Hangi Düzey?

Salih Sarpten

Geçtiğimiz hafta sonu yine sınavlarla doluydu… Bir yandan Kamu Hizmetleri Komisyonu’nun yeterlilik sınavları yapılırken diğer yandan da Atatürk Öğretmen Akademisi Giriş Sınavı’nın ikincisi yapıldı… Toplumsal olarak insan kaynaklarımız ilgilendiren ve “eğitim düzeyimiz” adına önemli ipuçları veren bu sınavlara şöyle bir bakalım…


Atatürk Öğretmen Akademisi Giriş Sınav(lar)ı
Atatürk Öğretmen Akademisi Giriş Sınavı’nın “bütünlemesi” yapıldı… Evet, yanlış okumadınız, “bütünleme”… Belki “bütünleme” yerine “tamamlama” ya da “telafi” sınavı da denilebilir… Ancak adı her ne olursa olsun Atatürk Öğretmen Akademisi’ne girişi tartışmalı hale getiren bir sınav yaşandı…

Bir önceki hafta (30 Kasım 2013) yapılan giriş sınavında, sınava giren 130 öğrenciden sadece 8’nin puanı hesaplanmaya değer görülürken, geçtiğimiz Cumartesi (7 Aralık 2013) günü yapılan sınavda, bu kez sınava giren 128 öğrenciden 59’unun puanı hesaplanacak bir başarı gösterdi… Dahası ilk yapılan sınavda en yüksek puan 73.75 iken,  bu sınavda en yüksek puan 90.25 oldu…

Acaba bir haftada ne değişti… Sınava giren öğrenciler aynı, sınavın yapılma gerekçesi aynı... Eee, ne değişti de başarı düzeyi bir anda değişti. Sınava giren öğrenciler bir haftada tüm eksiklerini giderdiler mi? Yoksa aynı amaç için yapılan bu iki sınav arasında ciddi bir fark mı var?

Daha anlaşılır bir şekilde söyleyecek olursak; bir hafta arayla Atatürk Öğretmen Akademisi’ne giriş için 2 ayrı sınav yapıldı ve 2 farklı sonuç ortaya çıktı… Bu durum, her iki sınavın “geçerlilik ve güvenirliliğine” büyük zarar verdiği açıktır. Ne yazık ki bu zarar, Atatürk Öğretmen Akademisi’nin eğitim düzeyini ve marka değerini de olumsuz etkilemiş, en hafif deyimiyle tartışılır hale getirmiştir…

Atatürk Öğretmen Akademisin geleceği için vizyon içeren planlamaya ve yeniden yapılanmaya ihtiyaç duyduğu aşikardır. Bunun içinde kararlıkla yeni adımlar atılmalıdır. Atatürk Öğretmen Akademisi öğretim elemanlarının akademik, bilimsel ve profesyonel deneyimleri, bu adımlarım atılması için yeterli olduğu tartışılmazdır.  Geriye kalan Atatürk Öğretmen Akademisi yönetiminin böylesi bir iradeyi ortaya koyma becerisini göstermesidir…

Kamu Hizmeti Komisyonu Yeterlilik Sınavları
Gelelim, aynı gün yapılan bir başka sınava… Kamu Hizmetleri Komisyonu tarafından yapılan “Yeterlilik” sınavlarına… Bilindiği gibi “yeterlilik sınavları” kamu görevine girişte önemli bir koşul olan ve adayların yeterlilik düzeylerini gösteren (zaten bu sınavlar adını da bu olgudan almaktadır) sınavlardır. Üst, Orta, Alt ve Ortaokul olmak üzere dört farklı düzeyde yapılan bu sınavlarda 60 puan ve üzerinde puan alanlar “yeterli” olarak nitelendirilmekte ve başarılı kabul edilmektedir. Hafta sonu yapılan bu sınav sonuçlarına şöyle bir bakalım.

Ortaokul Düzeyi: Bu düzeydeki sınava ortaokul veya 8 yıllık temel eğitim almış adaylar katılır. Bu düzeydeki sınava 11 aday katılmış ve 6’sı başarılı olmuş. Kabaca bir oranla bu düzeydeki başarı oranı %55

Alt Düzey: Bu düzeydeki sınava lise veya melek lisesi mezunu adaylar katılır. Bu düzeydeki sınava 494 aday katılmış ve sadece 94’ü, yeterlilik sınırı olan 60 puan ve üzerinde puan aldı. Yani bu düzeydeki başarı oranı %19

Orta Düzey: Bu düzeydeki sınava ise üniversite veya 4 yıllık yüksek okul mezunu olan adaylar katılmaktadır. En yüksek katılım bu düzeyde gerçekleşti ve sınava 779 aday katıldı. Ancak katılanların 287’si, yeterlilik sınırı olan 60 puan ve üzerinde puan aldı. Basit bir hesapla bu düzeydeki başarı oranı %37

