ELAM ve Kıbrıs’ta aşırı milliyetçilik

Tümay Tuğyan

 


Kıbrıs Rum emniyeti ve adaleti, ELAM’ın Limasol’da 2. Cumhurbaşkanı Talat ve beraberindekilere yönelik saldırısıyla ilgili gerekeni derhal yapmalıdır.

Bunun için de Rum hükümeti, tereddüde yer bırakmayan bir siyasi inisiyatif üstlenmelidir.

Öncelikli iş, bu!

Rum lider Anastasiadis ve hükümet sözcüsü Stilyanidis’in, saldırının hemen ardından yaptığı açıklamalar, son derece önemli.

Ancak bu açıklamalarda kesin bir biçimde dile getirilenlerin, en kısa sürede hayata geçirilmesi de en az açıklamaların kendileri kadar önemli.

Rum polis müdürünün, Anastasiadis tarafından görevden alındığı, dün akşam üzeri gelen haberler arasındaydı.

Umarız ki süreç, bu görevden alma operasyonuyla noktalanmaz.

***

Bundan sonra yapılması gereken ve daha da büyük gereklilik arz eden iş ise, yıllardır her fırsatta benzer olaylara imza atan bu örgütle ilgili ‘gereğinin’ yapılması.

Talat’a yapılan bu saldırı, ELAM’ın ilk marifeti değil.

2008 yılında kurulan ELAM’ın ‘yabancılara’ yönelik birçok eylemde olduğu gibi, kendileri gibi düşünmeyen birçok Kıbrıslı Rum’a yapılan saldırıda da imzası var.

Özetle Kıbrıs sorununa federal bir çözüm bulunması fikrini reddeden, Kuzey Kıbrıs ile bütün sınır kapılarının kapatılmasını talep eden, tüm göçmenlerin derhal sınır dışı edilmesini isteyen ELAM kendini, ‘halk milliyetçisi’ olarak tanımlıyor.

Özellikle birkaç yıl önce yoğun şekilde sokakta olan örgütün eylemlerinin birkaç tanesini hatırlayalım:

Kasım 2010; ELAM üyeleri Larnaka’da, ırkçılığa karşı, çeşitlilik ve eşitliğe vurgu yapılması amacıyla düzenlenen Rainbow Festivali’nde olay çıkarıyor.

Festivale katılan Kıbrıslı Türk müzisyenlere sopalarla saldırılırken, aralarından bir tanesi bıçaklanıyor.

Aynı olayda, festivalle bir alakası olmadığı halde bölgede bulunan göçmenler darp ediliyor.

Irkçılık karşıtı pek çok katılımcı tehdit ediliyor.

Aralık 2010; ELAM Larnaka’da, kaçak işçileri ve mültecileri hedef alan bir miting düzenliyor.

Mitingde yoğun olarak atılan ‘Her kaçak işçi, bir Elen işsiz’ sloganı dikkat çekiyor.

Aralık 2010: Lefkoşa’da, FIBA Erkekler EuroChallenge Kupası’nda, Apoel ile Pınar Karşıyaka takımlarının maçının ardından ELAM üyeleri Pınar Karşıyaka takımına taş ve sopalarla saldırıyor.

***

Bu eylemler,  ELAM’ın ırkçı eylemlerinden sadece birkaçı.

Ve fakat aynı zihniyet, 2008’de kurulan ELAM’dan önce de, yine sokaklardaydı.

Bu ‘sorunun’ bugün bu noktaya gelmesinin en önemli sebebi, yıllardır bu tehdidin ‘görmezden gelinmesi’, bu tehdide ısrarla ‘göz yumulması’!

Tehdit, göz yumuldukça, görmezden gelindikçe büyüdü.

Örgüt bugün artık dağlarda kurulan kamplarda, askeri eğitim yapıyor.

Ancak örgütün faaliyetlerinin yarattığı çok önemli bir tehdit de, kuzeyde sebep olacağı ‘öfke’ üzerinden, adada süregelen barış çabalarının kökünün dinamitlenmesi.   

Çok dikkat etmemiz gerekiyor; ELAM, aşırı sağcı bir grubun oluşturduğu bir örgüttür.

ELAM; Kıbrıslı Rumlar demek değildir.

Dolayısıyla yaşananları çok genel ifadelerle ‘Kıbrıslı Rumlara’ atfedip, ‘Alın işte, bunlarla nasıl barış yapacaksınız?’ benzeri önermeler yapmak, çok talihsiz bir hata olur.

Sevgili Nikos Moudouros, ELAM saldırısının ardından ortaya çıkan tabloyu dün Facebook profilinden şu sözlerle paylaştı:

"İyi Türk ölü Türktür"...
"Domuzdan post Rumdan dost olmaz"...
Ne kadar aynısınız... 

***

Eylemlerinin şiddeti zamana ve duruma göre farklılık gösterse de, faşizan zihniyet her yerde faşizan zihniyettir, ırkçı her yerde ırkçıdır.

Bu nedenle esas mücadele, Kıbrıslı Rum ELAM’la birlikte, genel anlamda Kıbrıs adasındaki aşırı milliyetçiliği hedef almalıdır.