ELEK/‘trik’

Cenk Mutluyakalı

 

74’ten 96’ya elektrik üretmedik.
“Rum”dan aldık.
Parasını topladık, hiçbir yatırım yapmadık, Rum’a da ödemedik.
Bu utancın sahipleri bir özür dahi dilemediler.

*  *  *

1996’da santral kurduk, 24 senedir kendi elektriğimizi üretiyoruz.
Peki KURUM?
“Emekli fonu” yoktu örneğin!
O nedenle şimdi 100 kadar emekli, Kıbrıs Türk Elektrik Kurumu’na yük.
Çok acil yapılması gereken:
Emeklileri bir başka fona aktarmak!

*  *  *

Şimdi siz bakmayınız sendika son zamlara isyan ediyor.
Doğrusu bana hiç samimi gelmiyor.
Bu zamlar olmasa, “hakim”e denk maaşlar ödenemeyecek, kendileri de bunu biliyor.
Örneğin “K değeri” diye “uyduruk” bir ödenek var; kendi elektrik paralarını garantiye almışlar.
Bence çok aristokratça!
Elektrik zor iş, riskli iş, elbette herkes emeğinin karşılığını alacak, bu ücret de biraz yüksek olacak.
Ama bunun hem kurum, hem ülke gerçeğinde etik bir ölçüsü yok mu?
Hani demiştim, “Türkiye, kablo projesini kuruma devretmek istemiyor…”
Sebep olarak bu yapıyı gösteriyor.

*  *  *

Nüfus gibi enerji ihtiyacı da artıyor.
2005’te 999 milyon kWh enerji üretimi vardı, geçen sene bu rakam 1.6 milyar kWh’ye yükseldi.
% 63 arttı!
Her sene de % 9.4 artıyor.
Yatırım yapılmazsa 1-2 sene sonra “yokluğa” gireceğiz.

*  *  *

Kendi aklımın ürettiği sonuç şu:
1- Hükümet “ağırlaştırılmış” tasarruf tedbirleri almalıdır.
2- Kıb-Tek bilimsellikle yapılanmalı, emekli yükü kurumun üzerinden alınmalı, “fantastik ödenekler” iş güvenliği için kaldırılmalıdır.
3- “Alım garantisi” kıyağı verilen AKSA’ya: Sözleşme bittiği gün biter denmelidir.
4- Yeni “ekonomik” santraller için hemen düğmeye basılmalıdır.
5- Türkiye’den kabloyla (hesaplı) elektik için hükümet tüm imkanlarını seferber etmelidir.