Federal Kıbrıs Yolunda Son Viraj

Niyazi Kızılyürek

Mont Pelerin’da yapılan Kıbrıs müzakerelerinde taraflar son durak olan beşli/çoklu zirvenin önünü açmak için büyük gayret sarf ettiler. Sadece gayret sarf etmediler, epeyce de yol kat ettiler. Bütün konulara değinilen görüşmelerde müzakere masasının baş konusu toprak ayarlamasıydı. Zaten konu ağırlıkla toprak olduğu için, Türk tarafının isteği üzerine yurt dışına gidilmişti.

Fakat toprak konusu elbette sadece toprak konusu değildir. Kıbrıs Rum tarafının toprak başlığını mülkiyet başlığı ile, Türk tarafının da garantiler/güvenlik başlığı ile endeksleyerek konuşma eğilimi içinde olduğu biliniyordu. Açıkçası, taraflar ellerindeki kozları en iyi şekilde değerlendirmek istiyorlardı. Nitekim Mont Pelerin’da da öyle yaptılar.

Türk tarafının eli toprak ve garantiler konusunda güçlü. Kıbrıs Rum tarafının garantiler konusundaki hassasiyetini bildiği için garantilerde yapılacak olası açılımı toprak ayarlamasında kendi lehine kullanmak istiyordu. Cumhurbaşkanı Erdoğan bunu zaten açıkça dile getirmişti. Hüseyin Özgürgün ile arabada yaptığı beş dakikalık görüşmede şöyle demişti Sayın Erdoğan: “Ben 2008'de geldiğimde “Güzelyurt asla verilemez” demiştim hem de Güzelyurt'ta söylemiştim. O günden sonra fikirlerimizde bir değişiklik olmadı. Garanti anlaşmalarına asla dokundurmam ama eğer bu dediğimiz harita toprak konularında Rumlar uzlaşı sergiler ve sonuç olarak hepsi tamam olursa o zaman Yunanistan ile oturup beşli konferansta konuşulabilir ama ondan öncesinde bunun asla imkanı yok.” (Kıbrıs Postası, 10 Kasım 2016)

Açıkçası, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kıbrıslı Rumlar Kıbrıslı Türklere kalacak toprak oranında esneklik gösterirlerse, Türkiye’nin de garantiler konusunda esneklik gösterebileceğini ifade ediyordu.
Haber kaynakları Mont Pelerin’da yapılan toprak pazarlığında önemli ilerlemelerin yaşandığını ifade ediyor. Mustafa Akıncı’nın son anda yaptığı hamle ile Türk tarafının %30’un altına inmeyi kabul ettiği söyleniyor.
Omorfo konusunun ne olacağını şimdilik bilmiyoruz ama çare yok değil. Omorfo federal bir kantona dönüştürülebilir veya mülkiyet rejiminin Omorfo’ya da uygulayarak pek çok Kıbrıslı Türk’ün bölgede yaşamaya devam etmesi sağlanabilir. Karpaz’ın federal veya özel statülü bölge olması halinde de toprak konusu tamamıyla halledilmiş olabilir. O zaman Türk tarafı “Omorfo’yu almadık ama vermedik de” diyebilir. Tıpkı bir zamanlar Menderes’in “Kıbrıs’ı almadık ama vermedik de” dediği gibi. Ne olursa olsun, toprak konusunda önemli ilerlemelerin sağlandığı kesin gibidir. Bütün müzakere süreci boyunca Kıbrıs Rum tarafı dönüşümlü başkanlık kozunu sıkı sıkı tutuyor ve sıkı pazarlık konusu yapıyordu. Anastasiadis’in toprak ve garantiler konularında taleplerinin belli oranda karşılanması halinde, 4 yıl Rum, 2 yıl Türk’ün başkanlık yapmasını kabul etme eğilimi içinde olduğu gelen bilgiler arasında yer alıyor.

Garantilere gelince. Geçiş süresi boyunca uluslararası bir gücün adaya konuşlanmasına paralel olarak adada bir miktar Türk askeri kalabilir. Buna karşılık Garanti Antlaşmasına son verilip Federal Kıbrıs Cumhuriyeti ile Türkiye ve Yunanistan arasında bir tür ittifak anlaşması imzalanabilir. Bu yönde duyumlar var.
Öyle anlaşılıyor ki, taraflar kozlarını masaya yatırdılar ve toprak, dönüşümlü başkanlık ve garantiler konularında kozlarını paylaşıp yakınlaştılar. Eğer kozlarını fazla “cimri” kullanmaz ve pazarlık pozisyonlarını çözümü engelleyecek noktaya kadar sürdürmezlerse, çok yakında anlaşma menziline girebilirler. Aslında girmiş oldukları daha şimdiden söylenebilir. 20 Kasım’da Cenevre’de yapılacak görüşmelerde beşli/çoklu konferansın önünün açılacağına kesin gözüyle bakılıyor.

Akıncı-Erdoğan ikilisinin çözüme birlikte yönelmesi Kıbrıs Türk tarafında çözüm karşıtı güçlere fazla bir manevra alanı bırakmıyor. Fakat Anastasiadis zor bir kamuoyunu yönetmek zorundadır. Mont Pelerin’dan biraz süre isteyerek ayrılması bu yönde atılmış taktik bir hamle olarak okunmalıdır.

Bir taktik ustası olduğu bilinen Anastasiadis, Federal Kıbrıs yolunda son viraja yaklaşırken bazı manevralar yapmaya çalışacaktır. Yunanistan başbakanı Çipras’ın yanı sıra, Yunanistan ana muhalefet lideri Mitsotakis’in tam desteğini arayacaktır. Bu desteği alacağına kesin gözüyle bakabiliriz. Fakat güvenilir kaynaklar, Yunan dışişleri bakanı Kotsias’ın garantiler/güvenlik başlığında zorluk çıkardığını söylüyorlar. Bu durumda, Çipras hükümeti ve Siriza içinde bazı sorunlar yaşanabilir.

Anastasiadis, önümüzdeki günlerde siyasi parti başkanlarını bilgilendirecek ve tabii AKEL ve DİSİ dışındaki bütün partilerden büyük tepki alacak. Buna karşılık, son viraja doğru yol alırken, AKEL’in ve DİSİ’nin etkin desteği ve çözüm yansılı sivil toplum kuruluşlarının hareketlenmesiyle kamuoyunda Federal Kıbrıs’tan yana olumlu bir hava esmesini sağlamaya çalışacak.

Evet, Federal Kıbrıs yolunda son viraja girmek üzereyiz. Şu an itibarıyla bütün göstergeler geri dönüşün mümkün olmadığını göstermektedir. Virajda bir kaza olmazsa, yıl sonuna kadar anlaşma metni hazır olabilir.