Fotoğraf Sanatımızda Genç bir yetenek: BURÇİN AYBARS

Ülkemizde “Fotoğraf Sanatı” diğer sanat dalları gibi talepsiz bir dal; yani, hiçbir ilginin odağına girmemiş bir olay… Koleksiyonu yapılmıyor, müzesi yok, kütüphanesi yok… ama, yine de bu alanda tüm benliğiyle gerçek bir sanat ya

 

Ülkemizde “Fotoğraf Sanatı” diğer sanat dalları gibi talepsiz bir dal; yani, hiçbir ilginin odağına girmemiş bir olay…

Koleksiyonu yapılmıyor, müzesi yok, kütüphanesi yok… ama, yine de bu alanda tüm benliğiyle gerçek bir sanat yaratmaya çalışan “genç fotoğraf sanatçılarımız” bize umut veriyor.

İşte, bunlardan biri de Burçin Aybars. Burçin, bizim sayfacılarımızdan biri ve işinde gerçekten de çok başarılı…

Onu yeni yeni keşfediyorum.

Güçlü fotoğrafik yorumlarını da…

Onun ve benim yoğun işlerimiz arasında, çok istediğim röportajı yapabildik sonunda; çünkü ve nihayet geçtiğimiz haftalarda “Narnia Yaz Portreleri” isimli, gerçekten de çok başarılı bir sergi açmış çok da yoğun bir ilgi görmüş… Bu konuda, onunla – kısa da olsa – bir röportaj kaçınılmaz olmuştu…

 

GÜÇLÜ FOTOĞRAFİK YORUMLAR…

… Sevgili Burçin, başarılı bir fotoğraf, bir öykü ya da roman kadar zengin içerik ile yüklü olabilir. Peki, nedir sence fotoğraf!

-          Fotoğraf benim için andır. Çok kısa süreli fakat yaşattığı duyguları dünyalara sığdıramayacak kadar büyük bir andır. Müzik de benim için aynı duyguları ifade ediyor. Müzik sadece ruhun gıdası değil aynı zamanda ruhun ta kendisidir. Bu ruhu yaratanlar da tüm müzisyenler ve bestecilerdir.

Müziği sadece pasif olarak dinleyen insanların aldığı hazdan öte müzisyenlerin duyguları, müzikleriyle birlikte o ruhu yaşamaları başka hiç kimse tarafından anlaşılamaz. Müzikte kendinden geçen bir müzisyen kendi cennetini yaşamaktadır.”

… Serginin ruhu çıktı meydana böylece… Bir tür, “Müzikle – fotoğrafın dansı” yani…

-          Ben, “Narnia Yaz Portreleri” isimli fotoğraf sergimde, bunları anlatmaya çalıştım. Bir müzik aşığı olarak müziğe ve müzisyenlere olan sonsuz saygımla onların neler hissettiği, yaptıkları işin onları nerelere götürdüğünü ve müziğin kulakta ve benliğimizde neler hissettirdiğini görsel olarak yaratmaya çalıştım…

“Narnia Yaz Portreleri”nde müziğin sessiz halini yaratmaya çalıştım. Müziği kulaklarımız olmadan da bize yaşatabilmesini hedefledim.

Bu konuda mekan işletmecisi sevgili Çağrı Çerkez bana çok destek oldu. Projeyi yaz boyunca birlikte inşa ettik. Sonuç olarak beklediğimizin üzerinde sanatın her kesiminden çok güzel tepkiler aldık.

 

HAYLİ UMUT VERİCİ…

Evet, gerçekten de öyle.

Burçin,  önce düşünce yapısını oluşturmuş ve bu yapıyı yansıtacak sembolleri fotoğraflamış ve sonuçta, çok başarılı bir sergi açmış…

Biliyorsunuz, temel iletişim aracımız sözcüklerdir; ancak, birçok şeyi sözcüklere sığdıramıyoruz; ama, fotoğraf insana bu şansı veriyor…

Fotoğraf aracılığıyla, bildik görüntüler içerisinden sözcüklerle ifade edemediğimiz onca şeyi yakalama şansı elde edebiliriz.

Burçin, bu şansını çok iyi değerlendiriyor… Bu konuda, hayli de umut verici…

Meslekle – Sanatın kesiştiği bir yerde duruyor Burçin… Yani, onca tanıklığın yaşandığı bir noktada… Ve, ne kadar güzel ki o, sanatıyla, mesleğinin dışına çıkmayı zorluyor…

Ona, üstün başarılar dilerim… ki, azmi ve sevgisiyle bunu başaracağına eminim…

 

 

 


PERDELER KAPANIYOR

 

Bu bir isyandır, kesmeyin sesimi dinleyin

Yasaklarla beslenmiş evcil kuşlarımın

Yaralı kanatlarında…

 

Ben bu kentte doğmadım… Lefkoşa kentinde

Ama hep sevdim, yağmalatmadım

Vurmadım kuşlarını, vurdurtmadım…

Hep köylülüğümle utangaç, hep başım yerde

Çocukluğum, genç kızlığım yasaklı

Göz yaşartıcı bombalı, pankartlı

Hep sömürgenlerce yaralı…

 

Sarayönü, Dikilitaş, Girne Kapısı

Uzun yol, Magic Palace sineması

Tımarhane tepesi, miskinler çiftliği, Yeşil Hat

Bir türlü tamamlayıp, duvara asamadığım

Anılar…

 

Ve yıllardır aynı sözler: “Vatan için

Bu topraklar için, Milli Dava için”

Kimimiz öldük kimimiz yaşayıp gördük

Savaşta ölmüyor savaş kararı verenler…

 

Bu Akdeniz deli deniz, zırdeli deniz…

Maviliği hep başıma vuran…

Sevgilime saçlarımı mavice taratmayan…

 

Yıllardır, hayatın kupkuru göğüsleri emziriyor bizi

Gündem ise, ölümün son senfonisi…

 

Hiç olamadık

Kendi sahnelerimizde oynanan oyunların

Başrollerinde…

Şimdi artık, perdeler kapanıyor

Yavaş yavaş üzerimize…

Figüranlık bile çok görülüyor bize…

 

Kim bilir, ne zaman kılınacak

Cenaze namazımız…

Ve kimlerce…

 

                                     Neriman CAHİT

 

 

 


PARANTEZ

 

Her şeye karşın hala, “en kutsal varlık insandır” diyebilen… Sevebilen, bölüşebilen… Sazla, Sözle, yazıyla direnebilen… Ve, ısrarla inat eden varsa…

UMUT VAR DEMEKTİR…

 

 

 

 

 

 

 

 

Arşiv Haberleri