GÜNEY VE KUZEY EKONOMİLERİNİN KÜLLERİNDEN BARIŞ DOĞAR MI?

Güney Kıbrıs’ın ekonomik darboğazdan çıkışı için sponsorluğu üstlenen Troyka, Güney ekonomisinin iflas ettiğini kamu borç stokunun, Gayri Safi Yurt İçi Hasıla’nın (GSYİH) %120’den fazla olması ile açıkladı. Kuzey Kıbrıs’ın ekonomi

 

Güney Kıbrıs’ın ekonomik darboğazdan çıkışı için sponsorluğu üstlenen Troyka, Güney ekonomisinin iflas ettiğini kamu borç stokunun, Gayri Safi Yurt İçi Hasıla’nın (GSYİH) %120’den fazla olması ile açıkladı.

Kuzey Kıbrıs’ın ekonomik darboğazdan çıkışı için sponsorluğu üstlenen Türkiye ile KKTC hükümeti arasında imzalanan protokolün ekinde yer alan ve KKTC Hükümetinin ve Kıbrıs Türk Ticaret Odası’nın “biz hazırladık” dediği raporda da KKTC’de kamu borç stokunun GSYİH’nın %120’sinden fazla olduğunu, dolayısıyla ve aslında iflas halinde olduğunu kabul ve ilan edildi.

Herşey tartışılabilir, programları kim hazırladı diye her kafadan bir ses çıkabilir, “şu mali ve ekonomik önlemleri alacaksınız” diye ortaya konulan programların çözümleyici olup olmayacağı da tartışılabilir… Ancak iki husus tartışalamaz: Bölünmüş Kıbrıs’ın iki tarafında da ekonomiler ve devlet olduğunu iddia eden siyasi yapılar iflas etmiştir ve ikisi de iflasını “anavatan”a borçludur?! Güney Kıbrıs mali sistemi Yunan bankalarına yatırım yapmanın kurbanı oldu… Kuzey Kıbrıs da, Temmuz 1974 savaşının ardından gelişen süreçte Türkiye’nin ekonomik savaş esiri oldu.

Güney’de sorun yapısal değil, malidir. Mali kaynak bularak finans sektörünün yapısı yeniden toparlanırsa, moda tabiriyle “uçuş”a geçecekler. Zaman alacak ama düştükleri zeminde önce hız yapmaya başlayıp, sonra yavaş yavaş havalanmaya ve eski “irtifa”ya çıkacaklar. Ancak, Kıbrıs sorunu çözülmezse bu irtifada sürekli kalmaları mümkün değil. Yunanistan’a maddi, manevi, siyasal ve militer nedenlerle entegre olmak, oradaki mali, ekonomik ve hatta militer sorunları ithal etmek oluyor. Türkiye’nin, örneğin doğal gazda aldığı duruş gibi ekonomik ve bazen da militer tehditleri ekonomik istikrarın da tehdidi olacak. Yani Güney Kıbrıs Yunanistan ve Türkiye’nin yaratacağı “türbülanslar”da sarsılarak, “hava boşlukları”nda sert düşüşler yaparak uçuşu devam ettirmeye çalışacak…

Kuzey’de sorun mali değildir, yapısaldır. Türkiye’den gelen mali kaynak yapısal sorunu çözmeye değil, bozuk yapının ve Kıbrıslı Türklerin 1974 savaşının ekonomik esiri olma halinin “sürdürülebilirliği”ne yöneliktir. Türkiye’nin ekonomisinin sağlıklı veya hastalıklı olması hiç fark etmedi, fark edecek de değil, Kıbrıslı Türkler hep ekonomik iflas halinde ve “besleme” niteliğinde tutulacak.

Dolayısıyla, bölünmüş Kıbrıs’ın iki tarafının da çıkarı, “Anavatan” dedikleri unsurlardan ekonomik, siyasal ve militer bağımlılıklarından ve entegrasyonundan çıkmak ve birbirlerine bağımlı bir politik ve ekonomik yapı oluşturmaktadır. Bu da ancak, BM ölçütlerinde federal çözüm ile ve adanın tümünün AB üyesi olmasıyla olasıdır.

İki taraf da bugün yaşadıklarının ekonomik ve politik irdelemesini, şövenizmden uzak, “ana vatan” hissiyatından arınmış, tüm komşuları ile barışçıl ve iyi ilişkiler içinde olma ve sürdürülebilir gelecek kurma kavramı ile yaparsa, Kıbrıs’ta çözüm ve barışın ne kadar gerekli olduğunu, nelere kadir olduğunu anlayacaktır.

İki tarafın da yanmış ve insanlarını da yakan ekonomilerinin küllerinden, ortak geleceği birlikte kurma vizyonu ve misyonu ile çıkılırsa, Kıbrıs sorununu çözme ve barış içinde yaşama olasıdır. Hala daha “ana vatan” diyetini “mübarektir, kabuldür” diye içselleştirmeye devam ederlerse, bugünkü ekonomik yangın ileride söner gibi olsa dahi, küllerinin altına saklanan kor zaman zaman ve yeniden ve yeniden dillenecektir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Arşiv Haberleri