Habersiz ortak

Tayfun Çağra

Genelde bankalara ama özelde, özel bankalara sıkı bir denetim şart.
Bankalar, kredi alanlara kolaylıklar sağlayarak (tabii ki faizini de alarak) ihtiyaçlarını gidermesini, iş kurmasını, işini büyütmesini, rahat yaşamasını sağlayacak olanaklar yaratmayı amaçlayan kurumlardır aslında…
Yani kendisi kâr ederken, verdiği parayı kullanan kişi veya kurumlar da amaçladıkları şeyi gerçekleştirmek isterler.
Ancak öyle olmuyor maalesef herkesin bildiği gibi…
Tabii ki yanlış hesap yapanlar da vardır;
Fazla kredi çekip ödeyebileceğinin üstünde kredi taksitini üstlenenler hacze kadar gidebilecek duruma gelebiliyorlar…
Ödeyebilecek kadar taksit miktarını seçenlerin de zor zamanlar geçirmesi, faiz miktarlarının aynı kalmaması, döviz cinsinden kredi alanların TL’nin erimesinden kaynaklı ortaya çıkan durum nedeniyle de ödeyemez duruma gelmeleri de sık sık karşılaştığımız bir durumdur.
Kredilerde bu gibi durumlarla karşılıyoruz da, günlük işlemlerde, hesapta para olması durumlarında, yani mevduat hesaplarında bile paranızın eridiği durumları da yaşıyor artık mevduat sahipleri…
Diyelim ki hesabınızda birkaç yüz TL’niz var. Bu hesapla ilgili hiçbir iş yapmamanız durumunda bile birkaç ay sonra hesapta para olmadığını görebilirsiniz.
Neden?
Çünkü banka öyle bir şey olmamasına rağmen ‘hesap işletim ücreti’ kesmiştir.
O ücretin bir de vergisini almıştır. O aldığı verginin de vergisini almıştır.
Sonuçta hesabınızda paranız olduğunu bilirken maalesef kalmamıştır.
***
İşyerinizde pos cihanız vardır;
Her işlemde aldığınız paranın %2.5’u bankaya gitmektedir.
O cihazın bir de aylık kirası vardır.
Ha, eğer bankanın istediği! miktarı o ay içinde pos cihazınızdan tahsil edememişseniz kirasını almasına rağmen ‘verimsizlik ücreti’ de alır.
Bir de bakarsınız ki sizin alacağınız paranın önemli bir miktarını banka almış.
Sanki de görünmez bir ortağınız varmış gibi…
Esnaf iki kuruş kazanmaya çalışıyor ama banka, bir de özel bankaysa eğer, o kazancın ortağı olmuş.
***
Kooperatif bankaları için aynı şeyi söyleyemeyiz…
Belli dönemlerde faiz hesaplaması yapıyorlar ancak özel bankalara oranla, şu, şu, şu gibi isimlerle para toplama gerekçesi yaratma oranı çok düşük.
Özel bankalarımız ve ülkemizde şubesi bulunan Türkiye bankaları para kazanmanın yolunu biliyorlar.
Aşırıya kaçmaz diye düşünüyorum bu tanımlama ama ‘sömürü’nün bir biçimini yapıyorlar dersek hiç de yanlış olmaz.
Hasbelkader gazetenin bu gibi işlerini yüklenmek durumunda olduğum için durumu görebiliyor ve bankalar karşısında esnafın halini de anlayabiliyorum.
Dediğim gibi özellikle Türkiye şube bankaları ve özel bankalarımız esnafın, iş insanının, sıradan vatandaşın ‘resmi olmayan, kayıtsız ortağı’ gibi bir düzen kurmuşlar ne yazık ki!..
“Yasalarımız bu olanağı veriyor” mu diyorlar!.. O zaman yasalar değişmeli.
İnsanın cebindeki paraya bilgisi dışında bir başkası ortak olmamalı.