“Filmdeki o bebek, bu kızdır haaa...”

Sevgül Uludağ

“Süt Babam” başlıklı belgesel film, geçtiğimiz günlerde Tseri’de ve Mağusa’da gösterildi ve izleyiciler hem bu filmden etkilendiler, hem de filmin kahramanlarıyla bir araya geldiler...

Tseri’deki film gösteriminden sonra filmin kahramanı Birgül Kılıç Yıldırım’ın yanına giden Kıbrıslırumlar, “Filmdeki o bebek, bu kızdır haaa...” diyerek, Birgül’e sarıldılar, duygularını ifade etmeye çalıştılar...

“Süt Babam” belgesel filminin yapımcısı Cemal Yıldırım, 1974’te çatışmalar ve savaş devam ederken Birgül bebek için gerekli sütü bulup getiren Andreas Efstatiu, yıllar sonra kendisine süt getiren o Kıbrıslırum askeri aramaya girişen Birgül Kılıç Yıldırım, babası Mehmet Kılıç, Tseri’deki film gösteriminde izleyicilerle buluştular ve onların sorularını yanıtladılar, onların duygularını ifade edişlerini izlediler...

“DOSTLUĞU VE BARIŞI HİSSETTİK...”

Cemal Yıldırım, 24 Ocak 2024’te sosyal medya sayfasında yaptığı paylaşımda şöyle diyordu:

“Dün akşam Tseri Belediyesi'nin davetlisi olarak, Tseri İlkokulu salonunda, Süt Babam filmimizi gösterdik.

Geceye katılan Tserililer ile kucaklaştık... Kıbrısı kokladık,  dostluğu ve barışı hissettik. Organizasyonda emeği geçen Georgia Kalogiru’ya ve ailesine, bizi kusursuz misafirperliği ile ağırlayan Tseri Belediye başkanı Stavros Michael'e ve geceye katılan Tserililere sonsuz teşekkürler...”

BİRGÜL KILIÇ YILDIRIM’IN DUYGULARI...

Filmin kahramanı bebek Birgül Kılıç Yıldırım’dan Tseri’de neler hissettiğini sayfamız için kaleme almasını istedik. Birgül Kılıç Yıldırım şöyle yazdı bize:

“Tseri’ye daha önce hiç gitmemiştim. Süt Babam ile güneyde, bugüne kadar pek çok yerde gösterim yaptık. Yeroşibu, Baf, Limasol, Oroklini, Dali, Aradip, Lefkoşa. Hepsi ayrı bir heyecan ayrı bir deneyimdi bizim için. Ama bu sefer içimde farklı bir his vardı. Çünkü ilk kez bu derece kapsamlı bir devlet okulunda, ilkokulda gösterim yapacaktık. Öğretmen olmamın verdiği bir heyecandı sanırım bu durum. Gösterim, Tseri Belediyesi tarafından organize edilmişti. Eşim Cemal, trafiğe takılmayalım diye biraz erken yola çıkmamızı istediği için, haliyle Tseri’ye biraz erken gittik. Gittik gitmesine de organizasyon komitesinden ortada kimse yoktu. Ve saat 18:00’e yaklaşmış olmasına rağmen okul hala daha açık ve bazı sınıflarda ders vardı. Ancak bunlar ilkokul çocuklarına yönelik değil daha çok yetişkinlere özel kurslardı. Daha sonra öğrendiğimize göre bu kurslardan biri de Türkçe kursuymuş.

Çok düzenli ve modern bir okuldu Tseri’deki ilkokul binası. Bir süre sonra organizasyondan sorumlu Georgia geldi. Bizi karşıladı. Babası Belediye başkan yardımcısı olan Georgia, aynı zamanda Süt Babam’da yer alan Pambos’un da yeğenidir. Zaten bu gösterimin planlanmasında Pambos’un katkısı da var.

