Elektrikte Enterkonnekte Bağlantısı!.

Kutlay Erk

Son günlerin önemli gündem konularından biri de ‘Türkiye’den kablo ile elektrik temini’… Aslında konu Türkiye’den kablo ile elektrik geleceği değil, Türkiye’nin de dahil olduğu çok ülkeli bir elektrik şebekesi sistemine girmek, yani ‘enterkonnekte’ olmaktır.

Bu konu kamuoyunda çoğu zaman sübjektif değerlerle tartışılmaktadır. Destekleyenlerin iki grubu var, biri ‘Anavatan Türkiye’ci, madem ki oradan gelecek sorgusuz sualsiz kabul diyor; diğeri ise objektif ve bilimsel yaklaşıp, ileriye bakıp, kendilerine ve umutlarına güvenip kabul diyor. Karşı çıkanların da iki grubu var; biri Türkiye’nin Kuzey Kıbrıs’ı kendine bağlama girişimi olarak görüp siyasi korkular duyuyor, diğeri ise bugüne bakarak ve bugünün veri tabanından hareketle çeşitli inceleme – hesap – kitap yaparak hayır diyor. Enterkonnekteyi destekleyen grupta sağcısı, solcusu, orta yolcusu var. Karşı olan grup, siyasi felsefe olarak, ilericilerden oluşuyor; onların korkularına güvenen tavrı, benimsedikleri siyasi felsefenin mücadeleci azmi ile çelişiyor. Korku ile kazanılan hiçbir mücadele olmamıştır…

Enerji konusunda gerçekçi olmalı… Kuzey Kıbrıs’ta elektrik enerjisi arz güvenirliğinde halen sıkıntı var, geleceği ise plansız – programsız, yani bilinmezlerle dolu… Mevcut üretim teknolojisi çevre dostu değil, bütün tepkilere rağmen de çevre dostu hale getirilmiyor çünkü para yok!… Tüketim ise sürekli olarak artıyor, artması da çağdaşlık gereği doğal… Elektrik arz fiyatları pahalı; bu nedenle mal ve hizmet üretim maliyetleri yükseliyor, tüketicinin de satın alma düşüyor… Konunun kahredici bir yanı da, pahalı enerjinin yarattığı pahalılıktan ezilenlerin dar gelirliler olmasına rağmen, onları kendi siyasetinin odağına alan ilerici siyasetin bazı kadrolarının pahalı enerjide statükocu olmasıdır. Çare bulunması şart ve kaçınılmazdır. Çare de, arz güvenirliği yüksek, maliyeti düşük sonuçlar yaratacak olan enerji politikalarıdır.  

Türkiye üzerinden mevcut elektrik enerjisi enterkonnekte sistemine bağlanmak çare olabilir mi? Evet, olur… Enterkonnekteye teknolojik bir sistem olarak bakılırsa, teknik yaklaşım ve objektif değerlendirme yapılırsa, korkulara değil de umutlara güvenilirse, evet olur… ‘Enterkonnekte sistem’ denilen enerji havuzunu iyi anlamak gerek. Üretilen elektrik enerjisi depolanamıyor, dolayısıyla tüm üretim tüketime ulaşmalıdır, yani üretim ve tüketim birbirini karşılamalı, dengelemelidir. Elektrik enerjisi tüketiminin, gün içinde ve mevsimsel olarak değiştiği de göz önüne alındığında, üretimin tüketimi her an dengelemesinin önemi daha da önem kazanır.

Bu amaçla, değişik ve birbirinden uzak coğrafi yerlerdeki elektrik üretim santralları, değişik üretim kaynağı ve teknolojisinde olsalar bile, ortak bir enerji havuzu oluşturmak üzere birbirine paralel bağlanır ve havuzdaki elektrik enerjisi değişik ve birbirlerinden uzak coğrafyalardaki tüketiciye ulaştırılır. Bu, üretim ile tüketim merkezleri arasındaki enerji alış – verişini sağlayan bir ‘enterkonnekte sistem’dir… Bu sistemde tüm enerji tüketim hatları sürekli beslenir. Üretim de tüketim düzeyindeki değişimlere uyarlanır. Dolayısıyla bir santral devre dışlı kalırsa, diğerleri takviye eder, tüketici sorun yaşamaz. Sistem verimliliği yüksektir, kuruluş ve çalıştırma maliyeti düşüktür, dolayısıyla ekonomiktir…

