"ESKİŞEHİR'İN TRAMVAY HİKAYESİ”

Onur Olguner

ESKİŞEHİR NOTLARI 3

 İki hafta önce Eskişehir Belediyesi'ne yaptığımız teknik gezide pek çok sunum izledik. Bunların arasında beni en fazla heyecanlandıran ESTRAM sunumu oldu. Heyecanlanmıştım çünkü yıllardır bir avuç insan olarak Lefkoşa’nın çalışır bir tramvay sistemine sahip olması gerektiğini savunuyoruz. Ve tramvay sistemini başarıyla hayata geçirmiş Eskişehir Belediyesinden bunu nasıl başardığını dinleyecektik.

Eskişehir bizlerle benzer süreçlerden geçmişti. Lefkoşa’dan farklı olarak Eskişehir’in elinde geri ödemesi olmayan AB, UNDP ve TC Yardım Heyeti fonları yoktu. O yüzden tramvayını AB Kalkınma Bankası'ndan borçlanarak hayata geçirmişti. Bu sunum sayesinde projelendirmenin nasıl yapıldığını, sürecin nasıl ilerlediğini ve ne gibi zorluklarla karşılaşıldığını öğrenmek istiyor ve Lefkoşa için kıssadan hisseler çıkartmayı umuyordum.

ESTRAM Eskişehir’in hafif raylı ulaşım sisteminin adı. Porsuk Çayı projesinde olduğu gibi, 1999 yılında uygulama projesi için çalışmalar başlatılmış, hazırlanan proje sayesinde Avrupa Birliği Kalkınma Bankası'ndan 2002 yılında kredisi onaylanmıştı.

İlginçtir ki Eskişehir’in tramvayı, bizlerin yıllardır Lefkoşa’da savunduğu güzergah ile benzer bir şekilde çalışıyor. Hafif raylı sistem otogardan başlıyor, iki üniversiteyi, ticari aksları  ve devlet hastanesini birbirine bağlıyor. Bizdeki Lokmacı Sınır Kapısı, onların otogarlarıydı ve üniversiteler onlar için de öncelikli durak noktalarıydı.

Lefkoşa’daki sistemde bizim düşünemediğimiz tek bağlantı noktası ise hastaneydi. Özellikle sunum sonrası sorduğumuz sorularda, hafif raylı sistemlerin başarısının doğru güzergahı belirlemekle garantileneceğini öğrendik. Ciddi bir çalışma yapılmalı, sayımlar ve kullanım güzergahları incelenerek sistem tasarlanmalıydı.

ESTRAM sisteminin projelendirilmesinde de böyle oldu. Tramvay konusunda uzman bir şirket Eskişehir’e gelmiş, güzergah paydaşlar ile birlikte çalışılmış ve 3 yıl sonra kalkınma bankasından krediyi alacak bir uygulama projesi ortaya çıkmıştı.

Eskişehir’in yolları bizim gibi dar olduğundan, buradaki hafif raylı sistem diğer ülkelerden biraz daha farklı kurgulandı. Rayların arası 1.43 metreden 1 metreye indirilerek manevra kabiliyeti artırıldı. Bunun yanında yol genişliği yeterli olmayan bazı bölgelerde tramvay tek yönde gidiyor ve döngü sistemi ile çalışıyordu.

İlk etap olan 16 kilometrelik inşaata 2004 yılında başlandı. Bu sürede Lefkoşa’da olduğu gibi, Eskişehir’de de hafif raylı toplu taşıma sistemlerine karşı olan insanlar vardı. Bu sistemin Eskişehir’e uygun olmadığını ve çalışmayacağını söylediler.

Ve projenin ilk kazması vurulduğunda “Eskişehir’de Tramvay Olmaz” sloganıyla bir dernek kurdular. Sanıyorum bugün hafif raylı toplu taşıma sistemi Eskişehir’in belkemiği haline gelmişken, bu dernek artık aktif değildir.

  Sunumda özellikle ilgilimizi çeken bir diğer nokta ise şehrin öğrenci sayısı olmuştu. Eskişehir’in üniversiteli öğrenci sayısının 80 bin olduğu söylenmiş ve bu da bizleri çok şaşırtmıştı. Bu rakam nüfusa göre yaklaşık 1/11 oranına denk geliyordu.

Bugün Lefkoşa-Mağusa ana yolu üzerinde bulunan iki kampüsümüzdeki öğrencilerin toplam sayısı 38 bin 300 adettir. Bu rakam Lefkoşa’nın sürekli nüfusunun yarısına denk gelmektedir. Sonuç olarak daha az nüfus ve yüzölçümüne hizmet veren Lefkoşa’nın, Eskişehir’den kat ve kat daha fazla öğrenci potansiyeli olduğu ortadadır.

Tabii Lefkoşa’nın tek potansiyeli öğrencileri değildir. Ayda ortalama 700 bin adet turist Lokmacı Sınır Kapısından kuzeye geçmekte ve hızlıca bir tur atıp güneye geri dönmektedir. Bu durum Lefkoşa’nın elinde bulunan paha biçilmez bir fırsattır.

Eskişehir ESTRAM sunumunu bu veriler ve daha birçok teknik veri ile tamamladık. Özellikle projelendirme, yönetim ve uygulama ile ilgili aldığımız pek çok teknik veri bizlere Lefkoşa’da yapılabilecek sistem konusunda ipuçları verdi. Heyecanlandırdı.

Bugün şehrinde on binlerce üniversite öğrencisi bulunan ve ayda yüz binlerce kişinin güneyden kuzeye yaya olarak geçtiği Lefkoşamızda hafif raylı toplu taşıma sistemini oluşturmak için büyük bir potansiyelimiz var.

Bizler artık bu potansiyeli görmek ve Eskişehir örneğinden aldığımız ipuçları ile projemizi ortaya koymak zorundayız.

Çünkü Lefkoşa için tramvayın çan sesleri uzun bir süredir çalıyor.

Ve "müziğin sesini duyamayanlar, dans edenleri deli sanıyorlar."