GUTERRES’İN SESSİZ PROTESTOSU

Sami Özuslu

Öyle görünüyor ki Kıbrıs’ta el elde, baş başta kalmak üzereyiz.
Dünyada artık kimse Kıbrıs’ı, Kıbrıs sorununu kafasına takmıyor, gündemine dahi almıyor.
Bir bıkkınlık, usanmışlık, umursamazlık var uluslararası camiada...
Tarihte ilk kez BM, bir ‘liderler toplantısı’ sonrasında açıklama yapmadı, yapamadı!
New York’taki üçlü görüşmenin üzerinden haftalar geçti, ancak hala Genel Sekreter o görüşmeye dair tek kelam etmedi.
Özel Temsilci ataması bilmeceye dönüştü.
Guterres ve ekibi muhtemeldir ki dünyada bunca ciddi sorun varken birbirini anlamaya dahi çalışmayan iki toplum liderinin sorumsuz tavırlarına karşı ‘sessiz proteso’ uyguluyorlar.
‘Ne halleri varsa görsünler’ tavrı açıkça hissediliyor.
Kıbrıs’ta ‘el elde, baş başta’ durumu daha da hız kazanacak gibi görünüyor.
**
Kıbrıslı Rum İçişleri Bakanı hafta sonu Alithia’ya açıkladı:
“Son 10 gün içinde kuzeyden güneye 800 mülteci geçmiş.”
BM kontrolündeki Yeşil Hat’tın ‘kevgir’e döndüğünü biliyoruz. Adanın kuzeyine gerek yasadışı yollardan getirilen, gerekse yasal şekilde gelen binlerce, belki on binlerce yabancının ‘Bir AB ülkesine erişmek’ isteği sır değil.
İnsan ticaretiyle uğraşanların ve işbirlikçilerinin bu ‘ticaret’ten yüksek miktarda paralar kazandığı da biliniyor.
Mesela son 10 günde ‘AB topraklarına geçiş’ yapan 800 mülteciden kişi başı yalnızca bin dolar alınmış olsa, ciro 800 bin dolar ediyor!
Eğer rakam 2 bin dolarsa, 10 günlük ‘iş’ten elde edilen para 1 milyon 600 bin dolara çıkıyor!
Rakamları aylık ve yıllık olarak hesaplayınca, inanılmaz rakamlara ulaşılıyor!
Yani ortada çok büyük bir ‘pazar’ olduğu aşikardır.
**
Ancak kuzey-güney hattındaki mülteci hareketliliğinin tek boyutu yüklü cirolar değil.
Açıktır ki bu konuda açıklanmayan bir siyaset var.
Belli ki kuzeyden güneye mülteci geçmesine -en azından- göz yumuluyor.
‘Teşvik ediliyor’ ya da ‘mülteciler bilerek isteyerek gönderiliyor’ diyenler de var. 
Türkiye bu konuda AB tarafından defalarca uyarıldı, hatta cezalandırılmakla tehdit edildi.
Mülteci konusunda AB ülkelerinin fikir birliği yok. Bazı ülkeler çok katı, mültecilere kucak açanlar da düşük sayılarda insan kabul ediyorlar. Adaletsiz dünyanın geri bıraktırılmış bölge ve ülkelerinden ‘umuda yolculuk’ duracak ya da azalacak gibi görünmüyor.
Türkiye ile Yunanistan arasında sıklıkla yaşanan mülteci tartışmasının prototipi şimdi Kıbrıs’ta da var. 
Kıbrıslı Rum İçişleri Bakanı Nuris ‘Sert tedbirler almak zorunda kalacaklarını’ söylüyor.
Hatırlayın, bir süre önce Alayköy civarında telleme yapılmış, bir grup Kıbrıslı Rum ‘adayı daha fazla böleceği’ gerekçesiyle buna tepki koymuş, hatta teller kesilerek kaldırılmıştı.
Kıbrıs Cumhuriyeti makamları son dönemde AB nezdinde bu konuda epey girişim yaptı. Adaya gelip giden üst düzey AB yöneticileri ve üye ülke yetkilileri bu konuda sık sık açıklamalar yapmaya başladılar.
Belli ki ‘Yeşil Hat trafiği’ Ankara’nın da, bizim de başımızı ciddi şekilde ağrıtacak.
Kıbrıs sorunu çözülmedikçe, bırakın bütünlüklü çözümü, en basit konularda bile işbirliği yapılmadıkça, diyalog yerine monolog ve karşılıklı suçlamalar devam ettikçe, bu tür ‘işler’ artmaya devam edecek.
Belki birilerinin siyasi emelleri gerçekleşecek, bazılarının cepleri yeşil dolarlarla daha fazla dolacak.
Ama Kıbrıs ve Kıbrıslılar kaybedecek. 
Guterres’in ‘sessiz protestosu’nu bir de bu şekilde okumakta yarar var sanırım.