Her ülkenin kendi alıcılarını beslediği bir enterkonnekte şebekesi vardır. Türkiye özeline bakılacak olursa, elektrik enerjisi üretimindeki kurulu kapasitesinin dörtte-üçü termik kaynaklı (doğal gaz, çeşitli kömürler ve diğer petrol türevleri), dörtte-biri de yenilenebilir (hidrolik, rüzgar, jeotermal) enerji kaynaklıdır. Şu anda kurulu kapasitenin üçte-biri oranında yeni yatırımlar gündemdedir, üretim kaynakları da nükleer, güneş, doğal gaz ve kömür olacak. Türkiye halen hidroelektrikte sahip olduğu kapasitenin dörtte-birini, yerli kömürde üçte-birini kullanıyor; rüzgardan enerji üretimi on misli, jeotermalden üretim de yedi misli artabilecek durumda. Güneş enerjisi ise şimdilerde devreye giriyor, yatırım için bir proje anlaşması yeni imzalandı. Yani Türkiye enerji üretiminde çok büyük bir kapasiteye sahiptir ve yakın gelecekte Avrupa için elektrik enerjisi ‘tedarikçisi’ olabilecektir. Ve ne kadar yüksek kapasiteli üretim yapılabiliyorsa, ürün maliyeti de o derecede ekonomik ölçekli oluyor. Ayrıca, Türkiye şu anda Kıbrıs hariç tüm komşu ülkeleri ile, Ermenistan ve Yunanistan da dahil, elektrik enerjisinde enterkonnekte sistemdedir.

Kuzey Kıbrıs’ın yapacağı da Türkiye üzerinden bu sisteme giriştir. Kuzey Kıbrıs kendi ürettiğini bu sisteme verebilecek, tüketimini de bu sistemden kesintisiz alabilecektir. Şu anda AKSA ile olan anlaşma nedeniyle Kıb-Tek sahip olduğu kurulu kapasitesinin belirli oranını üretime kullanabiliyor; enterkonnektede böyle bir sınırlama olmayacak; hatta kapasitesini artırması halinde de sisteme verebilecektir. Enterkonnektenin enerji fiyatları enerji borsa fiyatlarına endeksli oluyor ve şu anda borsa fiyatları Kıb-Tek fiyatlarının gerisindedir. Hele güneş enerjisine yatırım yapılması halinde, Kuzey Kıbrıs yenilenebilir ve temiz enerji ile daha düşük maliyetlerle enterkonnektede faal olabilecektir.

Kuzey Kıbrıs siyasetinin dikkat etmesi gereken husus böyle bir sisteme dahil olurken, kendi iradesi ve erki ile faal olabilmesidir. Bu hususta korkulan, Kuzey Kıbrıs elektrik enerjisi sisteminin hormonlanmış Türk özel sermayesine devredilmesi ve Kıb-Tek’in ortadan kaldırılması için Türkiye’nin hoyrat baskısıdır. Bu korku şu koşulda haklıdır: Kuzey Kıbrıs’ın ilerici siyaseti yalpalarsa, kafa karışıklığı yaşarsa, siyasi programlarında yazılanı icraatta uygulamakta tereddüt ederse, işin başından itibaren Kıb-Tek’i sistemin yöneticisi, katılımcısı, yap – işlet – devret modeli olacaksa ortağı, fiilen enerji üretim yapan kurumu yapmazsa; yani kural koyucu - oyun kurucu olmazsa…

İşte bu aşmada ‘kendine güven – özgüven’ sergilenirse, Kıbrıslı Türklerin sahip olduğu siyasi koz ve güçler Türkiye’nin dikkatine getirilirse, Türkiye ile baş edilebilir. Bunu yapmak da zor değildir, yeter ki ilerici siyasetin kadrolarının kafası bencillikle karışık olmasın, siyaseten savrulmasın.        
Bir not daha… Türkiye üzerinden çok ülkeli enterkonnekte sisteme girmek şimdi mümkün olmazsa da, çözümden sonra birleşik Federal Kıbrıs’ın geleceğinde olacaktır.