Ey AYNA !

Cenk Mutluyakalı

Çok ikiyüzlüyüz çok...
Mesela nice yazar, kanaat önderi medyada 'akıl satar' durur, işçi örgütsüz de, bayram memura, müşavire, işverene kaldı diye...
Ama bir teki, bu kadar duyarlı olduğu halde neden 'kendi mekanına' sendika sokmadığının izahını yapamaz...
Neden ‘örgütlenmenin’ önünü açmadığını anlatmaz...
Eğer bu yönde 'siyasetiçiyi' eleştir desen, milyon kelime kurar peş peşe; tek tek yaşamına göz gezdir her birinin, göremezsiniz ilkenin, adaletin, açıklığın zerresini bile...

***

- Ne oldu gazete yayınlanmadı mı bugün, diye telefonlar susmuyor...
1 Mayıs'tı, çalışmadık!
- Uuuuu!
Hani de ayıptı, "İşçi Bayramı"nda çalışmak, çalıştırmak insanları..
- O başka...
Hep öyle...
"Partizanlık" ayıp da eğer "kendimiz" içinse yanıtı hazır, "O başka."
O başka, bu başka, “bizimkisi” bambaşka diyarı, ne de olsa…
Anımsayınız, "marketlerin" belirli saatlerde ve en azından haftanın bir günü kapatılması kararı çıkmıştı da nasıl kıyamet kopmuştu.
Öyle ya orada çalışanlar insan değil sonuçta (!)
Ama mesela aynı çalışma saatlerini "kamu" için koysanız masaya, yıkılır memleketin yarısı...
Niye?
Çünkü ‘örgütlülük’ güçtür...
Ve bu ülkede, kamu dışındaki örgütlenme gelişmediği sürece, oturmayacaktır taşlar yerli yerine...
Onun içindir ki, sigortalının ‘fonu’na elini atıyor devlet, işçinin parasını, kendi çiftliği gibi har vurup harman savuruyor.

***

30 Nisan'da yapsak alış-verişimizi mesela olmaz mı?
Ve 1 Mayıs'ta böylece, bir 100 kişi daha dinlenebilse...
"Kınasak" 1 Mayıs günü iş yerini açanları...
Yok canım, ne gerek var, onların işi...
"Laf"a gelince bir kamyon, "öz"e gelince, bencillik suyunda yıkan...
“Mis” gibi salın sokağa sonra…
Çok yüzlüyüz çok, kendimize güzel, başkalarına çirkin olabildiğince...
Ey ayna "sıkıyorsa" gerçeği söyle (!)