Tayyip Erdoğan ve Ünal Üstel’in “garantörlük”le ilgili çıkışlarına gülmek mi lazım yoksa ölmek mi?
-*-*-
Erdoğan demiş ki, “Türkiye’nin Kıbrıs’taki garantörlük hakkı uluslararası hukuk ve BM kararları ile güvence altına alınmıştır...”
-*-*-
Üstel de bunun üzerine “Allah Erdoğan’dan razı olsun” anlamına gelen bir açıklama yaparak, “bu mesaj bizim için yol haritasıdır” demiş!
-*-*-
Ve Üstel eklemiş ki, “... Türkiye’nin garantörlüğü olmadan güvenlik olmaz... Güvenlik olmadan da Kıbrıs Türkü’nün geleceği olmaz...”
-*-*-
Kıbrıs gazetesi de almış bu konuyu “garantörlük demek iki devletlilik demektir” diye manşetine taşımış!
-*-*-
Ben de işim yok, Girit’te tatil keyfi yaşarken okumuşum!
Güleyim mi ağlayayım mı öleyim mi bilemedim!
Efendilere sorsak, “öl” diyecekler de ayıptır be canım!
-*-*-
Ya Erdoğan ve Üstel “garanti” meselesini bilmiyor!
Ya da biliyorlar ve insanları sadece kandırıyorlar!
Ne isterse olsun ikisi de devlet adamı olmanın ötesinde, konuyu çok iyi bilen meselenin uzmanları ve bilinçli insanlar nezdinde çok komik duruma düşüyorlar...
Ersin Tatar’dan bile komik!
-*-*-
Tabii Erdoğan ve Üstel’in, “KKTC seçmenini kandırma maksatlı bu komedisi”nin sebebi var!
E ülke ikiye bölündü ya; “federasyoncular ve ayrı devletçiler” diye!
Cehaleti, “federal çözüm imkansızdır, KKTC için ölümdür”e getirecekler ve kurulu düzenin – çözümsüzlüğün devamını ciddiyetsiz ve zavallı “Ersin Tatar”ın boşlukları ile sağlama alacaklar!
-*-*-
Defalarca yazdık, yazmaya devam edeceğiz...
Türkiye’nin Kıbrıs’ta garantör olduğu, “Kıbrıs Cumhuriyeti’nin bölünmezliği ve sürekliliğidir...”
-*-*-
Yani, Türkiye, Yunanistan ve Birleşik Krallık; Kıbrıs’ta iki toplumdan biri, akıllarına sıkar ve ayrılmak isterse; birlikte ya da tek tek müdahale edebilirler!
-*-*-
Türkiye; Üstel ve Erdoğan’ın “anladığı gibi değil”; tam tersi anlamda garantördür!
Ayrı devletin değil; ayrılmayı engellemenin garantörüdür!
-*-*-
Tabii ki, 85 milyonun neredeyse tamamı; bilinmeyen KKTC nüfusunun da çok çok önemli bölümünün; Garanti ve İttifak Anlaşması zerre kadar umurlarında değildir...
-*-*-
Haliyle Erdoğan son derece yanlış bir şey dedi; Üstel yağ çekecek ve propaganda yapacak diye teşekkür etti, Kıbrıs gazetesi dahil neredeyse tüm dijital gazetelerimiz de alkışladı; “be refikler söylediğiniz derin bilgisizlik ya da bilinçli yalandır” demedi!
-*-*-
Oysa yapay zekaya sorsanız, ne diyecek biliyor musunuz?
“... 1959 yılındaki Zürih ve Londra Antlaşmaları, Kıbrıs adasının bağımsızlığını sağlayan hukuki çerçeveyi oluşturdu ve bu anlaşmalar kapsamında Türkiye, Yunanistan ve Birleşik Krallık "garantör devletler" olarak Kıbrıs Cumhuriyeti'nin bağımsızlığını, toprak bütünlüğünü ve anayasal düzenini garanti altına aldı. Bu anlaşmalarla kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti, 1960 yılında bağımsızlığını ilan etti.”
-*-*-
Yapay Zeka; Erdoğan, Üstel ve Tatar daha iyi anlasın diye; “garanti” konusunu da içeren “Antlaşmalar” ile ilgili şu ayrıntılı açıklamayı da yapıyor:
-*-*-
Zürih ve Londra Antlaşmaları'nın Temel Unsurları:
Amaç:
Kıbrıs halklarının geleceğini belirlemek, Kıbrıs Cumhuriyeti'nin bağımsızlığını ve anayasasını onaylamak ve adada kurulacak bağımsız bir devletin garantörlüğünü sağlamak.
