FAŞİZMİN AYAK SESLERİ…

Kutlay Erk

Talat’ın Limasol’daki konferansını basan Kıbrıslı Rum faşist örgüt ELAM’ın bu eylemi onların ilk kalkışması değildir. Geçmişte gerek Kıbrıslı Türkler, gerekse Güney’deki diğer yabancılar için de benzeri ırkçı eylemler yapmıştı.

Güney’deki yönetimin şimdiye değin etkili bir önlem alamaması nedeniyle bu faşist örgüt cüretini artırmakta ve Talat’ın konferans vereceği salona da saldırı düzenlemekte tereddüt etmemektedir. Kıbrıs’ın çağdaş tarihinde faşist örgütlenme Kıbrıslı Rumlar arasında hep olmuş ve bu örgütler Kıbrıs’ın kaderini etkileyecek eylem ve girişimlerde bulunmuştur. Kıbrıs adasının insanlarının son altmış yılda yaşadıkları acıların ve dramların sorumlusu, Kıbrıslı Rumların ve Türklerin milliyetçi ve şöven ve faşist örgütler ve onların kalkışmalarıdır.      

Kıbrıs’ta önce Kıbrıslı Rumlarda, daha sonraları da Kıbrıslı Türklerde ilerici insanlarının örgütlenmeleri de oldu. Ancak, her iki tarafın ilericilerinin işbirliği, enternasyonalist ideolojilerine rağmen etkili ve entegre olamadı. Her iki tarafın ilericileri de, adaya hakim olan milliyetçi, şöven ve faşist unsurların yarattığı konjektürlere yenik düştü. Birbirine ötekileştirilmiş iki halk ve birbiri ile eylem birliğine ve enternasyonalist dayanışmaya girememiş iki ilerici örgütlenme ve yapılanma… Hakimiyet faşistlerde kaldı… Kıbrıs’ın son altmış yılı bu nedenlerle karanlık ve kanlı bir tarih oldu.

1974 olaylarının acı yenilgisinden sorumlu tutulan Kıbrıslı Rum faşist örgütlenmeler ve unsurlar, kendi halklarında itibar kaybettikleri için geriledi ve sindi. İlericiler zemin kazandı ama “NATO’nun dört ordusu Kıbrıs’ta” diyerek çekingenlik gösterdi, edilgen oldu ve konjenktürü kendi lehine kullanıp ilerlemekte tutuk kaldı. Dolayısıyla, faşist örgütlenmeler, kendilerine karşı olan tepkilerin örgütsüz ve yapılanamamış olması nedeniyle kuluçkada kaldı. Son zamanlarda Güney Kıbrıs’ta yaşanan ekonomik sorunlar, kuluçkanın ısısını artırdı ve faşist örgütlenmeler kabuğundan gün ışığına çıktı.

Kuzey’de ise ilericiler kendi yağı ile kendi ciğerini kavurdu; kah ilerledi, kah geriledi ama hiç sinmedi, faşizmin yarattığı konjektürlere yenik düşmeden kendi siyasi kavgasını sürdürdü. Şimdilerde ilericiler dağınık olsa bile, kendi ararlarındaki dayanışma ruhunda soğukluklar olsa bile, faşizme geçit  vermeyecek, faşist saldırılara karşı stratejik hata yapmayacak erdeme sahiptir.

ELAM örgütü ilk bakışta Kıbrıslı Rumların ve özellikle ilericilerin sorunu gibi görünebilir, ancak tüm ada halklarının sorunudur. ELAM’ın saldırıları geçmişte Hristofias’a, bugün Talat’a oldu; yarın kime olacağı bilinmez… Belli oldu ki Güney’in rejimi ELAM’ın korumasıdır; yaptıkları eylemlerde suç işlemelerine rağmen, onlar için sadece göstermelik işlemler yapılmakta,  her şey toplumsal hafızanın unutkanlığına terk edilmektedir.

Talat’a karşı yaptıkları son eylem, faşist örgütün ayak seslerinin yükselmesidir. Bunun muhatabı sadece Kıbrıslı Türkler veya sadece Kıbrıslı Rumlar değildir, genelde tüm Kıbrıslılar, özelde de tüm Kıbrıslı Türk ve Rum ilericilerdir. Güney yönetiminin bu örgüte karşı alacağı önlemlerin gene sözde kalma olasılığı yüksektir. Dolayısıyla, Kıbrıs adasının tüm ilerici güçlerin hem ELAM örgütüne, hem de ona destek çıkan rejim unsurlarına karşı ortak eylem yapması kaçınılmazdır. Faşizmin geriletilmesi ancak böylesine dayanışma ile olasıdır.

Geçen hafta bu köşede, “Bu Defa Başka Olacak” başlığı ile Kıbrıs sorunu görüşme sürecinin olumlu sürdürülmesi ve sonuç alıcı olması için ve Kıbrıslı Türklerin ve Kıbrıslı Rumların ortak geleceklerini ortaklaşa kurmaları için birlikte çalışmaları gerektiği konusu yorumlanmıştı. ELAM’ın son eylemi bu ihtiyacı doğrulayacak niteliktedir. Bu defa adanın iki tarafının faşistlerinin barış sürecini ters yüz etmesine Kıbrıs’ın tüm ilericileri birlikte engel olmalıdır.

Artık ne sloganlarla konuşmak, ne de satır başları kadar düşünmek yetmiyor. Faşizmin ayak sesinden korkan yok ama korkutmalarına zemin bırakmak da olmamalı… Faşizmin ayak sesinden korkan yok ama bu ayak seslerini ısrarla duymak istemeyenleri de, duyup da önlem almakta tutuk kalanları da faşistlerden ayrı düşünmemeli…

Kıbrıslı Türk ve Rum ilericiler, safları sıklaştırmak gerek…