Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Ortadoğu Teknik Üniversitesi Kuzey Kıbrıs Kampusu, Kültür ve Kongre Merkezi Rauf Raif Denktaş Salonu’nda, Türkçe Tarih Topluluğu’nun, KKTC’nin kuruluş yıldönümü kutlama etkinlikleri kapsamında düzenlediği söyleşiye katılarak, öğrencilerin sorularını yanıtladı.
“ESAS İŞGALCİ OLAN SİZSİNİZ”
Kıbrıs müzakerelerinde Kıbrıs Rum Yönetimi Lideri Dimitris Hristofyas’ın zaman zaman Türkiye’den işgalci olarak bahsettiğine işaret eden Eroğlu, buna karşılık kendisinin Hristofyas’a “Türkiye işgalci değil esas işgalci olan sizsiniz. Çünkü Türk ve Rum ortaklığına dayalı Kıbrıs Cumhuriyeti Rumlar tarafından işgal edilmiştir” cevabını verdiğini söyledi.
1975’te Kıbrıs Türk Federe Devleti’nin, Kıbrıslı Rumların da Kıbrıs Rum Federe Devleti kurması durumunda “Kıbrıs Federal Cumhuriyeti” kurulması düşüncesi ile kurulduğunu anımsatan Eroğlu, “BM 1983 yılında Kıbrıs Cumhuriyeti’nin bütünlüğüne saygı gösterilmesi yönünde karar almıştı. Artık bu noktada bizim daha fazla beklememize ve bizimle Federal bir Cumhuriyet kurma düşüncesinde olmadıkları kanaatine vararak KKTC’yi kurduk” dedi.
KIBRIS RUM TARAFININ BİR ÇÖZÜME MOTİVE EDİLMESİ İÇİN
Bir antlaşmaya motive edilmesi gereken tarafın 1986’da Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin önerilerini ve 2004’de Annan Planı’nı ret eden Kıbrıs Rum tarafı olduğuna dikkat çeken Derviş Eroğlu, Kıbrıs Rum tarafının bir çözüme motive edilebilmesi için birinci koşulun “Kıbrıs Türklerinin üzerindeki izolasyonların kaldırılması; ikincinin ise Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 1983 ve 1984’te KKTC’nin tanınmaması yönünde aldığı kararlarını tartışma konusu yapması” olduğunu vurguladı.
AB ADALETLİ DAVRANIYOR DERSENİZ BEN İNANMAM
İzolasyonların kaldırılması yönündeki çalışmalar hakkında bir soruya karşılık Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, AB yetkilileri ile yapılan temaslarda, “Çözüm önerilerini ret eden Kıbrıslı Rumların niye AB’ye alındığı ve Kıbrıslı Türklere izolasyonların uygulanmasına neden devam edildiğini” sorduklarında, cevabın her zaman “Nasılsa bir antlaşma olunca ambargolar kalkacak” olduğunu ifade etti.
Kıbrıslı Türklerle Kıbrıslı Rumlar arasında görüşmelerin 1968’de başladığını, zaman zarfında Denktaş-Makarios ve Denktaş-Klerides arasında imzalanan antlaşmaların hala daha rafta durduğuna, antlaşma yanlısı Kıbrıslı Türkler olmasına karşın ambargolar altında yaşananların yine Türkler olduğuna işaret eden Eroğlu, “ ‘Böyle bir anlayışsız dünyada ile karşı karşıyayız’ dediğim zaman haksız değilim. Avrupa Birliği adaletli davranıyor derseniz ben inanmam” dedi.
ANNAN PLANI BİR OYUN MUYDU?
Burgenstock’ta yapılan toplantıda Kıbrıs Rumların, Annan Planı’na ‘evet’ diyeceğini beyan etmesine karşın dönemim Rum Liderinin Kıbrıs’a dönünce ‘ret edilmesi’ çağrısı yaptığını anımsatan Eroğlu, Avrupa Komisyonu Başkanı Jose Mannuel Barroso’nun kendisine kapalı kapılar arkasında, “Rumların Annan Planı’na ‘evet’ diyeceğini söyledikten sonra ret etmesi, Rumların büyük sahtekârlığıdır” dediğini, ancak bunu dünya ile paylaşmadığına vurgu yaptı.
Rusya’nın Annan Planı sonrasında ambargoların kaldırılmasını içeren rapora, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi toplantısında ‘Hayır’ dediğini; Avrupa Birliği’nin de ‘Kıbrıslı Türkler üzerindeki izolasyonların hafifletileceği’ sözlerini tutmadığını da anımsatan Eroğlu, “AB’nin verdiği sözlerinin arkasında durmayacağını görüyoruz. Önce biz anavatan Türkiye ile birlik ve beraberlik içerisinde hareket ederek sorunu çözmeye çalışmalıyız” dedi.