Taraflar:
Birleşik Krallık, Türkiye, Yunanistan ve Kıbrıs'taki Rum ve Türk toplumları.
İmzalanma Tarihi ve Yeri:
11 Şubat 1959, İsviçre'nin Zürih kentinde imzalanmıştır.
Garantörlük:
Türkiye, Birleşik Krallık ve Yunanistan, Kıbrıs Cumhuriyeti'nin bağımsızlığını, toprak bütünlüğünü ve anayasal düzenini koruma görevini üstlendi.
Kıbrıs'ın Durumu:
Adada tek bir yönetime sahip, bağımsız bir Kıbrıs Cumhuriyeti'nin kurulması öngörüldü.
Kıbrıs sorunu çözülmezse,
KKTC’de turizm sadece “kumar”dır!
Kimisi dinlenmeki kimisi yeni yerler görmek, kimisi farklı kültürleri tanımak, farklı tatları tatmak ve hatta kimisi sadece kumar oynamak için “turizm” yapar!
Turist olur!
Ve başka bir ülkeye ya da yaşadığı yerden farklı bir yere gider!
-*-*-
Günümüzde turizm bir çok ülkenin mesela Yunanistan ve Türkiye’nin çok önemli sektörüdür…
-*-*-
Türkiye’ye gidemiyoruz; çok ucuz bilet bulunca da örneğin Girit’i kaçırmıyoruz!
-*-*-
Girit sadece turizm yapmıyor…
Zeytincilikte kendilerini Dünya’nın lideri sayıyorlar ve en iyi zeytinyağını ürettiklerini iddia ediyorlar…
-*-*-
Ada’da yaklaşık 70 milyon zeytin ağacı olduğu söyleniyor…
600 bin nüfus bu zeytinleri nasıl topluyor, nasıl işliyor çözemedim ama her yerde, her durumda, her restoranda, her markette hatta benzin istasyonlarında zeytinyağı satıyorlar…
-*-*-
Ve turizm etkinliği olarak aklınıza gelebilecek her şeyi; ama her şeyi yapıyorlar…
-*-*-
Örneğin, küçük uçak bile kiralayabiliyorsunuz Girit’te!
Parasını ödüyorsunuz, dört kişilik, beş kişilik uçaklara biniyorsunuz ve Ada’yı havadan geziyorsunuz!
-*-*-
Bizde bir zamanlar törenlerde görüyordum; motorlu paraşüt veya benzeri aletler vardı…
Onlardan da kiralayabilirsiniz!
-*-*-
Otomobil, motosiklet, atv, bisiklet bir yana, tur tekneleri öte yana; isterseniz küçük küçük motorlu teknecikler kiralayıp da gezebiliyorsunuz…
-*-*-
Tabii ki bütün bunları yapabilmeniz için ülkenize turist gelmesi lazım…
Nasıl gelecekler?
Uçakla veya gemiyle!
-*-*-
KKTC’de mi?
KKTC’de ağzımızla kuş tutup, usuruğumuzla bir defada beş boş bira şişesini havaya uçursak da; KKTC’ye turist gelmiyor, gelemiyor, getiremiyoruz!
-*-*-
Bu ne herhangi bir hükümetin ne de bakanın suçudur!
Bu, Siyasi çözümsüzlüğün ta kendisidir!
-*-*-
Sabahın 7’sinde, İrlandalı bir hava yolu şirketine ait uçakla Baf’tan Hanya’ya gelmiştik…
Bizden sonraki dört uçak, İngiltere’nin farklı havaalanlarındandı…
Bilmem anlatabildim mi?
-*-*-
Kıbrıs sorunu çözülmezse, KKTC’de turizm sadece “kumar”dır!
Hangi anlamda alırsanız alın!
“Kumar turizmi” de diyebilirsiniz, “öncül sektörle kumar oynadığımızı da…”
Hanya’da otomobil giremeyen dar sokaklardan oluşan eski kent bölgesinde hemen her konut ya butik otel ya da kiralık stüdyolardan, odalardan oluşan binalar olarak kullanılıyor... Ve hepsi yaz aylarında dop dolu!