Erdoğan’dan Hristodulidis’e Davet

Ünal Fındık

TC cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan geçen hafta Dubai’de koridorda karşılaştığı KC cumhurbaşkanı Nikos Hristodulidis ile ayaküstü sohbet etti. Güney Kıbrıs basınında çıkan haberlerde sohbet sırasında Erdoğan’ın, Hristodulidis’i Ankara’ya davet ettiği bilgisi yer aldı.

Güney Kıbrıs basınında çıkan bu haberler yalanlanmadı. Rum hükümet sözcüsü davetin KC cumhurbaşkanlığını değil, Hristodulidis’in şahsını davet ettiğini, davetin makama yapılması halinde değerlendireceklerini açıkladı.

Konu ile ilgili Hristodulidis de Erdoğan ile ne konuştuklarını açıklamayacağını, bunun doğru olmadığını, ciddi bir gelişme olması durumunda bu gelişmeleri halka duyuracağını açıkladı.

Hafta sonu İstanbul’a giden Tatar ve Üstel de konu ile ilgili yaptıkları açıklamalarda Erdoğan’ın kendilerine, Hritodulidis’e böyle bir davet yapmadığını söylediğini söylediler.

Bu konuda tek konuşmayan daveti yaptığı iddia edilen Erdoğan’dır.

“Sükut ikrardan gelir” derler. Hristodulidis’in açıklamaları ile Erdoğan’ın suskunluğunu birleştirdiğimizde böyle bir davetin yapılma ihtimali artıyor.

Geçen hafta Türk-Yunan ilişkilerinde yaşanan bahar havası ve Erdoğan-Mitçodakis arasında “Dostane İlişkiler ve İyi Komşuluk Atina Bildirgesi” imzalandı. Erdoğan ve Miçotakis, Türkiye ve Yunanistan arasında yeni, sakin ve işbirliğine dönük bir dönemin başlatılması çağrısı yaptı.

***

Ersin Tatar ve Ünal Üstel hafta sonu İstanbul’da Erdoğan ve yardımcısı Cevdet Yılmaz ile görüştüler. Bu görüşme gündemde yoktu. Deyim yerindeyse apar topar İstanbul’a çağrılan Tatar ve Üstel, dönüşte ayrı ayrı açıklamalar yaptılar.

İkisi de görüşmeyi kendilerinin talep ettiğini söylediler ama neden apar topar gittiklerini açıklamadılar.

İkisi de Kıbrıs sorunu ve iki ülke arasındaki mali ve ekonomik işbirliği konularını konuştuklarını söylediler.

Tatar, Erdoğan’ın kendilerine “egemen eşitliğe dayalı iki devletli çözüm” den vazgeçmediğini, Türk-Yunan ilişkilerinde yaşanan bahar havasının bununla ilgisinin olmadığını anlattı ve “o iş başka, bu iş başka” dedi.

Üstel de ziyaretle ilgili kablo ile elektrik konusunu ve Lefkoşa’ya 500 yataklı hastane projesini görüştüklerini söyledi.

Erdoğan ve Yılmaz ise bu konuda herhangi bir açıklama yapmadı.

Bu durumda Tatar ve Üstel’in açıklamaları pek inandırıcı olmadı. Konu ile ilgili yorum yapan bazı gazeteciler ve köşe yazarları da kendi duyumlarına göre bu görüşmede neler konuşulduğunu anlattılar.

Kimisi ağırlık Kıbrıs konusuydu dedi, kimisi de ağırlıkla UBP kurultayı konuşuldu dedi.

Ben ne Tatar, ne de Üstel’e yakın kişilerle görüşmedim. Hem Tatar’ın, hem de Üstel’in konu ile ilgili açıklamalarını okudum. Bana göre ikisi de inandırıcı değil.

Üstel’in kablo ile elektrik ve 500 yataklı hastane görüşüldü açıklaması, duyanlara “bu iki konu kaçıncı kez görüşülecek” dedirtti. Son 3 yıldır hemen her Ankara ya da İstanbul ziyaretlerinde duyduğumuz bu konunun apar topar gidilen İstanbul zirvesinde yeniden görüşüldüğüne kusura bakmayın hiç kimse inanmadı.

Tatar’ın “o iş başka, bu iş başka” açıklaması da hiç inandırıcı değil. Çünkü Türk-Yunan ilişkilerinde en önemli pürüzlerden biri de hiç kuşkusuz Kıbrıs sorunudur.

Erdoğan’ın, Atina ziyaretinde de Kıbrıs sorunu görüşülen başlıklardan biri idi. Mitçodakis’in Kıbrıs sorununun çözümü ile ilgili söylediklerine Erdoğan “çözülemeyecek sorun yoktur” demişti.

Buna rağmen Tatar’ın “o iş başka, bu iş başka” açıklaması havada asılı kaldı.

Bu apar topar ziyaretin ve görüşenin asıl nedeni Erdoğan’ın geçmişte de sık sık başvurduğu pragmatist yaklaşımdır.

Erdoğan 20 yıllık iktidarında daima pragmatist oldu. Bu nedenle dün yaptığını ya da söylediğini, bir gün sonra tam tersini yaparak ya da söyleyerek hiçbir şey olmamış gibi yoluna devam etti.

Bu bağlamda hafta sonu görüşülen ana konunun Kıbrıs sorunu ve müzakere süreci olması çok muhtemeldir.

BM Genel Sekreteri Guterres’in temsilci ataması, temsilcinin yeni yılın ilk günlerinde görevine başlayacağı biliniyor.

Ayrıca Tatar’ın da Güneş T. Onar’ı, istifa eden Ergün Olgun’un yerine yeni müzakereci olarak ataması ve bu atamanın kendisi değil de BM Barış Gücü başkanı Colin Stewart tarafından açıklandığı gerçeğini de hatırlarsak İstanbul zirvesinde ana konunun Tatar ve Üstel’in söyledikleri değil, Kıbrıs sorunu olduğunu söylemek için o masada olmamız gerekmez.