Enerjide ‘tarih’i günler…

Tayfun Çağra

2025 yılında hâlâ elektrik kesintilerinin normal bir uygulamaymış gibi yaşandığı bir ülkede yaşıyor olmayı başka bir ülke vatandaşına anlatabilmenin zorluğunu ve ezikliğini çoğumuz yaşıyoruzdur.

***

O ülke ki “enerjide tarih yazacağını” söyleyen atanmış başbakanı var, hem de ‘egemen ve eşit’ bir devlet olduğunu sürekli söyleyen yine atanmış siyasetçilerimiz var… Ona rağmen bitmeyen bir elektrik sorunumuz var. Ve yine “enerjide tarih yazacağını” söyleyen atanmış başbakanın bu tarih yazma işini “Suda olduğu gibi, elektrikte de çare Anavatan Türkiye’dir” diyerek mühürlediğini görüyoruz.

***

Elektrik kesintileri devam ediyor. Günün herhangi bir saatinde aniden kesilen elektrik enerjisi özellikle bu aşırı sıcak günlerde dayanılmaz bir hal alırken vatandaş kendine göre çareler üretiyor.

Bazıları jeneratörlü yerlerde klimaları sürekli çalışan, özellikle casinolarda vakit geçirmeye çalışırken, bazı vatandaşlar da sanayide bile duyulamayacak gürültüde çalışan jeneratörleri devreye koyuyorlar.

***

Gece geç saatler… Elektrik gidiyor, kendinizi bahçeye atıyorsunuz belki bir esinti bulursunuz diye… Pat pat pat diye öyle bir ses geliyor ki 10 metre yakından… Komşunun jeneratörü devreye giriyor saygısızca… Polisi arıyorsunuz belki bir ikaz yapılır diye… “Çevre Dairesi bakar o işlere” cevabı alıyorsunuz telefonun başındaki polisten ve onun da aynı dertlerden muzdarip olduğunu öğreniyorsunuz… O saatte Çevre Dairesi mi var? Mecburen çekiyorsunuz gürültüyü… Toplu yaşamanın kuralsız hallerini yaşarken, sürekli başka konularda komşuları uyarıp ‘sevilmez’ hale gelirken bir de geç saatlerde jeneratör kavgası yapmayı göze alamıyorsunuz…

***

“Enerjide tarih yazılmasını” bekliyorsunuz!.. Bugün mü, yarın mı yazılacak bu tarih? Yoksa haftaya mı, aya mı, yıla mı? Yıl da olur aslında olacaksa ama olmayacağını biliyorsunuzdur…

“Şimdilik belki kesintiler biter hiç olmazsa bu sıcaklar geçene kadar” diye bekliyorsunuz dev gibi Külliyesi ve son model mersedeslerde gezen bakanları olan ama elektriği, okulu, hastanesi olmayan bir ülkenin yaşayanı olarak…

***

Yaşıyoruz bu garip durumu ama kelimelere dökünce daha da garip geliyor… Evet, dönümlerce alana hem de gayrı yasal, bazı alanları işgal ederek, izinsiz olarak milyonlar döküp gösteriş olsun diye Külliye, Cami ve Türkiye’de iktidarın trendi Millet Bahçesi yapılırken bu ülkenin insanı, esnafı, sanayicisi, zanaatkârı elektriksizlikten bî-çare durumda.

***

Elektrik yok ama neredeyse ‘Gazi’ olmayan kalmayacak bir şekilde dağıtılan gazi kartları var. Nereden çıkmışsa! Ha, doğru şimdi aklıma geldi; Ekim’de seçim var. Acaba bir gazi kartına Tatar’a oy verecek olanlar var mıdır?

THY’den indirimli uçuş yapacak diye yine Tatar’a oy verecekler olabilir mi? Belki Ekim’e kadar bu uçuşlar olabilecek ama ‘seçim bitti, dostluk bitti’ hesabı kartların bir önemi de kalmayacak gibime geliyor.

***

Elektrik sorunu büyük ama Kıbrıs sorunu yanında ‘yan’ sorun olarak kalıyor. 19 Ekim tarihinin büyük sorunun ortadan kalkmasını yaklaştıracak bir tarih olması çok muhtemel. Tufan Erhürman’ın etrafında birleşen kalabalıklarla birlikte ne ‘egemen’ ne ‘eşit’ olan devletin ciddiye alınacağı, toplum liderliğinin ayaklar altına alındığı makamın da olması gereken ağırlığı kazanacağı ortamı yakalayabiliriz.

***

Bu olasılık çok yüksek. Kıbrıs sorununun çözümünü zorlayacak, Kıbrıslı Türklerin önceden elde ettiği ama UBP ve Tatar döneminde çar çur edilen kazançların tekrar elde edileceği, umutların tekrar yeşereceği günleri yakalamak kendi elimizde. Göreceksiniz öyle bir ortam, diğer sorunların da çözümünü kolaylaştıracaktır.

 

Yazı bitti, henüz elektrik gitmedi. Elektrikle birlikte giden internet de gitmeden yazıyı Gazeteye göndermek için acele etmeliyim.

İşte, öylesine! yaşamanın komik ve de trajik olan bir hali…