GEÇİŞLERE HAZIRIZ. PLAJ İÇİN ÜZGÜNÜZ!

Cenk Mutluyakalı

Kıbrıs’ın güneyinde 8 bin nüfuslu Derinya köyü, yeni bir kontrol noktası için nefesini tuttu, bekliyor. Derinya’da iki dönemdir belediye başkanlığını üstlenen ve son dönem seçimlere partisi AKEL adına “rakipsiz” giren Andros Karayiannis, “Eylül’de geçişler başlayabilir” dedi.
Derinya’ya gittik, başkanla birlikte geçiş noktasına dönüşecek bölgeyi gezdik. Mağusa İnisiyatifi’nden Merkan Hamit’in de bizlerle eşlik ettiği bu ziyarette, Derinyalılarla konuştuk.
Derinya’daki geçiş noktası için güneydeki alanın tüm altyapı neredeyse tamamlandı, 11 adet prefabrik ofis üretildi, telefon ve enerji hatları bölgeye taşındı, su drenajı ara bölgeye kadar getirildi.
Sigorta, güvenlik, ruhsat ofisleri, tuvaletler, denetim memurlarının çalışmalar alanları, kaldırımlar, asfaltlama çalışmaları ve aydınlatma tümüyle hazır.
Dikenli tellerin olduğu yere kadar geçişlerin başlaması için tüm hazırlıklar tamam.
Ancak, Birleşmiş Milletler (BM) kontrolündeki 100, 150 metrelik yola henüz dokunulmamış.  BM, yaz uykusunda gibi!
Derinya Belediye Başkanı, tüm altyapı ve yatırımların, kendi kontrollerinde, Kıbrıs Cumhuriyeti hükümeti ve İçişleri Bakanlığı tarafından üstlenildiğini söyledi.
“Bu iş için ne kadar bütçe ayrıldı” sorumuzu yanıtlayacak kadar bilgi sahibi olmadığını da belirtti.
 

“Bu gördüğünüz Derinya’nın 4/1’i”
Derinya, Annan Planı’na en yüksek oranda “evet” diyen, son derece barışsever ve hoşgörüsü yüksek insanların yaşadıkları bir yer…
Başkan Andros Karayiannis ile Derinya’yı konuşuyoruz.
“Bu gördüğünüz kentin dörtte biri” diyor..
Gerisi, şu anda askerin kontrolünde, kuzeyde..
“Şu anda 1.068 hektar alan üzerinde yaşıyoruz. 2 bin 163 hektarlık Derinya ise bize yasak, bu bölge askerin kontrolünde…  İnsanlar, dikenli tellerin ardındaki evlerine uzaktan bakıyorlar...”

 

“Herkese açılsa, plaja gideriz...”
Mağusa Belediyesi ile askerin ortaklaşa açıkladığı “Derinya Halk Plajı Projesi”ni soruyoruz… “Sadece KKTC ve TC yurttaşları”nın ancak “kimlik ya da pasaport kontrolü”yle giriş yapabileceği” plajı.
Derinya Belediye Başkanı Andros Karayiannis’e göre, bu plaj Derinya değil Maraş (Varosha) toprağı içerisinde, “Bundan % 99 eminim, orası Derinya değil, Maraş... Ama Derinya denmiş...” diyor…
Plajın açılış kararına yönelik “ırkçı yaklaşım” için çok üzgün olduklarını belirtiyor…
Şunu soruyoruz, “Plaj eğer herkese açık olsa, Derinyalılar gider mi?”
"Eğer öyle olursa Derinyalı insanlar bu plaja gidecektir” diyor…
“Askeri bölgede olmasına rağmen mi” diyoruz, “evet” yanıtını veriyor, bir kez daha…
“Sahilimize gitmek isteriz. Görmek için dahi olsa gitmek isteriz… Düşünsenize, şu anda yaşadığımız evimizden sahilimizi görüyoruz ama gidemiyoruz… 2.5 kilometrelik kumsalımızı kaybettik… Şu anda Derinya sahiline en yakın Gapparis plajına gidiyoruz. Kumsalı dahi yoktur ve kayaların üzerinden denize giriyoruz... Yakınlarda Protaras gibi güzel plajlar da var. Ama biz, Derinya’ya en yakın, kumsalı dahi olmayan bir yere gidiyoruz.”

 

“İnsanların hatıraları tutsaktır”

“İnsanların hatıraları tutsaktır” diyor, Derinya Belediye Başkanı Andros Karayiannis.
Yeni kuşakların, büyüklerinin anıları ile yetiştiğini anlatarak, Derinya’daki geçiş noktasının devreye girmesi ile birlikte işbirliğinin daha da artacağına inandığını belirtiyor.
“Derinya’daki geçiş noktasının açılması olumlu yansıyacak mı” diye soruyoruz, Başkan anlatıyor.
“Ülkemizde telli bölge istemiyoruz. Bu adada ve topraklarımızda özgürce hareket etmek istiyoruz. Yeterince asker, barikat gördük. Geçişler arttıkça işbirliği de aracaktır. Ay Napa'dan ya da Protoras'tan gelecek olanlar için 10 dakika olacak. Kuzeyden gelecekler için de...”


“Büyük hayal kırıklığı, plaja gitmenin Türk’ü Rum’u mu olurmuş?”

Andonis Katsandonis, 75 yaşında bir Derinyalı… 3 çocuk, 6 torun ve 1 torun çocuğu sahibi… Savaşta tüm mal varlığını yitirenlerden… “Otellerde çalıştım yıllarca, sonra, kendi restoranımın sahibi oldum. Lapaloma Restoran benimdi, kuzeyde kaldı” diyor.
“Sahilden yüz metre uzakta kalırdık, üç oğlum da hatırlar” diye geçmişe dair özlemini ve hüznünü dile getirse de şu düşüncelerinin özellikle altını çiziyor:
“Yaşananlardan üzgünüz ancak Kıbrıslı Türklere asla kızgın değiliz...”
Çocuklarına Kıbrıslı Türkleri her zaman “dost insanlar” olarak tantmış…
Tabii bir “ancak” ekliyor araya…
“Ancak, Türkiye ve Yunanistan yaşadıklarımızdan sorumludur... Kesinlikle sorumludur.”
Derinya Halk Plajı projesini soruyoruz. Yanıtı oldukça kararlı...
“Eskiden daha çok Glapsides'e giderdik.... Tümü bizim için ortak sahildi... Duyduk, plajı sadece Türklere açacaklarmış. Büyük hayal kırıklığı, plaja gitmenin Türk’ü Rum’u mu olurmuş? Bunun mantığı yok. Bu ileriye değil, geriye doğru bir adım. Eğer plaj herkese açılsaydı, bunu saygıyla selamlardık. Çok gerici bir adım… Çok üzücü… Mağusa'da daha önce de Kıbrıslı Türklerle birlikte yaşadık, biz yine o plajda beraber yıkanırdık.”