar.


Okumuş muydunuz?

Tüm yanıtları bilmektense karşılaşacağın problemleri bilmek daha iyidir
James Thurber