İlk başlarda salon boştu ve gösteri saati yaklaşmış olmasına rağmen gelen giden bir iki kişiydi. Acaba kimse gelmeyecek mi diye endişeye kapılmıştık. Fakat bir süre sonra Tserililer salonu doldurmaya başladı ve salonda ayrılan tüm sandalyeler doldu. Genç - yaşlı herkes oradaydı. O kadar sıcakkanlı ve canayakındılar ki, benimle tanışmak ve elimi sıkmak, sarılmak için güler yüzleriyle üzerime gelmeleri beni çok duygulandırdı. En çok merak ettikleri şey, “Süt Babam’da o bebek sen misin?” sorusunun cevabıydı. Güneyde yaptığımız gösterimlerde zaten hep bu soru ile karşı karşıya kalıyorum ve aslında bu beni mutlu da ediyor. Çünkü insanlara ulaşabildiğimin bir göstergesidir bu durum diye düşünmekteyim. İnsanların ilgisi ve cana yakınlığı Tseri’de de muhteşemdi. Derken Belediye Başkanı Stavros Michael, geceyi açan bir konuşma yaptı ve konuşmasında bol bol bizi övdü. Özellikle süt babam Antreas adeta bir kahraman olarak lanse ediliyor bu gösterimlerde ve bu hem onu, hem de bizleri oldukça mutlu ediyor. Antreas ve Pambos, sağlam iki dost. Askerlik arkadaşı. Bu gösterimlerde artık ilk başlardaki çekingen halleri de gitmiş gibi duruyor. O kadar mutlu oluyorum ki babamı da onlarla birlikte yanyana görmekten anlatamam. Kıbrıs’ta barış dostluk ve yeniden birleşme için sanki görev almışlar ve bunu yerine getirmek adına çalışıyorlar havasında, her sorulan soruya cevap vermek için uğraşıyorlar. Derken film başladı. Salondan çıt çıkmıyor. 100-120 kadar Tserili, pür dikkat filmi seyrediyorlar. Ben ve eşim Cemal, filmi en az 50 kez izlediğimiz için, filmden çok insanların filmi izlerkenki hallerine odaklanıyoruz. Salonda çıt yok. 75 dakika boyunca pürdikkat seyrediyorlar. Filmin, duygusal bölümlerinin olduğu sahnelerde ise salondan için için ağlama seslerini duymamak imkansız. Hoş, biz de en az 50 kez seyretmemize rağmen bazı sahnelerde gözlerimizin buğulanmasına, boğazımızın düğümlenmesine engel olamıyoruz birtürlü. Neden ağlıyor bu insanlar, ne buluyorlar bu filmde? Üstelik film Türkçe ve Rumca altyazılı. Yani duygusal bir akış yakalamak biraz teknik olarak zor. Ama ağlıyorlar... Hem de bazıları hüngür hüngür ağlıyor. Film bitince bir alkış kopuyor ve bir sessizlik… İnsanlar hüzünlü... İnsanlar ağlamaklı... Ne diyeceğini bilememek bu olsa gerek diye düşünüyorum. Herkes bize bakıyor, gülümsüyor gözleri ile adeta bizleri okşuyorlar… Ve o an herkesi tek tek kucaklamak geçiyor içimden. Kıbrıs’ta barış için... Kıbrıs’ta dostluk için... Kıbrıs’ta yeniden birleşmek için hepsini tek tek kucaklamak istiyorum. Zaten öyle de oluyor. Yanımıza akın edenler, benimle foto çekmek isteyenler, kendisinin de benim hikayeme benzeyen hikayesi olduğunu ve bunu anlatmak isteyenler. Belediye başkanı bizi sahneye davet ediyor. Bir heyecan da o... Herkesin “ama filmdeki o bebek bu kızdır haa” dediğini hissedebiliyorum. Salonda tam bir dostluk rüzgarı esiyor film bittikten sonra. Ve biz, bu görevin de üstesinden hakkıyla geldiğimizi idrak ederek salondan çıkıyoruz. Evet sanki bir görev aldık ve onu yerine getiriyoruz hissi kaplamaya başladı son zamanlarda benliğimi. Her gösterimde bunu hissetmeye başladım. Böyle hissettiğim için de mutluyum. Belediye başkanı Stavros, bizi Tseri’de çok güzel bir tavernada ağırlıyor. Misafirperverliklerine buradan teşekkürü bir borç bilirim. Kısacası Tseri’de herşey çok ama çok güzeldi. Teşekkürler Tserililer...”

MAĞUSA’DA DA GÖSTERİLDİ...

Film yönetmeni, Birgül Kılıç Yıldırım’ın değerli eşi Cemal Yıldırım’ın yönettiği “Süt Babam” belgesel filmi, Mağusa’da Bandabuliya Film Günleri kapsamında 26 Ocak 2024 Cuma akşamı Mağusa Bandabuliyası’nda gösterildi.

Cemal Yıldırım, sosyal medya paylaşımında bu konuda şöyle yazdı:

“Dün akşam, Mağusa Belediyesi’nin davetiyle, Bandabuliya’da Süt Babam belgesel filmimizi gösterdik. Davet için sevgili Hüseyin Bahça’ya, geceye katılarak bizleri destekleyen belediye başkanı Sayın Süleyman Uluçay’a ve o soğuk akşamda salona gelen izleyicilerimize teşekkürler...”

Bu önemli belgesel filmin adamızın her yanında gösterilmesini diliyoruz biz de ve bu önemli barış ve yeniden yakınlaşma görevini üstlenen Birgül Kılıç Yıldırım’ı, Cemal Yıldırım’ı, Birgül’ün sevgili babası Mehmet Kılıç’ı, Birgül’ün “Süt Babam” diye hitap ettiği Antreas Efstatiu’yu ve o günlerde yanında bulunan arkadaşı Pambos’u yürekten kutluyoruz...

Tseri'de filmin kahramanları bir arada...

Mağusa'daki etkinlikte Cemal Yıldırım ve Birgül Kılıç Yıldırım...