Şiir Otobüsü, ilk kez 2 yıl önce Fikret Demirağ’ın Lefkesi’ne doğru yol almıştı... Sonra Haşmet Gürkan’ın Lefkoşa’sına... Pembe Marmara’nın Lefkoşa’sına, Abdi İpekçi Sokağı’na... Taner Baybars’ın Vasilya’sına... Osman Türkay’ın Gazafana’sına... Kaya Çanca’nın Abahor’una ve Adnan Bozkırlı’nın Çatoz’una uğradı...
25 Kasım, Pazar günü Şiir Otobüsü Fikret Demirağ’ın 2. ölüm yılında anmak üzere KT. Sanatçı ve Yazarlar Birliği tarafından düzenlenen etkinlikler kapsamında şairin doğum yeri olan ve çocukluğunu geçirdiği Lefke’yi ziyaret etti yeniden.
Şiir Otobüsü’nün yolcuları: Neşe Yaşın, Tamer Öncül, Nahide Marlen, Hüseyin Özinal, Maria, Yoda, Gür Genç, Ergenç Korkmazel, Oya Akın, Düşlem ve Edim’di. Ayrıca Fikret Demirağ’ın eşi sevgili Emine hanım, oğlu (Ahmet) ve gelini (Nur) da bizimleydi.
Son geldiğimizde Şair’in doğum ayı olan Ocak ayıydı, yağmurluydu. Bugünse günlük güneşlik.
Lefke’ye vardığımızda Lefke Belediyesi meclis üyeleri karşıladı bizi, hep birlikte günün ilk etkinliğinin gerçekleşeceği Lefke Çevre ve Tanıtma Derneği binasına yürüdük. Konuşmalar yapıldı ve orada, yaşam koçluğu üzerine atölye çalışması yapmak için bekleyen bir grupla birlikte Fikret Demirağ’ın fotoğrafları ve video kaydı eşliğinde sesinden şiirlerini dinledik.
Ardından kahveye adını veren ama yerinde yeller esen asmasız Asmalı Kahve’ye oturduk geçen seferki gibi, kahvelerimizi içtik.
Sonra okula giden ve sağında solunda portakal bahçeleri bulunan, Fikret Demirağ’ın şiirine yakışan güzelim ‘Şair Fikret Demirağ Caddesi’nden geçerek şairin doğduğu eve gittik. Doğduğu, büyüdüğü ev yerinde yoktu ama mahalle, ağaçlar, tepeler, manzara aynıydı.
Geçen yılki gibi, bahçeyi gezdik. Hurma, portakal ve zeytin ağaçları yerli yerindeydi. Şiir Otobüsü yolcuları, portakal, yusufçuk, incir ve mersin ağaçlarından meyveler koparıp yedi.
Bahçesinde Maria, Neşe Yaşın ve Oya Akın Yunanca ve Türkçe olarak Fikret Demirağ’ın Lefke için yazdığı şiirlerinden okudular. Maria, duygulanıp ağladı şiir okurken.
Evin yeni sahiplerinin geçen yıl evinin üzerine asacaklarına söz verdikleri ‘Şair Fikret Demirağ bu evde doğdu’ yazılı pirinç levhayı görmedik ama...
Ordan Soli Harabeleri’ni ziyaret ettik. Rehberimiz sevgili Hasan Karlıtaş bize Soli’nin tarihçesini – bazilikayı, mozaikleri, mezarları, burada bulunan Afrodit
Tabii bu arada bütün bunlar olurken karnımız acıktı. Bu nedenle, Fikret Demirağ’ın ortaokulu bitirdikten sonra ayrıldığı, şiirlerinde “çocukluğumun kasabası” dediği Lefke’yi arkamızda bırakıp, Gemikonağı’ndaki (Xeros) Aspava restoranına gittik.
Tamer öncül yanında Fikret Demirağ’a yer ayırdı masada, ona da bir bardak rakı döktü.
Havanın kararmaya başlamasına rağmen, dönüşte Hüseyin Özinal’ın önerisi üzerine bir durak yaptık Argonya’ya da... Kabak bittası, börek çörek yedik, çay, kahve içtik.
Anılarla dolu, anlamlı, güzel bir gündü. Fikret Demirağ’ı 2. yılında özlemle andık...
Madem ki konumuz/konuğumuz şair ve Lefke’de geçen çocukluğu, bu yazıyı da bir şiirle bitirmek uygun olacak.
Lefke’ye Şarkı
Şimdi çocukluğumun kasabasında
hala havalarda döne döne süzülerek
iniyor mu hurmalara telli kargalar
Hala var mı çocukluğumu anımsayan
havalarda döne döne süzülerek
hurmalara inen o telli kargalardan
Çocukluğumu bıraktığın o kasabada
çocuk yüzümü ve çocuk sesimi benim
anımsayan uzak bir yüz aldı mı
Susmuş maden borusu, kapanmış ocaklar
tozlanmış ağaçlar, evler, anılar
artık taşlaşan dünyaya bir ağıt mı
İlk sevgilimin yüzü, babamın yüzü
artık neyi simgeliyorlar bu taş dünyada
neyi simgeliyor çocukluğum o kasabada
* Fotoğraflar için sevgili Ergenç Korkmazel’e teşekkürler..!