Bazen dalgınsınızdır, uykusuzsunuzdur, yorgunsunuzdur veya uyku sersemisiniz; aniden önünüze çıkan bir yazıyı, bir sloganı, bir reklamı okuyamayabilir ya da yanlış okuyabilirsiniz!

-*-*-

Bir gün Mağusa’dan Lefkoşa’ya bir program çekiminden dönüyorduk… 
Magosa değil Mağusa!

-*-*-

O zamanlar Kıbrıs TV’deydim…
Aracı kameraman kardeşim Timuçin kullanıyordu… 

-*-*-

Çok yorulmuştum ve biraz da bira içmiştim yol boyu uyudum!
Lefkoşa’ya girerken sevgili Tim, “abi uyan da geldik” dedi!
Gülüyordu!
“Çok horladın be abi” dedi!

-*-*-

Tam bu esnada, uyku sersemi, yorgunluk ve biranın da tesiriyle olsa, bir anda kendimi Meksika’da sandım!
Çünkü karşımda bir “reklam” veya “duyuru” vardı ve üzerinde “El magarinasi” yazıyordu!

-*-*-

El magarinasi!
Aman Allah’ım, bu ne?
Meksika’da mıyız?

-*-*-

Sonra sersemlik geçince, bir daha okudum, meğer “Görneç El Makarnası Festivali”nin duyurusuymuş!
El Makarnası’nı, “El magarinasi” diye okudum!

-*-*-

Ersin Tatar’ın resmi seçim propagandası ile ilgili etkinliğin fotoğraflarına bakarken de, bir ara karşıma “atak diploması” geliverdi!
Şok şok şok!
“Sahte diplomadan vaz geçtiler sıra atak diplomasına mı geldi?” diye düşünmedim dersem yalan olur… 

-*-*-

Çünkü sahte diplomacılık, Tatar’ın bile dibine kadar girmiş ya!
Hiç de ses çıkarmadı garibim!
N’apsııııın!

-*-*-

Dedim bu kardeşimizin seçim propagandasında her türlü hatayı yapan – her gafı işleyenler şimdi de “atak diploması” mı dağıtacak?
Meğer yanlış okumuşum; adamlar “atak diploması” falan dağıtmayacak!
Atak diplomasi yürüteceklermiş!

-*-*-

Tabii son beş yılda bu konuda hep defans yaptıkları için şimdi atağa kalkacaklar!
Çünkü defans diplomasisi ile ne yazık ki kardeşimiz Türki devletler, anamıza, bacımıza, yedi sülalemiz girdiler; “Asla KKTC tanınmayacak, tanımayız, tanımayacağız” diye imzalar attılar ve gittiler Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kucağına oturdular falan… 

-*-*-

Beş yıldır devam eden sıfır diplomasi ve batak diplomasiden atak diplomasiye geçiş!
Eh artık herhalde birkaç Azerbaycan gezisi ile bunu hallederiz!

-*-*-

Neyse!
Bu arada müzik ve Kıbrıs kültürü işlerinden çok iyi anlayan bir büyüğümle sohbet ettim!
“Dikkat ettin mi, Ersin Tatar’ın propaganda gecesinde Dillirga’yı da kullandılar” dedi…

-*-*-

“Bunda ne var?” diye sordum!
Büyüğüm güldü; “… Bunlar milliyetçilikte postu yere vurmuyorlar ya; Dillirga’nın müziğinin kökü bir Yahudi şarkısına dayanır… Orijinali Rumcadır… Kıbrıs halk türküsü veya Kıbrıs folklorunun en bilinen şarkılarından biridir” dedi!

-*-*-

Yani hazır Yavuz Bingöl’ü de getirmişken – ki sormak lazım, bu kardeş de vatandaş yapıldı mı bu arada; Bingöl’den “Türkçü” bir şarkı seçilebilirdi!

-*-*-

Ünal Üstel salona girerken, davul zurna ekibi Dillirga’nın ters istikametinden daldı ve “Ölürüm Türkiyem’i” ezmekteydi ki o da ayrı bir mesele!

-*-*-

Neyse!
Dillirga şarkısı; "O Tillirkotissa” yani “Dillirgalı kadın” anlamına gelen Rumca şarkıdan gelmektedir… 
Müzik insanımız Cemal Özgürsel, geleneksel Kıbrıs halk ezgisi veya türküsü olan bu esere Türkçe sözler yazmıştır… 

-*-*-

Ayrıca belirtmem lazım; bu şarkı çaldığında mutlaka sahneye fırlarım, fırlamayan Dilliro değildir!

-*-*-

Tatar’ın propagandasını yürütenler kesinlikle bu işten zerre kadar anlamıyorlar!
Ne demiş büyüklerimiz, “böyle başa böyle tarak!”

Tatar kimlerin adayı?

En az 4 bin kelimelik bir konuşma…
Bir dostum hatırlattı; “… 4 bin kelimelik konuşma içerisinde, her yıl tekrarlanan sadece tek bir cümle…”

-*-*-

Tayyip Erdoğan, KKTC’nin tanınması için çağrı yapmış!

-*-*-

Geçiniz!

-*-*-

Efendim, Süleyman Soylu da Ersin Tatar’a destek için gelmiş!

-*-*-

Soylu, kimi temsil ediyor?
AKP’yi mi?
Erdoğan’ı mı?

-*-*-

Süleyman Soylu, daha çok MHP’liyim diyen ama AKP’den de kaymak yemeye bayılan bir çeşit yer altı örgütlenmesinin temsilcisidir!

-*-*-

Eğer Soylu da gelmişse, bu bir çeşit yer altı örgütlenmesi panik içerisindedir!

-*-*-

Soylu, AKP’den tasfiye edilmiştir… 
Erdoğan’ın yanına bile yanaşamayan bu kişi; olsa olsa KKTC’deki yağma sistemin devamını savunanların temsilcisi olabilir!

-*-*-

Kısacası, Soylu’nun da panik haline seçimlere müdahale maksadıyla Ada’ya gelmiş olması; Ersin Tatar’ın Türkiye’nin değil, bu garip insanlar kitlesinin adayı olduğunu da gayet açık bir şekilde göstermektedir…

Tufan Erhürman: Beş yıldır, Kıbrıs Türk halkının sesi duyulmaz, sözü anlaşılmaz, ismi bilinmez ve varlığı hatırlanmaz oldu… Beş sene içerisinde bizi bu hallere düşürdüler. Bu hal, hal değildir. Bu hal, bizim halimiz değildir. Bu halleri reddediyoruz… Beş yıldır yapılmayanı yapmak için geleceğiz… Kıbrıs Türk halkının, sesi duyulacak… Sözü anlaşılacak… Var olduğunu herkes bilecek… Cumhurbaşkanı olmak için değil, Cumhurbaşkanlığı yapmak için geleceğiz…