Gülmeyi bilen

Cenk Mutluyakalı

Kıbrıs'ın temmuzu ve ağustosu yakıcıdır, silah dayanmıştır alnına, savaşın yıkıntıları altında kalmıştır caddeler, şehirler, düşler, gülüşler… Denize akmıştır gözyaşı… Yeniden dile gelir anılar, şiddetin tarihi yeniden yazılır… Adına barış denmiş savaştan geriye toplu mezarlar, toplu göçler, toplu tecavüzler kalır…

***

1974'te savaşın başlaması ile birlikte karşılıklı onca katliam yaşandı.
Ne yazık ki resmi tarih yazıcılar çoğunlukla katliamları öne alarak, savaşı bunun gerekçesi gösterirler.
Kalleştir savaş…

***

Beş yıl önce Kıbrıslı Rum bir kadın 44 yıl sonra yaşadıklarını paylaşmıştı.
1974 savaşında Sisglibo köyünden (Akçiçek) sağ kurtulan tek kişiydi ve 12 yaşında defalarca uğradığı tecavüzü anlatmıştı.

3 Ağustos 1974 günü çok sayıda “asker”in kendisine tecavüz ettiğini söylüyordu.
“Babamı ve kardeşimi öldürdüler. Banyoya götürdüler ve defalarca tecavüz ettiler. Genç bir subay beni kurtardı, bir komutan korumaya aldı. Adana’da doktor ve hemşireler bana iyi davrandı. Kasımda adaya iade edildim.”

***

Bir başka kadın ‘çözüldü’ dün ve savaşın çirkin yüzünü anlattı…
Şimdi 63 yaşında…
O günlerde 15 yaşındaydı.

“Defalarca tecavüze uğradım, hamile kaldım, çocuğumu düşürdüm, kurtuldum ama bitmedi, hep dışlandım, kiliseye bile kabul edilmedim” sözlerini okurken kahretmemek elde değil...

Şunu da söylüyor açık yüreklilikle: “Bizim askerlerimiz de onların kadınlarına tecavüz etti.”

Beni en fazla sarsan şu sözleri oluyor: “O gün, bugün, gülümsemeyi unuttuk.”

Yine bir asker kurtarmış, talihsiz kadını…
Bir önceki trajedide olduğu gibi…
Çünkü her daim iyi insanlar vardır ve onların hayatın umududur.

***

Kıbrıs, cezalandırılmamış suçlar yumağıdır… Bugün de yaşıyoruz parçalanmanın acısını… Bedel ödüyoruz. Savaşın kazananı olmuyor. Peşimizi bırakmayan bir gelecek belirsizliği var. Oysa barışla hepimiz kazanabiliriz… Birlikte çoğalmak gibi bir seçenek var önümüzde… Kıbrıs ülkesini bütünleyerek… Birbirimize sarılarak…

Tarihte yalan çok!
İnsanların yüzlerinde yaşıyor hakikatler…
Gülmeyi unutan kuşakların ardından…
Gülmeyi bilen çocuklarımız olmalı…

Ortak kederler yerine, ortak sevinçlerle büyüyebilen…