Üst Düzey: Bu düzeydeki sınava da üniversite mezunu olanlar katılmaktadır ancak orta düzeyden farklı olarak kamudaki hizmet sınıflarının 1. Derecelerinde görev almak isteyen adaylar katılmaktadır. Bu düzeyde sınava katılan 547 adaydan 153’ü başarılı oldu. Yani bu düzeydeki başarı oranı da %28 oldu…

Bu sonuçlara baktığımızda şöyle bir tablo ortaya çıkıyor: Ortaokul mezunlarımız, lise mezunlarımızdan daha başarılı… Kamuda görev yapmak isteyen üniversite mezunları ise kendisinden daha üst derecede görev yapmak isteyen diğer üniversite mezunlarından daha başarılı…

Kuşkusuz yukarıda yaptığım yorum, eğitim bilimi açısından hiçbir bilimsel temele dayanmadığından doğru kabul edilemez. Ancak vatandaşlar tarafından algılanan durum budur ve ortada ciddi bir sorun vardır. Sorun da bu yapılan sınavların “geçerlilik ve güvenirlilik” çalışmalarının yapılmamış olmasından kaynaklanmaktadır. Oysa bir ölçme aracının olmazsa olması geçerlilik ve güvenirliliktir. Bu iki olgudan yoksun bir ölçümün sağlıklı ve tutarlı olması söz konusu bile olamaz…


Sonuç
Öte yandan, nasıl ölçtüğümüzden çok neyi ölçtüğümüzün de büyük önemi vardır. Ne yazık ki hangi kapsam ve düzeyde olursa olsun yaptığımız sınavlar; “ezber bilgisi”, “soru çözme hızı” ve “dikkatten” daha fazlasını ölçmüyor. Oysa girişimcilik, sosyal ve kültürel katılım, eleştirel düşünme, yaratıcı düşünme gibi üst düzey düşünme becerilerini, topluma daha etkili bir şekilde katılmasını ve katkıda bulunmasını sağlamak için yazılı kaynakları bulma, kullanma, kabul etme ve değerlendirme becerilerini ölçmeyi sağlayabilmeliyiz. Aksi takdirde herhangi bir düzeyden bahsetmek pek mümkün olmayacaktır…

 

---------------------------------------------


Buraya Dikkat
 


Eğitimde “Çin” Fırtınası

PISA 2012 sonuçları açıklandı… Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) aracılığı ile üye ülkelerin hükümetleri arasında sağlanmış işbirliğinin ürünü olarak 3 yılda bir yayınlanan Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı’nın (PISA) 2012 raporunda matematik, okuma ve fen puanlarını açıklandı.

Güney Kıbrıs’ın ilk kez yer aldığı, KKTC’nin ise Türkiye’nin kontrolünde olduğu ve BM tarafından tanınmadığı için yer almadığı ancak Kıbrıs’taki çözüm sürecinin takip edildiği ve kapsamlı çözümle birlikte KKTC’nin de bu programa dahil edilebileceği açıkça ifade edilen PISA 2012 sonuçlarına göre “Çin” fırtınalar esdirdi. Çin farklı eyaletlere ayrılarak değerlendirildi ve hemen her eyaleti, tüm alanlarda ilk beş içinde yer aldı.

Türkiye, 64 ülke içindeki sıralamasını yükseltemedi ve 42’nci sırada kaldı. Güzey Kıbrıs ise genel değerlendirmede Türkiye’nin 2 basamak altında yer alarak 44’üncü sırada yer aldı. Bu sıralamalara bakarak KKTC’nin durumunu tahmin ederiniz diye düşüyorum. İşte sonuçlar:

Matematik alanı: 1- Çin(Şangay), 2- Singapur, 3- Çin(Hong Kong), 4- Çin (Taipe), 5- Güney Kore, 6- Çin(Macao), 7- Japonya, 8- Liechtenstein, 9- İsviçre, 10- Hollanda… Bu alanda Türkiye 44’üncü, Güney Kıbrıs ise 48’inci sırada yer aldı.

Okuma-Anlama alanı: 1- Çin(Şangay), 2- Çin(Hong Kong),  3- Singapur, 4- Japonya,  5- Güney Kore, 6- Finlandiya, 7- Çin (Taipe) – Kanada – İrlanda,  8- Polonya, 9- Liechtenstein - Estonya, 10- Avusturalya – Yeni Zelanda… Bu alanda Türkiye 42’inci, Güney Kıbrıs ise 46’inci sırada yer aldı.

Fen alanı: 1- Çin(Şangay), 2- Çin(Hong Kong),  3- Singapur, 4- Japonya,  5- Finlandiya, 6- Estonya, 7- Güney Kore, 8- Vietnam, 9- Polonya, 10- Liechtenstein – Kanada… Bu alanda ise Türkiye 43’inci, Güney Kıbrıs ise 45’inci sırada yer aldı.