Girne’nin “kayıp” mahallebicisi Mahallebaris için Karakum’da kazılara devam… 2

Sevgül Uludağ

Karakum’da neler olup bittiğini bilmiyoruz ancak bugüne dek gelen anlatılara göre, Kazafanalı bir Kıbrıslıtürk arkadaşı Bay Kostas’a yardım etmek yerine, aklına onun yanında bulunan piyango parasını takmış... Kimi söylentilere göre, Bay Kostas’ın bu Kıbrıslıtürk arkadaşı, onu askerlere öldürtmenin bir yolunu bulmuş ve para çantasını da almayı “becermiş”...

Girne’de kısılan tüm Kıbrıslırumlar gibi, savaş sırasında Dome Otel’e yerleştirilmiş olan Mahallebici Kostas’ın ailesi ise babaları için kaygı duyduklarından, Birleşmiş Milletler Barış Gücü’nü Karakum’a göndermişler. BM Barış Gücü buraya gittiği zaman, Bay Kostas’ın bahçesinde bir zeytin ağacının altında henüz yeni kazılmış toprağı farketmiş. Bu kazılan yerde yapılan incelemede, Bay Kostas’ın öldürülerek kendi bahçesinde, komşu tarlayla sınırın bulunduğu noktadaki zeytin ağacının altına gömülmüş olduğu anlaşılmış...

Mahallebicinin oğlu Menos bir gün beni arıyor – sürekli olarak yazılarımı okuduğunu anlatıyor... Babası Mahallebici Kostas’ın nereye gömülü olduğunu bildiğini, burasını bana göstermek istediğini anlatıyor.

O zaman Kayıplar Komitesi yetkilisi Ahmet Erdengiz’i arayıp Kayıplar Komitesi araştırma görevlilerinin de bizimle gelmesini, bir okurumun olası bir gömü yeri göstereceğini anlatıyorum. Erdengiz’in oluru üzerine bir sabah Ledra Palace barikatından Bay Menos’u alıyoruz ve birlikte Karakum’a gidiyoruz.  Bize babasının altına gömülmüş olabileceği zeytin ağacını gösteriyor.

Mahallebici Kostas’ın arazisinde bulunan evcikte, şimdi Türkiye’den gelip buraya yerleşmiş bir aile yaşıyor... Biz araziyi dolaşırken, onlar da bize sıcak sıcak gözleme pişiriyorlar...

Bay Menos’un gösterdiği zeytin ağacının arkasında kalan bir başka ağacın altına gidip duruyorum – bu ağaçtan zeytin dalları kesiyorum... Bu ağacın altında oyalanıyorum – Kayıplar Komitesi araştırma görevlisi Vedat Bey, ne yaptığıma bakıyor... Aslında bir şey yapmıyorum – sadece bu ağacın yanında durma gereği hissediyorum... Ve nedenini de bilmiyorum... Burada epeyi oyalandıktan sonra, beni çağırmaları üzerine bu harika ağacı bırakıp gidiyorum... Birkaç gün sonra Bay Kostas’ın aslında oğlu Menos’un bize göstermiş olduğu ağacın altında değil, onun gerisinde bulunan, üzerinden dallar kestiğim ağacın altına gömülmüş olabileceğini öğreniyorum...

Bay Menos’un annesi yani Mahallebici Kostas’ın eşi Eleni Hanım hayatta – tam 93 yaşındaki bu kadını da görmek istiyorum. Bay Menos’la onu gidip görmek ve Bay Menos’un kızkardeşi Stella’yla konuşmak üzere anlaşıyoruz.

Strovulos’taki göçmen bölgesindeki evlerine gidiyorum – bu göçmen evini Bayan Stella baştan aşağı değiştirmiş, içinde yaşamaktan zevk alacağınız bir mekana dönüştürmüş.

Oturup konuşuyoruz... Girne’nin o harika mahallebicisinin gençlik ve evlilik fotoğraflarına bakıyorum... Bayan Stella, yaşlı annesiyle birlikte yaşıyor bu evcikte. Girne’den  sökülüp Strovulos’taki bu küçük göçmen evciğine sürüklenmişler...

Bana komşularından, Türk mahallesinde bulunan evlerindeki eşyaların nasıl ganimet edildiğinden, bu eşyaları kimlerin aldığını bildiklerinden söz ediyor. Yalnızca bunlardan değil, aynı zamanda 1974 öncesinde Girne’de evlerinin tam karşısında bulunan Kuaför Pembe’nin saçlarını nasıl yaptığından, Kıbrıslıtürk komşularıyla ilişkilerinden, 1974 sonrası Girne’de kalmakta ısrar eden teyzesinden, teyzesi vefat ettiği zaman onun cenaze töreni için henüz sınırlar kapalı iken Girne’ye gidişlerinden, bazı Kıbrıslıtürk komşularının da bu cenaze törenine katılmasından söz ediyor...
Stella cıvıl cıvıl, son derece pozitif enerjisi olan bir kadın...”

STELLA’NIN ANLATTIKLARI

O günlerde yani Mart 2009’da Mahallebaris’in kızı Stella Yuannu’yla röportajımızda özetle şöyle anlatmıştı olayları:

SORU: Babanızın Girne’nin ana caddesi üzerinde bir dükkanı vardı...
STELLA YUANNU:
Evet ama bu dükkanı daha sonra açmıştı.

SORU: Ne iş yapıyordu babanız? Galiba İkinci Dünya Savaşı’nda asker de olmuştu...
STELLA YUANNU:
Evet... Birkaç işi vardı babamın. Tüccarlık yapıyordu mesela, birşeyler satıyordu dolaşarak. Sonra beş yıl boyunca askerdeydi, askerlik işi bitince 1945’te, işte o zaman mahallebicilik yapmaya başlamıştı. Mahallebileri kendisi yapıyordu, evde yapıyordu. Annem de ona yardım ediyordu.

SORU: O günlerde evde mahallebi yapılırken o kokuyu hatırlıyor musun Stella?
STELLA YUANNU:
Evet, evet! Süt kokardı ev, pirinç kokardı!

SORU: Ne tür mahallebiler yapardı babanız?
STELLA YUANNU: T
arçınlı sütlü mahallebi yapardı, sütlaç yapardı, sulu mahallebi yapardı... 1959’da Girne’nin ana caddesindeki dükkanı kiralamıştı. Erkek kardeşim Yannis’le birlikte çalıştırıyordu bu mahallebici dükkanını, Yannis şu anda Leymosun’da yaşıyor. Bu aslında bir kahvehaneydi. Daha sonra bir dönen tavuk makinesi alarak, dönen tavuk da satmaya başlamışlardı.

SORU: Bu kahvehanenin adı “Blue Bar” idi...
STELLA YUANNU:
Burası daha önce bir bar imiş ve adı da “Blue Bar” imiş – babam burasının adını değiştirmemişti. Aynı zamanda Karakum’da da bahçesi vardı, portokal ağaçları vardı bu bahçesinde, burada da çalışırdı babam.

SORU: Ve aynı zamanda piyango bileti de satıyordu babanız...
STELLA YUANNU:
Evet, piyango bileti de satmaktaydı. Piyango biletlerinin Girne acentası babamdı...

 

DEVAM EDECEK