İsrail, Kıbrıs Cumhuriyeti’ne hava savunma sistemi sattı mı?
Yoksa bedava mı verdi?
-*-*-
İsrail, bu hava savunma sistemiyle kimi, kimden koruyacak?
-*-*-
Bu sistemin Türkiye ile bir alakası olabilir mi?
-*-*-
Gelin hem yazalım hem de birlikte düşünelim!
-*-*-
Bir kere şunu aklınızdan çıkarmayın; Dünya’da, İsrail’in Gazze’de işlediği soykırıma, insanlık suçuna karşı çıkan tek bir devlet yoktur!
-*-*-
Evet!
Hiçbir devlet, “soykırımı durdurmak” adına kılını kıpırdatmamıştır!
-*-*-
Demagoji, propaganda, kısacası “laf” çoktur ama hiçbir hareketlilik söz konusu değildir!
-*-*-
Türkiye mi?
Hikaye!
-*-*-
Türkiye, kendi ticaretini sürdürdüğü dedikodularını geçtim; “kardeşi” Azerbaycan’ın İsrail’in en büyük maddi- manevi destekçisi olduğuna karşı en küçük bir eleştiri getirmemiştir!
-*-*-
Amerika ve mevcut Dünya Düzeni orada durduğu müddetçe, İsrail Türkiye için, Türkiye de İsrail için asla tehdit değildir!
Karşılıklı dalaşmalar, “beddua” ötesine geçmemiştir ve geçmeyecektir!
-*-*-
Haliyle, İsrail’in Kıbrıs Cumhuriyeti’ne hava savunması ile alakalı yatırım yapması; Türkiye’ye karşı bir tedbir değildir!
Tam tersine, Türkiye’nin, çok övündüğünüz ve asla vazgeçmeyiz dediğiniz garantörlük hakkı var ya; o hak gereği korumakla yükümlü olduğu İngiliz Egemen Üsleri’nin korunması ile alakalı bir tedbirdir!
-*-*-
Kısacası, izlediğimiz filmde İsrail ve Türkiye “düşmanmış gibi görünen” ama kendilerine Amerika tarafından, NATO tarafından çizilmiş yolda ilerleyen, rollerini çok iyi oynayan iki aktördür!
-*-*-
İsrail’in Kıbrıs Cumhuriyeti’ndeki askeri herhangi bir varlığı; Gazze’deki çocuklardan başka kimseye karşı değildir!
Ve buna izin veren, bununla övünenler, Gazze’deki soykırımın, çocuk katliamının suç ortağıdır!
Olay bu kadar basittir!
-*-*-
Yani, Kıbrıs Cumhuriyeti ve AB ama aynı zamanda Yunanistan; İngiltere, Amerika, NATO ve kesinlikle Türkiye ile tüm Müslüman Arap “devletleri”; Gazze’deki soykırımın açık işbirlikçileridir!
Gahbe popaz ve gahbe Grivas!
Be uşaklar, sahte diplomalı vekiliniz ve ilçe kadın kolları başkanınız var; istifa etsinler…
Yooook, asla olmaz!
Neden olmaz?
Sonra Rumlar bizi keser!
Haaaa, anladım!
Üstelik, sadece Rumlar değil, İsrail de bizi keser!
Tamam, sorry!
Özür dilerim!
-*-*-
Be uşaklar, bütçe açığı her gün büyüyor, enflasyon canımızı alıyor, Rum tarafı Euro kullanıyor olmasına rağmen bizden daha ucuz; bir şey yapın ya da yapamıyorsanız bırakıp gidin!
Yooook, asla olmaz!
Neden olmaz?
Biz gidersek Rumlar kesecek!
Haaaa!
Anladım!
İsrail’i görmüyor musunuz, Güney Kıbrıs’a hava savunma sistemi kurmuş!
Yaaaa!
Anladım, tamam sorry!
-*-*-
Be uşaklar, hayvancı hayvanına ot bulamıyor, arpa alamıyor, saman kalmadı!
Belli ki tarımı hiç yönetemiyorsunuz; hayvanlar açlıktan ölecek!
Hayvancı mahvolacak!
Ma galiba sen isten Rumlar kessin bizi?
Doğru, çok doğru!
Hayvanlar da ölsün, hayvancı da aç kalsın!
Yeter ki Rum – Yunan – İsrail birlikteliğine karşı dimdik ayakta duralım!
Hem ayrıca, hayvanlar ölmesin de Türkiye bize küssün mü?
Bu mu istediğiniz?
Yok canım, ölsün hayvanlar!
Hiç oluuuur!!!
-*-*-
Rüşvet aldı ortalığı, götürüyor…
İhalelerde her gün bir skandal haber, taaa rekabet kuruluna kadar yayılmış!
Siyasal İslam tehlikesi mi var?
Yani “Atatürk düşmanlığı” mı demek istiyorsun?
Mücahitler Derneği ve Erenköy Mücahitler Derneği ile dönek faşistten daha iyi mi bileceksiniz?
Siyasal İslam tehlikesi yoktur!
Allah AKP’yi ve ideolojisini başımızdan eksik etmesin!
Atatürk da kim?
Siz Ersin Tatar kaybederse, Rumların bizi kesme ihtimalinin çok yüksek olduğunu bilmiyor musunuz?
Doğru be!
Seçin genni korusun bizi!
-*-*-
Gahbe popaz, gahbe Grivas!
Oturamadıydınız!
Nenesi hısım düşer!
Bana en çok koyan da budur!
Ne mi?
Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Nikos Hristodulidis’in Ürdün Kralı Abdullah’la görüşmesi!
-*-*-
Defalarca yazdım; bu Kral Abdullah’a birileri ulaşmaya çalışsın!
Adamın nenesi Kıbrıslı Türk!
-*-*-
Neyse!
Şaka yapıyorum!
Adam tabii ki “tanıdığı” devletin başkanıyla görüşecek!
Ersin Tatar’a, “gel yeğenim” diyecek hali yok!
-*-*-
Ama bazen bu türden beklentilerimiz var ya!
O yüzden şakanın bir de “gerçek” tarafı var!
-*-*-
Mesela Türki devletlerden beklerdik ya bir ufak tanınma falan!
Ama tam tersi oldu!
Türki devletler, AB’den alacakları ufak bir para karşılığında bizi ve hatta yedi sülalemizi sattılar!
-*-*-
Hem Türkiye’ye “sen işgalcisin” diyen belgeleri imzaladılar hem de “Kıbrıs’ta Kıbrıs Cumhuriyeti’nden gayrı bir devlet tanımayız”a mühür vurdular!
-*-*-
Bizden de kimse gıkını çıkaramadı!
Hatta “ne yapsınlar, para aldılar yaptılar” diyerek, “para alıp yapmayı iş sayanlarımız”dan koruma bile elde ettiler!
-*-*-
Neyse; bir kez daha hatırlatayım…
Kral Abdullah’ın babası merhum eski Kral Hüseyin’in annesi; Lübnan eski Kraliçesi Zeyn, bir Kıbrıslı Türk’tür!
Yıllar önce çekilmiş bir fotoğrafta Ürdün Kralı Abdullah ve nenesi Kraliçe Zeyn’i görüyorsunuz… Kraliçe Zeyn ya da tam adıyla Zein al-Sharaf Talal, 1916’da doğdu, 1994’te öldü… Annesi Vijdan hanımdı… Vijdan hanımın dedesi ünlü Osmanlı valilerinden Kıbrıslı Kamil Paşa…