Gerçek Başarı: Çok Kültürlülük

Salih Sarpten

 

Başbakan Tufan Erhürman, İskele Belediyesi 3. Kültürlerin Kaynaşması Etkinliği’nde yaptığı konuşmada; “Çok kültürlülüğü, kardeşlik zemini üzerine kurulmuş bir zenginlik olarak yaşamayı başaranlar olacağız” ifadesini kullandı.

Durum tam da Başbakanın söylediği gibidir… Çok kültürlülüğü dikkate alan bir toplumsal yapılanma başarmamız gereken en önemli olgulardan biridir. Bu noktada en büyük görev eğitime düşmektedir.

Çünkü eğitim, bir yandan çok kültürlülüğe dair kazanımların, bireyler tarafından içselleştirilmesindeki görevini yerine getirmesi gerekirken bir yanda da okullarımızda yer alan farklı kültürdeki öğrencileri dikkate alan uygulamaları işe koşmalıdır. Okullarımızdaki demografik yapıya göz atmak, ne denli farklı kültürlere ait öğrencilerin eğitim sistemimizde yer aldığını fark edebiliriz.

2015 yılında çalışma arkadaşım sevgili Barış Uzunahmet ile yaptığımız bir araştırmada okullarımızda çok fazla sayıda Rus, Ukrayna, Moldova, İngiliz, Bulgaristan, Romanya, Türkmenistan ve Pakistanlı öğrencilerin hemen her sınıf kademesinde yer aldığı tespit ettik. Bu öğrencilere bir de Türkiye’nin farklı kültürel yapılar bulunan bölgelerinden gelen öğrencileri eklerseniz. Okullarımızdaki çok kültürlüğün geldiği boyutun büyüklüğünü tahmin edebilirsiniz…

Bu olgudan yola çıkarak çalıştığımız araştırmada ulaştığımız bazı çarpıcı bulgular şöyle idi: Araştırmaya katılan çocukların;

  • %50’si sınıf arkadaşlarıyla, %33’si öğretmenleriyle, %17’si de hiç kimseyle anlaşamadığını ifade ettiler.
  •  “Türkçe”, “Fen Bilgisi”, “Hayat Bilgisi”, “Sosyal Bilgiler” gibi sözel ağırlıklı dersleri sevmedikleri, “Resim”, “Müzik”, Beden Eğitimi”, “Matematik” gibi sözel ağırlığın bulunmadığı dersleri daha çok sevdiklerini belirttiler.
  • Hem öğretmen ve okul yöneticileri ile hem de arkadaşları ile iletişim problemi yaşadıkları, bu problemini çözmede yeterli destek alamadıkları, kendi imkanlarıyla çözmeye çalıştıklarını dile getirdiler.
  • İletişim sorunların onlar için büyük bir mutsuzluk kaynağı olduğu, yaşadıkları bu sorunlar okul başarılara olumsuz anlamda etki ettiği ve bu sorunların çözümlenmesine destek ve katkı beklediklerini ifade ettiler.

Bu bulgular; kabul etmesek de eğitim sistemimizin bir “çok kültürsüzlük” sorunu olduğunun göstergesi niteliğindedir. Bu durum sürdürülebilir değildir…

Hiç aklımızdan çıkarmamız gereken şeyi, hep unutup duruyoruz: Çocuklar; aile içinde, akran grubu arasında, okulda birbirlerinin kopyası olarak yaşamazlar. Her çocuğun başarısı; sahip olduğu kültürü, akranının kültürü ile ne derece buluşturabildiğine bağlıdır.

Başarıyı hâlâ bireysel yarışta ya da sınav notunda aramaktan vaz geçmeliyiz. Tam da Başbakan Tufan Erhürman’ın dediği gibi gerçek başarıyı çok kültürlülüğü, bir zenginlik olarak yaşamayı gerçekleştirdiğimiz zaman elde edebileceğimizi fark edebilmeliyiz…


Aklınızda Bulunsun

Mutluluğun Peşindeki Okul

Hindistan’da kurulacak yeni bir okul, notlar yerine mutluluğa odaklanacak. Bu yıl başlayacak yapım süreci 2020’de sona erecek. Riverbend Okulu, ilk etapta 300 öğrenci alacak. Okulda müfredatı öğrenciler oluşturacak ve tarım yapacaklar.

Hindistan Chennai’deki yeni bir okul projesi, son günlerde dünyanın gündeminde. Ortaöğretim düzeyinde eğitim verecek kurumun önceliği, öğrencilerin akademik başarısı değil, mutluluk. Buna göre öğrencilerin açık havada özgürce dolaşabileceği ve tarım yapabileceği kampüste, küçük ve çok sayıda tesis yer alacak. Müfredatı ise öğrenciler oluşturacak.

Okulun mimari yapısı mutluluğa uygun olarak inşa edilecek. Büyük eğitim binalarının kampüste işi olmayacak. Bunun yerine içinde matematik, fen bilimleri gibi farklı branşlarda eğitimin yapılabileceği küçük ölçeklerde tesisler bulunacak. Kampüs, öğrencilerin yürüyüş parkurlarıyla açık havada özgürce dolaşmasına izin verecek. Ayrıca meditasyon bölümleri ve mutfak bilimleri dersi için de bir mutfak kurulacak. Eğitim araştırmaları yapacak bir eğitim mükemmeliyet merkezinin de yer alması planlanıyor

 


Anlayana Gülmece

Genetik

Hepsi de birbirinden iddialı 3 genetik uzmanı, yeni buluşlarını karşılaştırıyorlar. Birincisi anlatıyor:

  • İnek ve tavuk genlerinden harikulade yeni bir hayvan meydana getirdim.  Hem süt veriyor hem yumurtluyor, eti kırmızı et tadında ama beyaz et kadar sağlıklı, bence bu yüzyılın buluşu.

Diğer sözü alıyor ve çalışmasını açıklıyor:

  • Arı ile karasinek genlerini karıştırdım. Yeni türümüz pisliklerden bal yapıyor. Hem bol miktarda hem  de inanılmaz kaliteli bal elde etme imkanına kavuşmuş bulunuyoruz.

Dr. Temel iki meslektaşına bakıyor ve;

  • Valla ben de karpuzla,  karafatma genlerini birleştirdim. Artık karpuzu kesiyorsun, bütün çekirdekler yürüyüp gidiyor.