Rum Yönetimi Lideri Dimitris Hristofyas’ın antlaşmaya ulaşılmasını engellemek için mümkün olan her şeyi yaptığını, İkinci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat’ın da, iki yıl Hristofyas’la yaptığı görüşmelerde bir yere varamadığını kaydeden Eroğlu, Hristofyas ve BM Genel Sekreteri ile yapılan son görüşmede, Genel Sekreter’in taraflara, 1 Temmuz’a kadar şans tanıdığını, fakat 1 Temmuz’da bir yere varılamadığından, görüşmelerin devamının anlamsız olacağı kanaatine vardığını anlattı.
2013’te yer alacak Kıbrıs Rum başkanlık seçimleri yaklaşırken, seçimleri kazanacağı gözü ile bakılan Nikos Anastasiades’in Annan Planı’nın ret edilmesi için çağrı yapan eski Kıbrıs Rum Lideri Papadopulos’un partisi DİKO ile protokol imzaladığını ve bunun Kilise tarafından da onaylandığına dikkat çeken Eroğlu, Anastasiades’in Hristofyas tarafından verilen tavizleri geri alacağını söylediğini, ancak Hristofyas’ın verdiği herhangi bir tavizin bulunmadığını belirtti.
BUNDAN SONRA MÜZAKERELERİN ÖNÜ AÇIK OLAMAZ
Eroğlu, “Kaldı ki bizim de yeni bir masadan bahsetmişliğimiz var... Kıbrıs konusunun tüm detayları incelenmiş, tartışılmıştır. Eksik olan bir niyettir. Çözüm niyeti varsa, biz bunu altı ayda da çözeriz. Bundan hareket ederek ben diyorum ki, ‘Bundan sonra müzakereler önü açık olmasın, bir zaman limiti koyalım.’ 6 ay olur, bir sene olur, bir buçuk sene olur; ki bu süre içinde antlaşma olursa olur. Alternatifsiz değiliz... Alternatifimiz olması benim en büyük silahım” dedi.
EN CİDDİ ANLAŞMAZLIKLAR
En ciddi anlaşmazlıkların hangi noktalarda olduğu sorusuna Eroğlu, bir taraftan KKTC Meclisi’nde Türkiye’nin Etkin ve Fiili Garantisi konusunda karar alırken; Kıbrıs Rum Temsilciler Meclisi’nde ise Türkiye’nin garantisinin kabul edilemeyeceği yönde karar aldığını anlattı.
Diğer bir ciddi anlaşmasızlık noktasının ise toprak olduğunu; Rumların olmazsa olmazı toprak olduğunu; Talat açısından toprağın önemi olmadığını, Yönetim ve Güç Paylaşımı’nın toprağa göre daha önemli olduğunu kaydeden Eroğlu “Ben daha farklı düşünüyorum. Benim için toprak önemli” dedi.
Eroğlu Annan Planı’nı, 100 bin kişinin tekrardan göç etmek zorunda kalacak olması ve ülkedeki Türk askeri sayısının 650’ye düşürülmesini öngörmesi üzerine ret ettiğini anımsattı.
Kıbrıslı Rumların Güzelyurt’un iadesinin bir antlaşma için ‘olmazsa olmaz’ olarak gördüğünü, kendisinin ise Güzelyurt’un verilmemesini savunduğunu anlatan Eroğlu, “Hirstofyas’ın benden istediği neydi, ‘Lefkoşa-Mağusa’nın güneyi olduğu gibi; Güzelyurt’un tüm köy ve kasabaları ile Karpaz yarım adası. Bunları aldıktan sonra 65 bin göçmeni de Kuzey’deki topraklara iskân edeceksiniz’ dedi.”
Hristofya’ın ayrıca sorunun TC kökenli KKTC vatandaşlarının sınır dışı edilmesi ile çözülebileceğini önerdiğini anlatan Eroğlu, “Benim vatandaşımın atılmasını ne hakla istiyor benden” dedi.
14 KASIM 1983’TE NE OLDU
14 Kasım akşamı iki sol parti temsilcileri ile birlikte Denktaş’ın davetlisi olarak Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na gittiklerini ve Denktaş’ın kendilerine ‘KKTC’nin ertesi ilan edileceğini” beyan ettiğini anlatan Eroğlu, o gece CTP ve TKP’nin KKTC’nin ilanı fikrini ret ettiğini, ancak ertesi günü mecliste oy verdiklerini anlattı.
Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Kıbrıs Türk halkının birinci görevinin KKTC’ye sahip çıkmak ve Türkiye ile ilişkileri en iyi seviyede tutmak olduğunu söyledi.